Hazır kahvelerden uzak durun
Sağlıklı bir kahveden bahsetmek için öncelikle kahve türlerine değinmek gerekmektedir. Günümüzde hızlı gelişen kahve kültürü çok çeşitli kahve türlerini hayatımıza sokmuş durumdadır. İlk olarak marketlerde satılan granül kahve adı verilen işlenmiş hazır ürünlerin tercih edilmesi önerilmemektedir. Kahve özelliğini yitirmiş, işlenmiş, endüstriyel granül kahvelerin dışında, öğütülmüş kahve olarak adlandırılan diğer tüm kahve türleri damak zevkine göre seçilebilir. Türk kahvesi, espresso, americano, filtre kahve gibi daha birçok çeşidi bulunan öğütülmüş kahvelerin aromaları geldikleri bölgeye göre değişirken, sertlik dereceleri kavurma ve pişirme yöntemlerine göre değişmektedir. Örneğin Asya bölgesinden gelen kahveler daha acımsı bir tat vermektedir. Orta ve Güney Amerika kahveleri en çok bilinen ve bizim aslında en çok tükettiğimiz türlerdir. Afrika bölgesinden gelenler ise daha vanilyalı, meyveli tatlarda hafif kahvelerdir.
Aromalı kahveler alınan kalori miktarını artırıyor
Sağlıklı kahve tüketmenin temel noktası sade kahve tüketmektir. Eğer sütlü tercih edilecekse bu oran kişinin günlük tüketmesi gereken süt miktarına göre belirlenmelidir. Ancak çok az tatlandıracak kadar eklenen sütler hesaba katılmayabilir. Bunun yanında karamel, fındık, çikolata gibi aromaların tümü kahvenin kalorisini artırmaktadır. Sürekli olmamak şartıyla aromalı kahveler tüketilebilir ancak yüksek kalori oranlarıyla günlük tüketim hakkından kaybedilerek öğünlerde kısıtlamaya gidilmesi gerekliliği unutulmalıdır.
Çok kavrulan kahve besin değerini yitiriyor
Meyve ve sebzelerde bulunan flavonoidler yararlı biyokimyasal ve antioksidan etkiye sahip aromatik pigment bileşikleridir. Isı işlemiyle bütün besin maddelerindeki flavonoidler belli bir miktar değişime uğramaktadır. Kahve de ısı işlemiyle bu değişime uğradığı için lezzetinde bazı değişiklikler yaşanır. Bu nedenle çok koyu kavrulmuş kahve yerine daha az kavrulmuş ve orta kavrulmuş kahveler tercih edilmelidir. Böylece hem flavonoidlerden daha çok yararlanılır hem de lezzet kaybı yaşanmaz. Az kavrulmuş kahveler biraz daha ekşimsi tada sahiptir. Orta kavrulmuş kahveler ise biraz daha yumuşak içime sahiptir. Lezzeti hangi kahve türünün tüketildiğine göre de değişmektedir. Ancak hangi kahve türü olursa olsun hem sağlık hem de lezzet açısından çok kavrulmuş kahvelerden ziyade az ya da orta kavrulmuş kahveleri tercih etmek daha faydalı olacaktır.
Günde 2 bardak ideal
Her şeyde olduğu gibi kahvede de bir dengeye göre gitmek gerekir. Ancak günlük kahve tüketim miktarı içilen kahvenin sertlik derecesine göre değişmektedir. Örneğin espressonun kafein miktarı filtre kahveye göre daha fazladır. Kahve türünün sertliği kavurma şekline göre de değişir. Bu nedenle daha orta sertlikte 3. ve 4. seviye kahveler önerilmektedir. İçerisine koyulan kahve miktarı da önemlidir. Ortalama 2 tatlı kaşığı kadar kahve ile yapılan 300-400 ml’lik bir kupadan günde 2 tane içmek tavsiye edilen tüketim miktarıdır.
Açken kahve tüketmeyin
Ev için satın alınan kahveler tüketim miktarına göre en fazla 1-2 ay içerisine bitirilecek şekilde satın alınmalıdır. Kahveyi uzun süreler bekletmek hem lezzet açısından hem de içeriğindeki flavonoidler açısından uygun değildir. 1-2 ayda bitecek kadar kahveyi evlerde stoklamak en doğrusudur. Bunun yanında aç karınla, öğün yerine kahve tüketimi kesinlikle önerilmemektedir. Kahve mide asidinin yükselmesine sebep olarak gastrit ve reflü riskini artırmaktadır.
Doğru tüketildiğinde diyabetten kansere kadar birçok hastalığa kalkan oluyor
Tüm bu koşullara uygun tüketilen sağlıklı bir kahve alışkanlığının vücuda birçok faydası bulunmaktadır.
- En önemli ve en çok konuşulan özelliği metabolizmayı hızlandırmasıdır.
- Spor öncelerinde tüketimi önerilmektedir. Antrenmandan ve yoğun bir egzersizden sonra tüketilen kahve kaslardaki ağrıların ve yorgunluğun atılmasında yardımcı olur.
- Gün içerisinde zinde kalmayı sağlar.
- Günde ortalama 2 fincan tüketildiğinde tip 2 diyabetten korunma sağlamaktadır.
- İçeriğindeki kafeinden dolayı bilişsel performansı artırmaktadır.
- Özellikle erkeklerde daha sık görülen safra kesesi taşı oluşumlarını azalttığı bilinmektedir.
- Oksidatif strese bağlı ritim hasarının oluşumunu önlemekte ve koruyuculuk sağlamaktadır.
- Erkeklerde gut oluşumu riskini azalttığı bilinir.
- Depresyonu ve depresyon riskini azalttığı da çalışmalarla ortaya konmuştur.
- Bilişsel performansı artırmasıyla Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının riskini azaltmaktadır.
- İçeriğindeki kafeik asit ve klorojenik asit gibi bazı antioksidan maddeler sayesinde vücudu tüm hastalıklara karşı savunduğu gibi DNA bütünlüğünü koruduğu için bazı kanser türlerinin tedavisinde de tüketimi önerilmektedir.
İlk yorum yapan olun