Ticarette başarı ancak sevgiyle yakalanıyor

Eskişehir’de uzun yıllardır beyaz eşya sektöründe faaliyetlerine devam eden Eldem Ticaret A.Ş. Şirketler Grubu, 1979 yılından bu yana büyüyen bir ivmeyle çalışmalarına devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eldem, çok küçük yaşlarda atıldığı ticaret hayatında çok önemli noktalara geldiğini ve bunun ancak ticaretin sevilerek yapılması ile başarılabileceğinin altını çiziyor. Gelecek dönem için önemli hamlelere hazırlandıklarını da belirten Eldem, şu anda 18 mağaza ve 100 çalışan ile verdikleri hizmetleri daha da genişleteceklerini söylüyor. Eldem Ticaret A.Ş. Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eldem ve Whirpool İç Anadolu Bölge Müdürü Erdal Güvenç’in katılımıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşide şirketin çalışmaları ve beyaz eşya sektörünün bugünü ve geleceğini konuştuk.

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Sektöre nasıl adım attınız, kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1974 yılında akademiden mezun oldum. Mezuniyetimin hemen arkasından da askere gittim ve uzun dönem askerlik yaptım. Dönüşünde hemen bir iş bulmak ve yeni bir hayata başlamak istiyordum. Bir bankada memur olarak işe girdim. 10 yıl bu mesleği yaptıktan sonra Ticaret Bakanlığı’na bağlı İdari Teftiş Kurulu’nda görev almayı hedefliyordum. Ancak bankacılık kariyerim 1976-1979 yılları arasında sadece 3 yıl kadar sürdü. Her zaman kendi işimi kurmak istiyordum ancak ekonomik koşullar nedeniyle bunu ertelemek zorunda kalıyordum. 1979 yılında ani bir kararla ticaret atılma kararı aldım. Bankadaki yöneticilerimden de bu yönde bir teşvik gelince hızla ayrıldım ve yolumu çizmeye başladım. Ticarete atıldığımda Eskişehir’de çok köklü firmalar bulunuyordu. Biz onların yanında çok küçüktük. Ancak kendimize güveniyorduk. Üç erkek kardeş; ben, Nihat ve İbrahim ile işe koyulduk. Birlikte bugünlere kadar geldik. Başarımızın sırrı birbirimize güvende yatıyor. Şu anda tüm arzumuz ve amacımız işimizi üçüncü kuşağa taşımak. Batuhan Eldem üçüncü kuşak temsilcimiz olacak. Kendisinden beyaz eşya ticaretinde çok verim alıyoruz. İşletme mezunu olması bize gelecek yıllar için yol gösteriyor. Onunla birlikte büyümeye ve mesleğimizi günümüz koşullarına uygun olarak icra etmeye devam edeceğiz.

Firmanızın kuruluşundan bahseder misiniz? Firma olarak nasıl bir yapılanmanız bulunuyor? Kaç kişilik bir ekiple çalışıyorsunuz? Firma içinde ne tür bir görev dağılımı söz konusu?

Ben ticarete 7 yaşında başladım. Okuma yazmayı öğrendiğim gün, babam elime faturaları verdi. O dönemlerde kopya kalem diye bir şey vardı. Silinmez kalem de denilirdi. Babam faturaları o kalemle keserdi. Ben de alıcıların, fiyatın, malın ve miktarın ne olduğunu yazardım. Bu, bana göre ticaretin en önemli bölümüdür. Bu mesleğe başlama hikayem ise banka ile başladı. Bankacılık yaparken hemen her gün nasıl ayrılacağımı düşünüyordum. O günlerde ülkemizin durumu da ekonomik olarak iyi değildi. 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra ABD’nin ambargosu ile birlikte Türkiye’de hiç petrolün olmadığı, sadece karaborsadan bulunduğu, margarin ve yağın bile karaborsadan satıldığı günlerdi. O günlerde artık ticarete başlama zamanımın geldiğini düşünüyordum ve babamın otelinin altında bir mağaza açtım. Babamdan izin almadığımdan dolayı çok maddi zorluklar çektim. Tanıdığımız mobilyacılardan ürünleri topladık ve mağazamızda satmaya başladık. O günlerde çok küçük karlar koyarak satışlar yapabiliyorduk. Bir yandan da halı ticareti yapıyorduk. Bu vesileyle Yıldız Pazarlama’da çalışan Rüştü Bey ile tanıştık. Kendisi çok iyi satıcıydı. Kardeşi Hüsnü Bey ise Profilo’da çalışıyordu. O dönemlerde bu kadar büyük çaplı beyaz eşya ticareti yapılmazdı. Backford  denilen kamyonlar vardı. Bu kamyona toplamda 12 adet beyaz eşya sığardı. Satıcılar bu kamyonlara genelde 8 adet buzdolabı koyardı. Geriye kalan bölüme ise televizyon gibi diğer eşyaları yerleştirilirdi. Profilo o dönemde sıcak satışa çıkardı. O dönemde Hüsnü Bey sayesinde Profilo ile tanıştık. Daha sonra beyaz eşya satışlarımıza da Hüsnü Bey’in kardeşi Orhan Bey ile devam ettik.

