Beko, tüketicileri dinleyerek onların ihtiyaçlarına yönelik çözümlerle varlığını sürdürüyor

Arel Atakol / Beko Türkiye Satış Direktörü

Türkiye beyaz eşya sektörünün en önemli ve öncü markalarından Beko’nun son dönemdeki çalışmalarından genel olarak bahseder misiniz?

Beko 2000 yılından bu yana Avrupa’da sektöründe pazar payını en çok artıran marka konumunda bulunuyor. Avrupa’da solo beyaz eşya pazarının, İngiltere’de ise toplam pazarın lideriyiz. Beko’nun yeni iştirakleri de kısa sürede önemli mesafe kat etti. Hindistan’a güçlü bir ortakla giriş yaptık, Voltas-Beko markasıyla satışlara başladık. Yeni buzdolabı fabrikamız son çeyrekte üretime başlayacak. Bu başarılarımızın arkasında yıllardır yapılan teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımız bulunuyor. Yeni

nesil Ar-Ge merkezimiz Garage ve Robot laboratuvarımız Atölye 4.0 ile; hızlı prototipleme, otomasyon ve robotik teknolojileri araştırıyoruz. Bir yandan da geleceğimizi şekillendirecek yeni bir Ar-Ge merkezinin yakında temellerini atmayı planlıyoruz. Bu merkezimizde Türkiye’de ilk kez göreceğiniz yepyeni teknolojiler üzerinde çalışacağız.

Beko’nun yurt içi ve dışında ciddi yatırımları söz konusu. Bu alandaki şu anda yürüttüğünüz çalışmalarınız nelerdir? Gelecek dönemde nasıl bir yol izlenecek?

Beko olarak bir yandan ana pazarlarımızda güçlenerek pazar liderliklerimizi korumayı ve yeni liderlikler elde etmeyi hedeflerken diğer yandan coğrafi sınırlarımızı ve ürün gamımızı genişletmeyi planlıyoruz. Bu değişimi, özellikle Asya’da ortaya çıkan orta sınıfa ve kentleşme ile artan talebe bağlamak mümkün. Asya Pasifik; sektörün büyüme motoru Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerde milyonlarca insan yoksulluk

sınırından çıkıyor. İlk olarak bir buzdolabı veya çamaşır makinesi talep ediyor. Ayrıca, geleceğe dair göstergeler de bölgedeki potansiyelin bugünkü resmin çok ötesinde olduğuna işaret ediyor. Gelecekte dünyada orta sınıfın büyümesinin çok büyük bir kısmı bu bölgelerden gelecek. Bu günkü orta sınıfın yüzde 20’si orada. Bu rakam 10 yıl sonra yaklaşık %60 olacak.

Asya, Amerika, Avrupa ve Afrika’da organik ve inorganik büyümeye devam edeceğiz. Çinlilerin “Tek Yol, Tek Kuşak” dedikleri İpekyolu’nu “Beko Yolu” olarak değiştirdik ve bu yol üzerindeki her pazarda pazar liderliği veya ilk 3 oyuncudan biri olmayı hedefliyoruz. Önümüze çıkan fırsatları sürekli olarak ve dikkatle takip ediyoruz.

Türkiye ve dünyada çok sayıda lokasyonda ürünleriniz satılıyor. Öne çıkan, daha çok tercih edilen ürün / ürün grubunuz hangisidir?

Sürdürülebilir büyüme için doğru pazarlarda iş geliştirmenin yanı sıra, trendlere ve ihtiyaçlara uygun ürün gamını hızla geliştiriyoruz. Bu alanda sürdürülebilirlik, sağlıklı yaşam trendi, akıllı ve bağlı ürünler olmak üzere üç alana odaklanıyoruz. Tasarımlarımızı yeniliyoruz, yeni ürün platformlarına önemli yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Bu sayede servis arıza oranlarımız düşüyor ve teknolojide kalitemizi ortaya koyuyoruz.

Beko’yu sektördeki diğer markalardan farklı kılan özellikleri nelerdir?

Yenilikçi ve çevre dostu teknolojik ürünlerle tüketicilerinin yanında yer almaya özen gösteren Beko markası, tüketicileri dinleyerek onların ihtiyaçlarına yönelik ve gündelik yaşamlarını kolaylaştıran çözümlerle varlığını sürdürüyor. Tüketicilerin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda ileri teknolojili akıllı çözümler geliştiren Beko, tüketicilere en iyi ürün ve hizmeti sunarken bir yandan da sosyal fayda merkezli bir pazarlama  stratejisine odaklanıyor. Bu sebeple Beko Türkiye’de ve Avrupa’da milyonlarca evin tercihi bir marka haline gelmiştir.

