Sektöre sessizlik hâkim

Aygün Ticaret CEO’su ve Kahramanmaraş Ticaret Odası Yöneticisi Ercan Aygün

Sektörünüz ve Türkiye özelinde değerlendirdiğinizde 2018 yılı şirketiniz açısından nasıl geçti?

Sektörümüz; ülkemizin lokomotiflerinden olup, ihracat bağlamında otomotiv sektöründen sonra önde gelen sektör olmasından dolayı gurur kaynağımızdır. Pazar olarak değerlendirdiğimizde; yıllık yaklaşık 30 milyona yaklaşan üretimle, dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumundayız. Bunun yanında üretimin %70’e yakınının dış pazara satılıyor olması da medar-ı iftihar tablomuz olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketimiz 42 yıldır sektörde olup, 2. Kuşak olarak yaklaşık 30 yıldır markama liderlik yapmaktayım. 50 m²’lik teşhirle çıktığımız bu yolda, şu anda 2.200 m² dev teşhirlerle bölgesel konsept mağazacılığı ile yolumuza devam etmekteyiz.

Son üç yıldır hissedilen 2018 yılıyla patlak vermiş ekonomik durağanlık; birlik ve beraberlik ile aşılabilecek bir süreç iken, şirketlerin köşelerine çekilmiş seyrediyor olması biz yatırımcıları yalnız savaşmaya itmektedir. Bu süreç tabiri caizse “Gemisini kurtaran kaptan” mantığı ile ilerletilmemelidir. Unutulmamalıdır ki; bugün atılmayan herhangi bir adım Bayileri batma; tepkisiz şirket yöneticilerini ise işsiz bırakma tehlikesi ile burun buruna getirecektir.

2018 yılını değerlendirdiğimizde üretimde çokça bir değişim yaşanmamış; fakat biz organize bayiler açısından bu durum ithal ürünlerde %50; yerli üretimlerde %30 daralmayla sonuçlanmıştır. Arada oluşan açık, ihracatın %5 artırılması ile kapatılmaya çalışılmıştır.

Hane içi harcamalara ayrılan bütçe %10’lardan %3’lere kadar düşmüş haldedir. Hal böyle olunca halk zorunlu ihtiyaçları içerisinde dahi sıralama yapmak zorunda kalmış ve adeta, sadece yaşamsal ihtiyaçları edinim sağlamaktadırlar. Bu gidişatta kaçınılmaz son olarak da sektörümüz dip seviyelerdedir. Geçen onlarca yılda birçok durağanlık ile mücadele ettik ve hepsinden sektör, sektörler ve ülke olarak galip geldik. Yine yenilmeyeceğimizden zerre şüphem yok!

Yıl içerisinde Whirlpool’ün aldığı Türkiye’den çekilme kararı için düşünceleriniz nelerdir? Bu karar sizleri nasıl etkiledi?

Whirpool dünyanın en büyük üreticileri arasında olup 4 yıl kadar önce Indesit markasını bünyesine katarak ülkemizde ismi daha duyulur bir hal almıştı. Şirket yakın dönemde “mevcut ticari faaliyeti üzerine yeniden odaklanmak ve doğru ölçekte tekrar konumlandırmak üzere” Türkiye yerel satış operasyonundan çıkma kararı aldığını belirterek benim tabirimle daha kolay pazarlarda olmayı tercih etmiştir. Bunun yanında Manisa’daki tesisinde ihracat odaklı olarak üretime devam edeceklerini belirtmesi ucuz işgücü ve stratejik konumdan vazgeçmeyeceklerini göstermiştir. Bence burada üzerinde durulması gereken çekilmelerinden ziyade, tüketicilerinin ve bayilerinin mağduriyet yaşamamasıdır. Geçmiş yıllarda, yine ülkemizden çekilen Gronja, Amana ve benzer markaların cihazlarında çok basit sorunlar karşısında dahi, tüketici parça bulamadığı için cihazlarını değiştirmek zorunda kalmış bu durumda yabancı markalara olan güveni sarsmıştır.