Firmamız bir aile şirketi. Dedem ve babam da ticaret ile uğraşırlardı. Amcam Nalbuhan’dan Söğüt’e kadar koza ve pamuk ticareti yapardı. Biz iki kuşaktır bu şekilde çalışıyoruz. Dolayısıyla bu gelenek ile büyüdük. 3’üncü kuşakta ise Batuhan Eldem’i bu işe adapte etmek istiyoruz. Onu da bu gelenek ile yetiştiriyoruz. Batuhan Bey’in de bu geleneği 4’üncü kuşağa taşıyacağından şüphem yok.

Eğer işinizle evliyseniz, işinize saygı duyuyorsanız ve objektif bakabiliyorsanız başarılı olursunuz. Ticaret mantık işidir. İşinize akraba temelli de bakmamanız gerekiyor. Farkında olmadan kurumsal bir yapıyı oluşturuyorsunuz. Buradaki temel olay istisnasız işinizi sevmeniz, işinizden taviz vermemeniz, tolerans göstermemeniz. Eğer bir işi patronum istiyor diye yaparsanız bağımsız olamazsınız. Bağımsız olmadığınız için başarılı da olamazsınız.

Whirpool markasıyla ne zaman çalışmaya başladınız?

Uzun zamandır beyaz eşya sektöründeyiz. Whirlpool ile iş birliğimiz çok eskiye dayanıyor elbette firma adı ozaman farklıydı. Whirlpool Corporation, Indesit ve Hotpoint markalarını satın aldıktan sonra yeni bir çalışma sistemi oturtmaya çalışıyor. Ticaret uzun solukludur, ticarette her gün kazanamazsınız. Kaybedeceğiniz günler, zarar edeceğiniz günler, dibe vuracağınız günler olacak ama siz tekrar ayağa kalkacaksınız. Tekrar hayatınıza devam edeceksiniz. Dolayısı ile bu yeni sistemde de başarılı olmaya çalışacağız hepbirlikte.

Eskişehir beyaz eşya sektöründe önemli şehirlerimiz arasında yer alıyor. Sizin Eskişehir’deki pazar payınız nedir?

Ben mesleğimi severek yapıyorum. Beyaz eşya konusunda da oldukça iddialıyım. 40 yıldır kurumlara yük olabilecek hiçbir pozisyon yaratmadım. Ben dik duruyorum, kendi düşüncelerimi karşımdaki insana rahatça söyleyecek medeni cesarete sahibim. Eskişehir’e gelince netice itibariyle pazarın yüzde 50’sine sahibim diye bir şey yok. Ama satmış olduğum malların hepsinde pazar payım yüzde 50’den fazla olmak zorunda. Böyle bir prensibim var. Bir malı satıyorsam eğer pazar payının yüzde 50’sine sahip olmalıyım. Eğer olamıyorsam o malı satmam. Ancak ben rekabeti severim. Dolayısıyla pazar payımdan dolayı kimseyi diskalifiye etmek gibi bir derdim yok. Bu sektörü beraber kalkındıracağız.

Eskişehir’in pazar payından bahsettik. Biraz da beyaz eşya sektörünün ülke pazarındaki konumunu değerlendirir misiniz?