Tüm bunların yanında sağlıklı nesillerin yetişmesine katkıda bulunmak ve kitleleri olumlu etkileme gücünden yararlanabilmek için 1990 yılından bu yana sporu destekliyor. Türkiye’de uzun yıllardır Beşiktaş Jimnastik

Kulübü sponsorluğuna devam ederken yakın zamanda Fenerbahçe Erkek Basketbol takımı ile de iş birliğine imza atıldı.

Küreselde FC Barcelona’nın ana sponsorlarından biri olarak tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda sağlıklı bir yaşam sürmeleri için de teşvik etmeyi hedefliyor. 2018 yılında FC Barcelona ve UNICEF ile beraber başladıkları “Eat Like A Pro-Şampiyonlar Gibi Beslen” girişimi çocuklarda obezite sorununun önüne geçmeyi, aileleri ve çocukları sağlıklı beslenme alışkanlığı konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Beko bu projeyi hem Türkiye’de hem faaliyet gösterdiği 130’dan fazla ülkede yaygınlaştırmak için

çalışmalarına devam ediyor.

Sektörün öncü firmalarından biri olarak birçok alanda bayrağı taşıyorsunuz. Satış ve pazarlama konusunda genel stratejileriniz ve yaklaşımınız nasıldır?

Beko’nun yurt dışında yürüttüğü çalışmaların arkasında pazarlama uzmanlarının çok değerli çalışmaları bulunuyor. Örnek vermek gerekirse pazarlama uzmanlarımızın yaptığı araştırmalar sonucunda Çin’de kıyafetlerin güneşe serilerek kurutulmasının Çin’de yaşayan insanlar için kutsal bir olgu olduğunu öğrendik. Çin’de kıyafetlerin insan ruhunun bir parçası olduğuna ve kıyafetin ruhunun geri dönebilmesi için güneşe asılması gerektiğine inanılıyor. Bu bilgiden hareketle Çin için üreteceğimiz makinaların kıyafetleri güneşe asılmasına gerek kalmayacak şekilde tasarlanmasının doğru olmayacağı sonucuna ulaştık. Mühendislerimiz çamaşırların kurutma işlemi bitmeden de çıkarılabilmesini sağlayacak bir özellik geliştirdi. Makinelerimizin

Çin’de satılan en iyi ürünlerden biri olma başarısını bu sayede elde ettik. Markamız yaratıcı bu yaratıcı fikirleriyle dünya genelinde kabul gören saygın ödüllere layık görülüyor.

Dijitalleşme ve endüstri 4.0 son dönemin en popüler konuları arasında. Sizin şirket olarak bu alanlara bakış açınız ve yaklaşımlarınız nasıldır?

Endüstri 4.0’ın sektöre katacağı en büyük katkılardan biri kusursuz bir diğer deyişle hatasız üretim yapmak olacak. Üretim hatlarının sensör teknolojileriyle ve birbirleriyle haberleşebilen akıllı otomasyon sistemleriyle donatılmasıyla, üretimde meydana gelen insan faktörünün yarattığı hata kavramı sıfıra indirebilecek. Ayrıca Endüstri 4.0 uygulamaları ile ürünlerin tasarım ve üretim esnekliği maksimum seviyeye çıkarılabilecek. Özellikle küresel olarak seri üretim yerine müşteri odaklı üretim ve müşteri odaklı ürün kavramı her geçen gün artan bir trend haline geldi. Endüstri 4.0’ın sağladığı üretim ve tasarım esnekliği sayesinde, gelecekte müşteri gereksinimlerini tam olarak karşılayabilen ve müşteriye özel özelliklere sahip ürünlerin üretilebilmesinin yolu açılmış olacak.

