Seren Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gizer , Yönetim Kurulu Üyeleri Selim – Semih Gizer
Dayanıklı Tüketim Mamulleri alanında çalışmalar yürüten Seren Ticaret, 2004 yılında çalışmalarına başlayan ve her geçen gün büyüyen bir firma. Şirketin kuruluşu ve gelişiminden kısaca bahseder misiniz?
Seren Ticaret, 2004 yılında Mersin Yolu üzerinde ofis ve deposunun bulunduğu günümüzdeki ofisimize kıyasla daha küçük bir bina üzerinde faaliyetlerine başladı. Başlangıçta 15 kişiden oluşan personel sayımız, bugün sadece 25 kişiden oluşan satış kadromuzla beraber toplam 85 kişiye ulaşmıştır. Başlangıçta Adana da dahil olmak üzere Akdeniz Bölgesi ile çalışan bir firma olarak başlasak da 15. yılımızda Türkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerini kapsayan bir çalışma ağı oluşturduk. Dayanıklı tüketim mamulleri pazarında tüketicinin yakından tanıdığı ve tercih ettiği güçlü firmalar ile çalışmaktayız. Bayi ve müşterileri ile büyüyen ve gelişen bir firma olarak geçmiş yıllardan beri Samsung, AEG, Electrolux ve ticari soğutma ve derin dondurucu ürünlerinde de Şenocak gibi önemli firmalarla iş birliği halindeyiz. Dayanıklı tüketim ürünlerinde bayilerimiz ile birlikte doğru bir tedarik ağı kurmayı ve bu ağı son teknoloji ve gelişmelere uygun olarak geliştirmeyi istiyoruz. 2004 yılından bu yana kendimizi Türkiye’nin her yerine giden üretici ve ithalatçı firmalar dışındaki tek toptan dağıtımı yapan firma olarak gösterebiliriz. Hedefimiz ürün satışlarımızdaki artışın devamlı hale getirilmesi ve 81 ilde de fayda sağlayabilmektir. Bu hedef uğruna her geçen gün daha fazla inançla çalışmaya devam ediyoruz.
Son dönemde farklı alanlara yatırım yaparak büyümeye devam ediyorsunuz? Şirketin son zamanlardaki yapılanması ve çalışmalarından bahseder misiniz?
Son birkaç yılda kendi bulunduğumuz bölge dışında Ankara’ya bir yatırımımız oldu. Hedefimiz bölgesel olarak çalışmalarımızda bilinirlik ve güven ortamı sağlamak. Markalarımızı ve bayilerimizi arttırarak yeni şehirler üzerinde de ofisler açıyoruz. Ankara dışında Ege bölgesinde de faaliyetlerimizi arttırmak ve hız kazanmak amacıyla İzmir bölge ofisimizi de açtık. Piyasada oluşacak fırsatları takip ederek son dönemde Yataş bayiliği aldık. Son zamanlarda derin dondurucu grubunda bölgelerde kurumsal faaliyet göstermesinin yanı sıra toptan ve perakende alanlarında da faaliyet gösteren firmalarla doğrudan temasa geçmeye çalışıyoruz. Ticari olarak da düşünüldüğünde daha çok bayi kanalı ile irtibata geçerek gelişime destek oluyoruz. Bayilerimiz sektörde yıllardır doğrudan son müşterilere ulaşıyor. İş ortaklarımızın arasında geleneksel cadde mağazalarımızın olduğu kadar online ortamda da bayilerimiz ile çalışıyoruz. Her bir bayinin farklı farklı ihtiyaçları var ve biz de ekip olarak bunları gözeterek çalışmalarımızı planlıyoruz. Son yıllarda piyasadaki dağıtım kanalı da bir değişim içerisinde, bu değişimi gözlemliyoruz. Bütün bunları göz önüne alarak müşteri ve bayi profilimizi değiştirmeye çalışıyoruz. Geleneksel kanalı bırakmadan dağıtım kanalının gelişimini kendimize göre bir konumlandırma yaparak uyarlıyoruz.
