Yaz aylarının da sonuna geliyoruz artık. Bir çoğunuz sıcak yaz günlerinde hararetinizi atmak için kafeteryalarda satılan cold drip – cold brew ya da adını her ne koymuşlarsa soğuk kahve içmiştir diye düşünüyorum.
Özellikle üçüncü nesil yöntemlerle kahve demleme yapan kafelerde doğru tatlara ulaşabilmişsinizdir. Büyük ihtimalle müdavimi de olmuşsunuzdur. Ama bu ürün, birçok yerde özellikle bol müşterili mekanlarda “Ne versek içiyorlar zaten abiii” diye düşündükleri için soğuk olma özelliğinin dışında pek bir şeye benzemez. Bu arada cold drip yapımı sırasında olmazsa olmaz, kurallarına uymadan yapılan yerlerde ise özellikle kahveyi yapana ve sunana göre mutlaka hepsi birbirinden güzeldir. Hatta en hakiki cold drip’tir. Enerji verir, zinde tutar ve ferahlamanızı sağlar. Tabii damlatma yöntemiyle yapılmışsa, aksi durumda müşteriyi kaçırmamak için çeşitli yöntemler de var. Kötünün iyisi olarak, espresso makinesinde yapılan bir şat ve üstüne buz eklenip sunulan dolayısıyla büyük ihtimalle bayat bir kahveyi yudumlamış olabilirsiniz. Ya da kötünün kötüsü var ki, akıllara ziyan daldırma yöntemiyle yapılanı içmişsinizdir. Gerçekten çamur gibi olur. İnsanı kahveden soğutur.
Kim hangi düz mantıkla bu yöntemi icat etti bilemiyorum. Verilen paraya ve geçip giden zamana yazık. Zaten evinde bir kere yaptıktan sonra ikinci kez yapanı ben kendi adıma söyleyeyim “görmedim”. Yapanlar vardır tabii. Bu arada ikisi bir arada ile soğuk kahve yapanı duymuşluğum da var.
Peki iyi bir cold drip’i, yani soğuk kahveyi nasıl anlar ve ayırt ederiz? İşte size taklit edilemez özellikleri.
İlk olarak sunum öncesinde içine buz attırmayın, masanıza geldiğinde içmeden önce gün ışığına tutarak bakın. Kızılımsı berrak bir kahverengi görmeniz gerekir. Asla bulanık olmaması lazım. Koklayın, bardağın içinden burnunuzla derin bir nefes alın. Kahvenin o kendisine has kokusunu içinize çekin. O baş döndürücü kokusunu mutlaka alabiliyor olmanız gerekir. Artık yudumlama sırası gelmiştir, yapmanız gereken ortalama bir tatlı kaşığı kadar yudum almanız. Ağzınızda 4-5 saniye kadar tutup iyice gezdirin, sonra yutun. Damağınızda, dilinizin yanlarında ve altında kullanılan yöreye göre aromatik tatlar hissetmeniz gerekiyor. Sonrasında normal nefes alırken bile o tatları bir süre genzinizde de hissedebilirsiniz.
En önemlisi ilk yudumu aldıktan sonra yaklaşık 30 saniye kadar kahvenin tadı damağınızda ve genzinizde kalması lazım. Daha da önemlisi, kahvenizi bitirdiğinizi var sayalım canınız hâla kahve istiyorsa işte o gerçekten cold drip’in yani damlatma yönteminin kurallarına uyularak yapılmış sağlıklı bir soğuk kahvedir. Aksi taktirde bu özelliklerin hiçbirisini alamazsınız.
Asıl soru, nasıl oluyor da kahvenin tadı kokusu ve diğer özellikleri yitip gitmeden sıvı hale geliyor. Bu işin sırrı da tabi ki bilimde. Yani “ben yaptım oldu kardeşim” demekle olmuyor, oyunu kuralına göre oynayacaksın. Aksi durumda, çorbaya şeker, pastaya tuz atmakla eşdeğer Bu arada kuralları da ben koymadım. Yani buzdolabında 12 saat boyunca kahveyi suyun içinde tutmakla soğuk kahve olmaz. Mış, miş gibi olur. Kahve ve su saatler boyunca birlikte olması çamurlaşmasına neden olur. Suyun berraklığı gider. Yine bütün bilinenin aksine kahve bir su zerresiyle en fazla 20-30 dakika temas eder. Saatlerce değil. Soğuksu haznesinden kahve haznesine damlayan su damlası o hazneyi 20-30 dakikada terk eder, yerine yenisi gelir. Bu daha önceden oranlanmış ve hazırlanmış su bitene kadar devam eder. Kullanılan su +2, 3 derecede olmalı. Tamam su haznesine konulan buz suyun soğumasına sağlıyor. Ama o hazneden çıkan damla kahve haznesine gidene kadar geçen süre ve mesafede ortam sıcaklığına göre 10-15 dereceye bile çıkabilir.
Bütün bu önemli noktalara dikkat ederseniz mükemmel bir soğuk kahve içebilirsiniz.
Sonuç olarak kimse alınmasın “ben yaptım oldu” demekle olmuyor. Ben kurallarına göre yaptım demekle oluyor.
İlk yorum yapan olun