Dünya beyaz eşya pazarında büyümesini sürdüren Beko “İpek Yolu” olarak adlandırılan Asya Pasifik’te de gelişimini sürdürerek bu yolu “Beko Yolu “olarak nitelendiriyor. Bu büyük hedefinizi gerçekleştirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Arçelik 2016 yılında Pakistan’da Dawlance markasıyla dayanıklı tüketim mallarının üretim ve satışını yapan şirketleri satın aldı. Bu satın alma operasyonu bizi daha farklı bir alana taşıdı. Küresel marka Beko ile tarihi İpek yolu boyunca uzanan “Beko Yolu” oluşturmayı hedeflendik. Küresel ekonominin büyüme motorları olan gelişmekte olan ülkeler mercek altına alındı. Bu doğrultuda Hindistan, Pakistan, Tayland ve Endonezya gibi hızlı büyüme kaydeden pazarlarda faaliyetler yoğunlaştırıldı. Bu stratejinin son halkası, Hindistan’da Voltas (Tata Grup Şirketi) ile ortak buzdolabı üretimi oldu. Hindistan’ın köklü şirketlerinden Tata Grubu bünyesindeki Voltas ve Arçelik, Hindistan’da üretim ve satış yapacak şirket kurulması için, ortaklık anlaşması imzaladı. Kurulan şirkette Arçelik’in bağlı ortaklığı Ardutch B.V.’nin ve Voltas’ın yüzde 49 payı mevcut. Hindistan pazarına yönelik Voltas- Beko markası ile buzdolabı üretimi ve satışının yanı sıra, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, kurutucu, mikrodalga ve diğer beyaz eşya satışı söz konusu. 1,3 milyar nüfusu ile dünyanın en büyük ikinci ülkesi Hindistan’ın köklü şirketlerinden Tata Grubu ile Hindistan gibi yüksek potansiyele sahip bir pazara girerken, sadece üretim yapmakla/ kalmayacak; bilgi birikimi, mühendislik, Ar-Ge ve teknoloji gücümüzü de bu pazara taşıyacağız.

Beko olarak Avrupa pazarındaki konumunuz, pazar payınız ve genel olarak bu pazardaki hedeflerinizden söz eder misiniz?

Beko, 2000 yılından bu yana Avrupa pazarında düzenli olarak büyümesini sürdürüyor. Her yıl 0,5-1 puan civarında pazar payı kazanarak bu noktaya geldik. Hedefimiz ankastre dahil toplam pazarda lider olmak. Bunu da yakın gelecekte göreceğimize inanıyoruz. Avrupa’da ankastre ürünlerde çift haneli büyümek istiyoruz.

Beko deyince bayiler özelinde iki önemli nitelik öne çıkıyor; fiyat istikrarı (spota mal vermemek, internet fiyatlarının mağaza fiyatlarını bozmaması vb.) ve tüketicilerin mağazalara çekiliyor olması (Reklam ve pazarlama çalışmaları) Bu konuda nasıl bir strateji yürüttüğünüzden bahseder misiniz? Beko bayileri neden markalarından memnunlar?

Çağımızın gereklerine uygun olarak değişen tüketici beklentilerini daha etkin bir şekilde karşılıyor; çevikliğimizi, verimliliğimizi ve rekabetçi gücümüzü artırıyoruz. Her biri bizim için ayrıca kıymetli olan bayilerimiz de bu süreçte sorumluluklarını özverili çalışmalarıyla yerine getiriyor. Bizler de bayilerimizin işlerini büyütmek, onları rekabete karşı güçlendirmek ve kazançlarını artırmak, her zaman olduğu gibi pazardaki ihtiyaçlara göre onları desteklemeyi sürdürüyoruz. Bayi teşkilatımız topluluğumuzun ve Beko markamızın en büyük gücü. Bayilerimiz yıllardır müşterilerimizle kurduğu benzersiz ilişkiyle markamızı başarıyla temsil ediyor; markamızın gücünü ve liderliğini pekiştiriyor.

Beko bayilerinde son yıllarda görülen pozitif bir değişim söz konusu. Hem mağazalarda hem de ürünlerdeki pozitif değişim Türkiye beyaz eşya pazarında pazar payınıza nasıl yansıyor?

Perakende dünyasında köklü bir dönüşüm yaşanıyor. Teknolojideki dönüşüm tüketici beklentilerini de şekillendiriyor. “Omni – Channel” dediğimiz çoklu kanal alışveriş deneyimi artık vazgeçilmez. Cep telefonu üzerinden fiyat kontrolü yapan; kullanıcı görüşlerini çok detaylı inceleyen bir tüketici söz konusu. Yapay zeka, sanal gerçeklik, sesli asistanlar, ‘internetten satın al, mağazadan teslim al’ gibi uygulamalar yaygınlaştı. Yeni nesil perakendecilik ve yeni nesil tüketici hayatımıza girdi. Türkiye’de ve küreselde değişen bir tüketici profili var. Yeni tüketici artık ürününü en doğru bilgilendirmeyle en hızlı şekilde istiyor. Kendisini özel hissetmek istiyor ve hata kabul etmiyor, alacağı ürüne karar vermeden önce araştırma ve kıyaslamalarını yapıyor ve almadan önce mağazamıza gelerek ürünü görmek, dokunmak ve denemek istiyor. Bu noktada işimizin kalbi olarak mağazalarımız son derece önemli. Rakamlar da bu dönüşümün başarısını kanıtlıyor. Son iki yılda omni mağazalarımız; bayi teşkilatı ortalamamıza kıyasla ciroda yüzde 22, adette yüzde 17 daha iyi performans gösterdi.