Seren Ticaret olarak Klimasan– Şenocak’ın Türkiye distribütörlüğünü yürütüyorsunuz. Genel olarak bu markalar özelinde yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Klimasan’a ilk başladığımız yıllarda Şenocak markası bu kadar tanınan bir marka değildi. Şenocak markası daha çok kurumsal satış ile kendini büyütmüş, geliştirmiş bir firmaydı. Tüketici ürünleri çok ön planda değildi. Şu anda Şenocak’ın sunduğu ürün çeşitliliği gerçekten hiçbir rakibimizde olmayan bir ürün genişliliğine sahip. Çünkü diğer markalar bu işi sezonluk bir ürün olarak görüyor fakat biz Şenocak ürünlerinde üretici olmanın da verdiği güç ile daha çok ve devamlı bir iş birliği yönetebiliyoruz. Seren Ticaret olarak ise biz; tüketici ürünlerini daha fazla sattığımız için önceliğimiz de tüketici ürünü satan noktaları ve bayileri bulmaktı. Bu bayilerimizi gidip firmaya tanıtmak için pazarlama ekibimizin donanımını daha da arttırdık. Katalog, broşür, ürün görsellerimizi tamamladık. Son yıllarda düzenli olarak bayi toplantısı düzenlemeye başladık. İlk birkaç yıl aynı zamanda fabrika gezileri de düzenledik ve sahadan geri dönüşler almanın markayı tanıtmak adına da çok faydasını gördük. Son 1-2 yıldır ise mağaza tabelaları, mağaza içi görseller ile marka görünürlüğünü arttırmaya çalışıyoruz.
Ticari soğutma ve dondurma ürünlerinde Şenocak markalarını tercih etmenizin nedenleri nelerdir?
Şenocak bir asırdır hem tüketicilerin hem bayilerin ve diğer iş ortaklarının güvendiği çok köklü ve eski bir firma. Baktığımızda bizim sektörümüzde Türkiye’de 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren firma sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. En az 60-70 yıllık da sanayi, fabrika üretim deneyimleri var. Kısaca bir geçmişe döndüğümüzde Türkiye’deki sanayinin gelişimi ile beraber artık evrimini ve gelişimini tamamlamış bir marka diyebiliriz. Sahada satan bayilerimizden de müşterilerimizden de aldığımız geri dönüşler gösteriyor ki satılan ürünler kalitesi ile de önemli bir başarıya sahip. Şu zamana kadar performans ve kalite olarak hiçbir zaman ürünlerde bir problem yaşamadık. Bunun yanı sıra Türkiye’nin en ücra köşesine kadar servis yapılandırmasını da tamamlamış bir firma olması, bizim de güvenmemize ve bayilerin de bu konuda güvenini kazanmamıza sebep oluyor. Son birkaç yılda özellikle Karadeniz, Marmara ve Ege bölgesinde ciddi anlamda bayi sayımızı arttırdık. Daha önce Güney, Güneydoğu çevresinde daha aktif çalışmalar yapıyorduk fakat son 3 – 4 yıldır da Marmara, Karadeniz, Ege’deki bayi sayımızın artmasıyla satış adetlerimiz de arttı.
Şenocak markalarının tüketiciler özelinde bu kadar sık tercih edilmesinin sebepleri nelerdir?
Türkiye’nin ilk ticari tip soğutucu üreticisi Şenocak, Türkiye’nin aynı zamanda tecrübesiyle de en güvenilir şirketlerinden biri olmayı başarmış. Eski olmasına rağmen ürünlerinin Türkiye’de üretiliyor olması müşterilerine son kaliteyi sunmasına yardımcı oluyor. Markanın sunduğu devamlı olarak 5 yıl, mevsimsel olarak 7 yıl garanti faktörleri de müşteriler açısından bir diğer cazip nokta diyebiliriz. Her boyda ve sandık tipinde ürün sunmaları Şenocak markasını kullanan tüketicilerin rahat olduğu bir başka detay. Son yıllarda fazlasıyla bilinçli olan tüketici için bir diğer önemli başlık enerji sınıfı diyebiliriz. A+ veya A++ ürün tercihinde bulunan tüketiciler, Dual ürünlere de fazlasıyla ilgi duyuyor. Biz de pazarlama faaliyetlerimizi tüketicinin talepleri doğrultusunda yoğunlaştırmayı da planlıyoruz.
Sizce içinde bulunduğunuz sektörde satış ve pazarlama çalışmalarında fark yaratmak için nasıl bir strateji izlemek gerekiyor?