Genel olarak 2019 yılından beklentiniz nasıl? Bu yıl için hedefleriniz ve genel stratejileriniz neler olacak?

Günümüzde yaşanan durgunluk 2001 sonrası yaşanan krizi anımsatıyor: Sessizlik hâkim. Hiç kimse yaşananları üstlenmiyor. Satışlar yerinde lakin hiç kimse durgunluktan bahsetmemekte. Benim meslek hayatıma yön veren bir eğitimden bahsetmek istiyorum. Bir toplantıda Hollandalı eğitimci gelerek sunumuna başladı, Konuşmacı İngilizce konuşuyor. Hitabeti fazlasıyla kuvvetli olan konuşmacı, beden dili ve mimikleriyle bizleri tesiri altına almış vaziyette. Sunumun sonuna yaklaşıldığında bir el arabası ile köz getirterek kor ateşi yüzümüze vuran közü yere serdirdi. Yaklaşık 2 metreyi bulan, kor ateş üzerinde yürümek isteyen gönüllü olup olmadığını sordu. Koca salonda sadece 2 bayi temsilcisi gönüllü olarak kalktı. Yabancı konuşmacı; “yürüdüğünüz yeri ateş olarak düşünmeyin ileriye bakarak yürüyün, kafanızda asla ateş olmasın” dedi. Bu açıklamanın ardından arkadaşlar hızlı adımlarla köz üzerinden yürüyüp geçtiler. Bizler ise hemen ayaklarının yanıp yanmadığını, ateşi hissedip hissetmediklerini sorduk. Aldığımız cevap “hayır”dı. Hepimiz şaşırmıştık. Ardından kırık camlar getirdiler ve yine gönüllü arkadaşlar üzerinde yürüdü. Ayaklarına hiçbir kırık camın batmadığını hep birlikte gördük. Konuşmacı eğitim süresince vurgulamak istediği ana düşünceyi haykırarak: “Kriz sadece kafanızda. Aslında işler yürüyor ve krizi düşünmediğinizde başaracaksınız.” Tıkandığımız her noktada bende oluşan rahatlık arkadaşlarımın dikkatini çekmektedir. İşte ben her tıkandığımızda ateşle cam teorisini uyguluyorum.

2019 yılı için Ocak ayında yapılacak enflasyon zammı, tüketicileri daha rahat nefes aldıracak. Erteledikleri ihtiyaçlarına sahip olacaklarını düşünüyorum. Dövizin durağanlığıyla birçok ekonomik göstergenin yerine oturacağı, bunun yanında faizlerin düşüşüyle ekonominin canlanacağı kanaatindeyim.

Sektörel olarak baktığınızda bu yıl bizi nasıl gelişmeler bekliyor?

Zor bir yıl bizi beklemekte. Önemli olan zorluklar karşısında pozitif kalabilmek. Günümüzde “Perakendeci neden batar?” sorusunu çok duyuyorum ve diyorum ki bir işletme devamlılığını sağlayabilecek bacakları doğru yönettiği sürece herhangi bir mağduriyet yaşamayacaktır. Bu yıl Paranın maliyeti kavramı kesinlikle en önemli argüman olarak karşımıza çıkacaktır. Yıllardır değişmeyen kârın formülü 2019 yılında da değişmeyecek olup toplam gelir ile toplam giderin pozitif olması gibi basit bir formüle sahiptir. Maliyetin sadece ürün bedeli olduğunu düşünmek en yanlış kurgudur. Aksi takdirde; hem satar hem de batarız, haberimiz dahi olmaz. Daha önceki gidenleri sorguladığımızda; battıklarını ya şirketten ya da bankacılardan duyduklarını, ne olduğunu anlayamadıklarını dile getirmişlerdir. Sizin aracılığınızla buradan tüm sektöre hesaplı ve dikkatli olmalarını öneririm.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*