Beko bayisi olmak isteyen perakendecilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Markamıza, dağıtım kanalımıza ve bayi teşkilatımıza her zaman yatırım yapmaya, bayilerimizle yakın çalışmaya devam edeceğiz. Beko bayi ekosisteminde kadınların temsiliyetini artırmak için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde yeni bir proje başlattık. “Beko yeni 100 Kadın bayisini arıyor” sloganıyla başlattığımız proje ile bayi olmak isteyen girişimcilere mağaza seçiminden kira desteğine, lokasyon fırsat analizinden dekorasyon süreçlerinin yürütülmesine, yöneticilik eğitimlerinden mentorluğa maddi ve manevi destek sağlıyoruz. Bayilerimizin yaklaşık yüzde 5’ini kadınlar oluşturuyor. Biz de bu tabloyu değiştirmek adına kadın girişimcileri cesaretlendirmeyi hedefliyoruz.

Son günlerde piyasalarda yaşanan durgunluk sebebi ile birçok beyaz eşya bayisi zor günlerden geçiyor. Siz bu zor günleri aşması konusunda sektöre nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Arkamızda sadece Türkiye’nin değil; dünyanın da en büyüklerinden Koç Holding gibi son derece güçlü bir yapı bulunuyor. Bilançomuz güçlü, yurt dışı satışlarımızın toplamdaki payı yüzde 69 seviyesinde ve Avrupa gibi gelişmiş pazarlarda payımız artıyor. Pek çok pazarda var olduğumuz için bu riskleri dengeleyebiliyoruz. Planlarımızı hızlı yapıp, tedbirlerimizi hızlıca devreye sokuyoruz. Bir aile olarak, bugüne kadar her zorlu dönemden güçlenerek çıktık. Bu sefer de Pazar payımızı artıracağımızdan; rekabete göre avantaj kazanacağımızdan şüphe duymuyoruz. Bugüne kadar Türkiye’de çok krizler yaşadık. Türkiye çok güçlü ve büyük bir ülke, ekonomik koşullar ne olursa olsun biz bayi teşkilatımızla birlikte güçlenerek büyümeyi ve ülke ekonomisine destek olmayı sürdürmeyi hedefliyoruz.

Eklemek istedikleriniz…

Beko önemli küresel atılımlar yaparken, dünyada ses getiren iş birliklerini de hayata geçiriyor. Sporun kitleleri harekete geçirme ve yaşamlara dokunma gücünü hepimiz iyi biliyoruz. Dünyanın en sevilen ve en başarılı futbol takımlarından biri olan FC Barcelona’nın ana sponsoruyuz. 300 milyon taraftara sahip FC Barcelona ile birlikte markamız dünya futbolunun zirvesinde temsil ediliyor. Bu temsille birlikte çocukları sağlıklı beslenmeye teşvik etmek üzere Eat Like A Pro / Sporcu Gibi Beslen projesini hayata geçirdik. Bu proje farklı coğrafyalardaki çocukların kahramanları gibi beslenmelerini sağlayarak çocuk obezitesi konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyor. Sağlıklı gıdaları çocuklar için cazip hale getirerek çocuklarını sağlıklı beslemeye çalışan ebeveynlere destek oluyor.

Bunun yanında Beşiktaş’la Türkiye’de ortaklığımız devam ediyor. Basketbolda da Avrupa’nın zirvesindeki Fenerbahçe ile isim ortaklığına imza attık. Son zamanlarda tüm dünyada popülaritesi gençler arasında hızla büyüyen e-spor konusunda çalışmalar yaptık. 350 milyona yakın izleyicisi bulunan, dünyanın bir numaralı e-spor oyunu ‘League of Legends’ın Avrupa Şampiyonası’na Beko olarak sponsor olduk.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*