İnsanların güvenini kazanarak fark yaratmaya çalışıyoruz. Bu güveni yıllar içerisinde kazandığımızı düşünüyorum. Çünkü her yıl bir marka bir firma değiştirmiyoruz ve tedarikçilerimizi çok dikkatli seçiyoruz. Bayilerimize düzenli ziyaretlerde bulunuyor ve düzenli bir şekilde onlarla iletişime geçiyoruz. Bu da satış ve pazarlama faaliyetlerimizde devamlılığın sağlanmasına ve güven temelli çalışmalar yürütmemize sebep oluyor. Türkiye’de çok geniş bir beyaz eşya pazarı var. Dondurucu, bulaşık makinesi, buzdolabı, ankastre gibi ürünlerin dahil olduğu bir pazar. Dünyada çok önemli bir üretim üssü olan Türkiye’de yıllara göre pazarımız çok hızlı büyüdü. Türkiye’de hayat standartlarında değişim gözlendikçe alınan ürünleri eskitme ihtiyacı da artıyor. Tüketicinin birtakım ürünlerde alım doygunluğuna ulaştığını hatta 2. veya 3. kez değişim yaptıklarını gözlemleyebiliyoruz. Son yıllarda bulaşık makinesi furyasını gözlemledik; tüketici ona da sahip olma oranında doygunluğuna ulaştı. Kurutma makinesi, kurutmalı çamaşır makinesinde de yakın zamanda doygunluğa ulaşılacağını öngörüyoruz. Günümüzde dikkat çeken en hızlı büyüyen dayanıklı tüketim ürününün derin dondurucu olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar ilk defa almaya başladılar. Tabii birkaç yıl içerisinde derin dondurucu kullanım alışkanlığı da artacak. Çünkü modern yaşamda insanlar hem sağlıklı beslenelim hem de her besini tüketebilelim istiyorlar. Bakıldığında ülkemiz bölgesel olarak farklı alışkanlıklara sahip ve alımlarını da bu alışkanlıklarına göre yapıyorlar. Kurban Bayramı’nda et depolamak isteyen tüketici de oluyor Doğu Anadolu’daki gibi kaz depolamak isteyen tüketici de oluyor. Şenocak ekibimizle bu yüzden sık sık bölge ziyaretleri yapıyoruz. Tüketicilerin neye ihtiyaçları var ne bekliyorlar bunu bilmemiz ve buna göre satış ağı sunmamız gerekiyor. Kimi bölgeye bahar aylarında satış yapmamız gerekirken kimi bölgeler ise kış aylarına hazırlık içerisinde oluyor. Derin dondurucu da bu gibi sebeplerden ötürü çok hızlı büyüdü. Belli dönemlerde satış adedi olarak 1 milyon gibi rakamları gördü. Bu sebeple Avrupa’ya göre de büyük bir pazar diyebiliriz. Üretim gücümüzle ve tüketicilerimizin tüketim alışkanlıklarındaki önemli dönüşüm ile birlikte birtakım ürünlerimizde yüksek satış oranları yakalayabiliyoruz. Avrupa pazarına kıyasla Türkiye tüketicisi araştırmayı seviyor ve alacağı ürün hakkında detaylı bilgi sahibi olup alışverişini buna göre yapıyor. Bu da haliyle üretim ve satış ağımızda bizlerin daha fazla gelişmesine ve yenilikler katmasına sebep oluyor.
Bu durumda hem Şenocak olarak hem de kendi bünyemizde bu durumu gözlemleyip tüketicilerin 7/24 yanlarında olmaya özen gösteriyoruz. Hem sosyal medya hesapları üzerinde hem de geleneksel seçenekler dahilinde onların tüm sorularına cevap sunuyoruz. Sosyal medyada ürün tanıtımlarını ve ürünleri nasıl kullanacaklarını belirtmemizin yanı sıra kendilerine bilinmeyen püf noktaları da sunarak proaktif bir iletişim yürütüyoruz. Bu gibi tüm çalışmalarımızı da ölçümleyerek tüketicilerimiz nezdinde daimi bir hatırlanabilirlik yakalıyoruz.
Müşterileriniz ile olan ilişkilerinizde nelere önem veriyorsunuz? Müşteri memnuniyetini sağlamak adına sunduğunuz servis ve hizmetlerinizden bahsedebilir misiniz?