Beyaz eşya üretiminde ülkemiz Avrupa’nın en büyüğü. Dünyanın ise en büyük ikinci ülkesiyiz. 2018’in ilk çeyreğinde Haziran ayına kadar yüzde 15’lik bir daralma söz konusu. Bunu farklı rakamlarla da açıklayanlar var ama bir daralma olduğu gerçeği değişmiyor. Avrupa’nın en büyüğü olmamız, ihracatımızın da büyük olduğu anlamına geliyor. Bütün olumsuzluklara rağmen ihracatımız ise yüzde 4 oranında arttı. Bir negatiflik söz konusu. Üretimde yüzde 10’luk, piyasada ise yüzde 15’lik bir daralma var. Bu şu anlama geliyor. Eğer üretici bir firma üretimini yüzde 10 azaltıyorsa ürettiği malda maliyet artışı var demektir. İkincisi sorun ise döviz artışının yaşanması. Yüzde 40’lara varan kur artışları henüz bize yansımadı. Bir taraftan daralma, diğer taraftan ise fiyatlarda artış söz konusu. Dolayısıyla böyle bir ortamda ticaret yapmak giderek zorlaşıyor. Firmalar pazarlama ile bu olumsuz durumu olumlu bir hale getirebilir. Meslektaşlarına sık sık moral ve motivasyon ziyaretleri yapmaları gerekiyor. Ardından üretici firmaların müşterinin moralini arttırması da gerekiyor. Bu noktada kampanyalar ön plana çıkıyor. Müşterideki bu moral ve motivasyon talebe de yansıyacaktır.

Satış ve pazarlama alanlarında nasıl bir strateji izliyorsunuz? Bu alanlarla ilgili yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Bu sektörde genelde firmaların benimsemiş oldukları satış stratejilerini uygulamak zorunda kalıyoruz. Öte yandan biz Eskişehir’de daha önceden birçok müşteriye dokunmuş durumdayız. Onlar netice itibariyle Eldem Ticaret’i biliyorlar. Biz parası olana ve olmayana, kredi kartı olana ve olmayana, kısacası herkese mal satmayı prensip edindik. Dolayısıyla müşteriler bize ulaşıyor ve biz de onların alım gücüne göre mal satışı gerçekleştiriyoruz. Bizim vade farklarımız normal banka vade farklarının üzerinde değil. Eldem Ticaret fahiş fiyatla mal satıyor imajını doğurmamak için elimizden gelen tüm fedakârlıkları yapıyoruz. En ucuz malı biz satıyoruz diye bir iddiamız yok. Ama bizden aldığınız fiyatla bu malı hiçbir yerden alamazsınız diyebiliyoruz. Satışlarımızın yüzde 60’ı vadeli dediğimiz senetli satışlar. Bundan dolayı böyle bir iddiamız bulunuyor. Biz müşteriyi devamlı görmek istiyoruz. Çevresini bize getirmeli, çocuklarını bize getirmeli, daha sonra torunu da bizden alışveriş yapmalı. Tüketicinin mutlak olarak güvenini sağlayabilecek, onunla bütünleşmemizi sağlayacak her türlü fedakârlığı yaparız.

Son dönemde hemen her sektörde dijitalleşme sıkça gündeme geliyor. Sektörünüz özelinde bu anlamda ne tür gelişmeler yaşanıyor? Siz özel olarak dijitalleşme alanında nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?

Biz sektörde en erken bilgisayar kullanımına geçen firmayız. Online olarak mağazalarımızı birbirimize bağlıyoruz. Bizim mağazalarımızda hangi şubede hangi mal var, depoda hangi mallar var gibi konuları anında birbirleriyle haberleşme ağıyla birlikte öğrenebiliyoruz. E-ticaret tarafına ise şimdilik girmedik. Biz geleneksel kuşağız. E-ticarette tercih edilmeniz için elinizde tek bir araç bulunuyor. O da fiyat. Siz fiyatta düşüş yapmadığınız sürece tercih edilemezsiniz. Ben şehirde bulunan 18 mağazamda sattığım ürünü e-ticaret ile daha ucuz bir fiyata satarsam nihai tüketicimin güvenini kaybederim. E-ticaretin böyle bir handikapı bulunuyor. Dolayısıyla e-ticaret yapan firmalar da bu handikapı yaşıyor. Bu yüzden e-ticaretin karşısında olacağız ve direneceğiz. Sosyal medyayı kullanıyoruz, sosyal medyadan gelen şikâyetleri önemsiyoruz ve anında çözüme kavuşturuyoruz.

Whirpool ile çalışmanın size ne gibi avantajları var? Bu alanda Whirpool markası size neler katıyor?

