Sektörünüz ve Türkiye özelinde değerlendirdiğinizde 2019 yılı şirketiniz / kurumunuz açısından nasıl geçti?
Ocak ayı itibariyle nasıl bir yıl geçireceğimiz her kesim için merak konusu iken, son gününe kadar heyecanlı bir yıl olarak tarihe geçtiğini söyleyebiliriz. Yıl başında peş peşe ilan edilen konkordatolar, yerel seçimler ve güvenlik politikalarındaki gelişmelere bağlı olarak temkinli ve ekonomik gelişmelerin sınırlı yaşandığı bir yıl oldu. Sonuçları itibariyle ekonomi yönetimimizin Yeni Ekonomi Programı’nda da (YEP) öngördüğü şekilde “dengeleme” sürecini hep beraber yaşadık. Net olarak pazarda daralma olsa bile, faaliyetlerini sürdüremeyen sektör firmalarının pazar payları faaliyetlerine devam edenlerin hanesine büyüme olarak geçti. Ayrıca sektörün ihracatındaki artışa paralel olarak, özellikle ihracat yaptığımız ülkelerdeki alıcıların tedarikçi çeşitlendirme ihtiyacına cevap verebildiğimiz ölçüde de ihracat satışlarımızı güçlendirdiğimiz bir yıl oldu. Özetle, Asel için 2019’un dengeleme ve değişime hazırlanma yılı olarak geçtiğini söyleyebilirim.
Bu yıl içerisinde şirketiniz bünyesinde yaptığınız yatırımlar, yeni ürünler, lansmanlar vb. gelişmeler nelerdir?
Ürün ve müşteri çeşitlendirme üzerine odaklandığımız bu yılda, kendi ürünlerimizi müşterilerimizle beraber yeniden tasarladık. Bu Ar-Ge faaliyetlerinin yıl içerisinde özellikle Avrupa’da, yeni müşterilere satış olarak bize geri dönüşü oldu. Ayrıca 2020’de sunacağımız 3 yeni ürünün de tüm Ar-Ge süreçlerini bu yıl tamamlamış olduk. Öte yandan 2018 sonunda Avrupa komisyonunun aldığı Alçak Gerilim Direktifi ile alakalı karar, bu yıl Avrupa standartlarında ciddi bir belirsizliğe yol açtı. Bir yandan ayna komitemizde ilgili standartlardaki güncelleme çalışmaları için diğer yandan da güncelleme yayınlanacağı zamana kadar ürünlerimizin direktife uygun hale getirilmesi için yoğun bir şekilde çalışarak mevcut ve geliştirmekte olduğumuz ürünlerin üzerinde mesai harcadık.
Genel olarak 2020 yılından beklentiniz nasıl? Bu yıl için hedefleriniz ve genel stratejileriniz neler olacak?
Öncelikle ortalama yaşı 31 olan, genç ve 82 milyonu aşan nüfusu ile dev bir ekonomiyiz. Ayrıca toplam nüfusumuzun yarısından fazla, 48 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırlayacak kadar bölge ülkeleri ile sosyolojik olarak etkileşim içindeyiz. Yine yaklaşık 6.5 milyon Türk vatandaşının yurt dışında yaşadığı ve 10 milyona yakın kişinin yurt dışına seyahat ettiğini göz önünde bulundurursak dünya ile entegrasyonumuzun boyutunu daha iyi anlayabiliriz. Bu bağlamda dünyada yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, büyük bir dönüşümün eşiğindeyiz. Ülkelerin ticarette koruma engellerini, ekonomik savaş eşiğine taşıyacak kadar, giderek arttırdığı bir tahkimat sürecine tanıklık ediyoruz. İhracat önünde bir engel gibi görülse bile sektörümüzün dünya ticaretindeki payının görece düşük olması bu dönemde alternatif tedarikçi arayışında olan alıcılar bakımından bize avantaj olarak yansıyacaktır. Asel olarak ihracat pazarlarında proaktif bir yaklaşımla bu avantajı kullanarak büyümeyi hedefliyoruz.
Sektörel olarak baktığınızda bu yıl bizi nasıl gelişmeler bekliyor?
Türkiye’deki ekonomik faaliyetlerin, dış gelişmelere bağlı olarak zaman zaman durağanlaşsa bile sürdürülebilir şekilde büyüyeceği tüm ekonomistler tarafından ortak görüş olarak paylaşılıyor. Bu bağlamda, 2020’yi ekonomi yönetimimizin YEP’te de öngördüğü şekilde bir “Değişim” yılı olarak değerlendireceğimizi ümit ediyorum. Beklenen yapısal reformların devreye alınması ve YEP’in üçüncü ayağı olan “Disiplin” ile uygulanması durumunda risk primlerinin süratle normale döndüğü, faizlerin ekonomik faaliyetlere uygun hale geldiği, enflasyonun kontrol altında tutulduğu bir ortamda özel tüketim harcamalarının önceki dönem kayıplarını süratle kapatacağını düşünüyorum. Emtia fiyatlarında beklenen artışların özel tüketim harcamalarındaki artışa etkisinin de sınırlı olacağı kanaatindeyim. Yılın ilk yarısında artık neticelenmesi beklenen Brexit konusunun ihracatımıza etkisi henüz belirsiz olsa bile, Akdeniz havzasındaki ülkeler ile güçlenen ve güncellenen güvenlik politikaları doğrultusunda ticaretimizin yılın ikinci yarısından sonra artacağını beklemek iyimserlik sayılmaz. İnovasyon konusunda meşhur Y ve Z kuşağının etkisini bu yıl ve sonrasında “Enerji tasarruflu”, “Çevre dostu” ve “Kişisel sağlık” temalı ürünlerde görmek ise heyecan verici olacak.
İlk yorum yapan olun