Müşterilerimiz aslında bizim bayilerimizdir. Ekip olarak bayilerimize yılın her dönemi dokunabilmeyi tercih ediyoruz. Firmalardaki başarının en önemli etkenlerinden biri de çalışanların ve ortakların ait hissedebilmesidir. Bizler de bayilerimizin daima yanında olmaya özen gösteriyoruz. Bayilerimizi sık sık ziyaret edip onlarla ortak etkinliklerde buluşuyoruz. Son dönemde de fazlasıyla etkili olduğunu düşündüğümüz memnuniyet anketlerini düzenlemeye başladık. İhtiyaç halinde telefonla ulaşıyoruz. Satış temsilcisi ekip arkadaşlarımızdan gerekli bilgiyi alıp almadıklarını, sevkiyatımızla ve şirketimizle ilgili düşüncelerini aracısız kontrol ediyoruz. Yaptığımız işin de matematiksel olarak karşılığını görebiliyoruz. Bir mağazamızdaki satış oranlarındaki gidişat ile birlikte kendi doğrularımızı ve yanlışlarımızı çıkarma fırsatı bulabiliyoruz. Bizler aslında tüm iş ortaklarımıza birebir dokunmaya çok özen gösteriyoruz. Rakiplerimiz de bu gruba dahil diyebiliriz. Onlarla da bir araya gelerek iletişim kurmaya özen gösteriyoruz. Kimi zaman onların yaptıkları veya yapacakları da bizlere etkili bir rehber olabiliyor. Bizler dayanıklı tüketim aletleri iş ortakları olarak büyük bir ekosisteme sahibiz. Dolayısıyla hepimiz birbirimizi de geliştiriyoruz. Tüketiciler bayileri ve mağazaları, bayilerimiz bizleri, bizler tedarikçileri geliştiriyor ve kendi ekosistemimize sahip çıkıyoruz. Bu durumun en açık kıyasını da yurt dışına gidip oradaki dağıtım kanallarına baktığımızda gerçekten de daha şeffaf gözlemleyebiliyoruz. Türkiye’nin hem tüketici profili olarak hem sektördeki insanları bakımından Avrupa’nın pazarı ve durumuyla da kıyaslayınca birçok ülkeye göre çok daha bilinçli ve gelişmiş olduğunu düşünüyoruz. Son yıllarda dağıtım kanalının değişmesi yani online kanalın da çıkmasıyla birlikte alışkanlıklarda büyük oranda değişse de bizler yine belirli alışkanlıklarımız üzerinden hedefimizle iletişim kuruyoruz.
2019 yılında nasıl yenilikler göreceğiz sizden? Bu yıl özelinde genel olarak hedefleriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
İlk 6 ay pazarda adetsel olarak bir daralma gözlemledik. Bu durum tüm firmalarda da gözlemlenen bir gerçek oldu. Ekip olarak olumsuz durumun etkilerinden sıyrılma aşamasındayız diyebiliriz. Adetsel olarak satışlarımızı arttırıcı kampanyalar düzenleyerek müşterilerimizde de tüketime önemli oranda teşvik sağlıyoruz. Ülkenin içerisinde yaşanan ekonomik dalgalanmanın büyük oranda etkisi olduğunu düşünsek de otomotiv, inşaat gibi sektörlerin aksine çok daha az etkilendiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla çok olumsuz bakmamaya gayret ediyoruz. Gerek evlilik sezonunun açılması gerekse tarımsal faaliyetlerin karşılık bulması satış oranlarımızın artmasını sağladı. Temmuz Ağustos aylarından da ümitliyiz. Gidişata göre 2019 yılında 2018 yılına nazaran küçülmeyle kapansa bile sektörde büyük bir değişiklik öngörmüyoruz. Genelde eski işlerin olmadığına eski kar oranlarının yakalanmadığına bir gönderme yapılır. Ben her zaman diyorum ki; bu yıl, var olan potansiyeli koruma yılıdır. Tasarrufu mutlaka yapmamız gerekse de bu yıl mevcut konumumuzu muhafaza etmemiz gerekiyor. Belli ölçekte planlamamızı iyi yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
İlk yorum yapan olun