Dünyanın en büyük beyaz eşya satıcısı olan Whirpool’un Türkiye’ye gelmesinden dolayı son derece memnunum. Böyle büyük bir markanın parçası olmaktan dolayı oldukça mutluyum. Bu marka isterse Türkiye’deki en büyük pazar payına sahip olabilir. Bu kadar farklı ürün gamlarıyla birlikte Whirpool’un tüm mağazalarımızda olmasını arzu ediyoruz. Hotpoint markasının yanında bir Whirpool markasının da olmasını istiyoruz. Türkiye’ye bu markanın gelmesiyle ilgili diğer üretici olan firmaların da kendilerine çıkarabilecekleri dersler olabilir.

Sizin 2018 yılı sonunda ekonomik durum hakkında öngörüleriniz neler? Özellikle kendi sektörünüz üzerinden soruyorum bunu, satış, ciro ve adet anlamında nasıl bir hedefiniz var?

Biz her ayın 1’i, 11’i ve 21’inde toplantı yapıyoruz. Dolayısıyla her 10 günde bir genel durumumuza bakıyoruz. Gelecek 10 günde neler yapmalıyız, yeni kampanyalarımız ne olmalı, firmalardan ricada bulunacağımız istekler neler olmalı, yeni kampanyalarımız neler olmalı, çalışan personelimizden ne istemeliyiz gibi konuları tartışıyoruz. Döviz kurlarından dolayı rakamlar bizleri hataya sevk edebilir. Şu ana kadar, altıncı ayın sonuna kadar olan hedeflerimizin hepsi rakamsaldı. Geçen yılki satışlarımıza oranla bu yıl da belirli bir artış öngörüyoruz. Hedefimiz bütün olumsuzluklara rağmen 2017’de satmış olduğumuz adet kadar mal satmak. Bunu başarabilmemiz için de sık sık kampanyalar yapmamız, vadeleri yaygın hale getirmemiz gerekiyor. Nihai tüketicimizin memnun olması gerekiyor.

Röportaj genelinde sürekli olarak iş hayatınızla ilgili konuştuk. Ama merak ettiğimizi bir konu daha var. Ali Eldem sosyal hayatında neler yapıyor?

Hali vakti yerinde olan tüm vatandaşların topluma olan borçlarını yerine getirmesi gerekiyor. Biz buna sosyal sorumluluk diyoruz. En son yaptığımız projeden bahsetmek istiyorum. Eldem Sanat ve Kültür Vakfı adına bir köşk yaptıracağım. Burada sanatın tüm dallarıyla ilgili aktif çalışmalar yapmak ve sanatı teşvik etmek istiyorum. Bir tarafta sanat eserleri sergilenirken, diğer tarafta sergilerde sanatçılar ile sanatseverleri buluşturmak istiyorum. Onların birbirine dokunmasını istiyorum. Her şeyden önce düşünen insan topluluğunu arttırmalıyız. Eğer düşünüyorsanız bir şeyler üretebilirsiniz. Düşünen insanlar sanat yapar, düşünen insanlar roman yazar. İnsanlar düşünürlerse bir şeyler yaparlar. Bilime ve ilime ilgi duyabilen bir toplum oluşturabiliriz. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Resim Bölümü bulunuyor. Burada eğitimine devam eden son sınıf öğrencileriyle üç günlük çalıştay düzenliyoruz. Öğrencilerin bütün gereksinimlerini biz temin ediyoruz, taşıma işlemlerini ise kendileri yapıyorlar. Yapmış oldukları resimler arasında derecelendirme yapıyoruz. Derece kazanan eserleri okul alıyor, diğer eserleri ise biz alıyoruz. Derece kazanan öğrencilere hediyeler veriyoruz diğer öğrencilerin işleri de bizde kalıyor. Bu durumda öğrencilerin bitirme tezi oluyor. Önümüzdeki hafta burada toprak sempozyumu var. Türkiye’nin pek çok yerinden sanatçılar geliyor, sanatçılar topraktan heykeller yapıyorlar. Bunun dışında ağaç festivali gerçekleşiyor. Biz bunların hepsine sponsor oluyoruz. Ayrıca sanat derneğinin üyesiyim 500 e yakın üyemiz var. Yılda 360’ın üzerinde faaliyet yapıyoruz. Fotoğraf çekmeyi öğretiyoruz, resim yapmayı öğretiyoruz, roman yazmayı öğretiyoruz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*