Beyaz eşya ve küçük ev aletleri perakendecileri 2022 yılına birçok soru işareti ve endişeler ila başladı. Ekonomide ve özellikle kurlarda yaşanan dalgalanmalar sebebiyle yeni yıla ürün zamları ile başlayan perakendeciler, kiralar, vergiler, personel giderleri gibi kalemlerde de mağaza masraflarında ciddi artışlarla karşı karşıya kaldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enerji, personel ve nakliyat gibi gider kalemlerinde önemli ölçüde artış söz konusu iken, gelirlerimizde bu denli bir artış söz konusu değil. Pandemi döneminde çeşitli etkenlerden dolayı satışların yoğunlaştığını gördük ancak son dönemlerde bir durgunluk olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca tüketicinin satın alma gücünün azalması da bu durgunluğun asıl sebebi. Ürün fiyatlarının yüksek maliyetlere ulaşması ve insanların eskiden bir aylık maaşıyla alabilecekleri ürünlerin artık 2-3 maaş seviyesine çıkması satışlarımızı azaltıyor. Karlılık oranlarının da rekabetten dolayı oldukça düştüğünü görüyoruz. Gelecekte çok iyi günlerin bizi beklediğini düşünmüyorum.
Yeni yılda bir yandan bu fiyat yükselişlerine bağlı olarak ürün satışlarında azalmalar beklense de cirolarda da eş zamanlı artışların olması ile yılın dengede geçeceği düşünülüyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Bu düşünceye çok fazla katılmıyorum. Bir parça ürünü 10 TL kar elde ederek satmak ile 50 parça ürünün 20 TL karla satmak eşdeğer oluyor. Cironun arması ile birlikte karlılık da buna paralel olarak artarsa bu durum fayda sağlayabilir. Günümüz rekabet koşullarında işsizlik oranları ve satın alma gücünün düşmesi de göz önüne alındığında karlılıkların korunabileceğini düşünüyorum. Sabit bir kâr marjı olmadığı gibi aslında bizler beyaz eşyacılar olarak fedakârlık yapıyoruz. Ciroların artacağını, adet bazlı satışların düşeceğini düşünüyorum.
Var olan sorunlara ek olarak uzun yıllardır devam eden taksit sınırlaması, KDV ve stopaj gibi vergilerin yüksekliği sizi nasıl etkiliyor?
Taksit sınırlandırması dar gelirli kişileri olumsuz anlamda etkiliyor. Dolayısıyla tüketiciler ürün satın almak için tüketici kredilerine yöneliyor. Öte yandan yine tüketiciler bu nedenle ihtiyaçlarını da erteleyebiliyor. Bazı sınırlamaların maalesef olumsuz sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Yaşadığımız olumsuz süreçler ve vergi politikaları bizleri, taksit sınırlamaları ise tüketiciyi zor durumda bırakabiliyor. Geleneksel bayi kanalı dışındaki satış kanalların büyümesi söz konusu.
Geleneksel bayilik sistemi nasıl korunabilir? Yeni kuşakları yetiştirirken nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
Yeni kuşağın geleneksel kanalı çok benimsemediğini ve dijital kanallardan alışveriş yapma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Ellerinde kullanmaktan korkmadıkları bir cep telefonu, internet ağı var. Geleneksel kanal orta yaş ve üstünde kabul görüyor. Yeni nesil, dijital kanallarda mevcut olan süreçleri ve sözleşmeleri çok daha iyi analiz edebiliyor. E-ticaretin gelişimine karşın geleneksel yöntemlerin de farklılaştığını görüyorum. Artık tüketicilerin ürünler hakkında detaylı bilgi alabileceği ve ürünü deneyebileceği deneyim mağazaları oluşturulmaya başlandı. Geleneksel kanalların sürdürülebilirliği perakende sektörünün gelişime bağlı diye düşünüyorum.
Stok yönetimi ve kontrolü noktasında nasıl bir yol izliyorsunuz? Size göre mal stoklanmalı mı?
Yüksek enflasyonun olduğu dönemlerde stok yapmak fayda sağlar, fakat bunun dışında stok yapmanın herhangi bir fayda sağlamaktan ziyade külfetli olduğunu söyleyebilirim. Teknolojini gelişmesine bağlı olarak stok yapan kişilerin ürünleri geri planda kalabiliyor ve stok yapmak depo maliyetlerini artırıyor. Genellikle hızlı satılan ürünlerde stok yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ortalama dönüş hızını aşabilecek ürünleri stok yapmanın bana göre uygun olmadığını düşünüyorum.
E-ticaretin artması ile birlikte müşterilerin satın alma davranışları da değişiyor. Bu değişime adapte olmak ve müşteriler ile bağ kurmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Geleneksel kanaldaki kişilerin yeterli e-ticaret altyapıları olmadığı için çeşitli pazar yerlerinin tercih edildiğini görüyoruz. Pazar yerlerindeki yüksek komisyon oranları neredeyse sıfır kar ile ürün satma noktasına getiriyor. Bu hiç sağlıklı bir durum değil. Kendi altyapısını kuranlar ise buradaki kampanya rekabetine yetişemiyor. Biz kendi altyapımızın e-ticaret için uygun olmadığını ve ciddi yatırımlar gerektiğinin farkındayız. Bu altyapının olanaklarımız dahilince oluşturulabileceğini düşünmüyorum.
Beyaz eşya sektöründe derneklere ve alternatif meslek örgütlerine ihtiyaç var mı?
Bölgemizde faaliyet gösteren ve benim de üye olduğum mevcut bir dernek var. Ben ekstra dernek ve meslek örgütlerine gerek olmadığını düşünüyorum. Bu noktada meslektaşlarımın sorumluluk alan ve ciddi çalışmaları olan tek dernek çatısı altında toplanması daha makul olacaktır.
Seçim ekonomisini bir fırsat mı yoksa bir tehdit mi olarak görüyorsunuz?
Seçim ekonomisi her zaman beklenti doğurmuştur. Seçim vaadi ile yapılan ÖTV indirimleri ve faiz indirimleri bekleniyor. Seçim kanalları piyasaya her zaman avantaj olarak sunulmuştur. Dolayısıyla seçim ekonomisinin piyasaya olumlu etkileri olacağını düşünüyorum.
Tüm bu tablo göz önüne alındığında sizce beyaz eşya perakendecileri özelinde 2022 yılında gündemi en çok meşgul edecek konu ne olacak?
2021 yılında pandeminin etkisiyle çok ciddi bir arz kısıtı vardı ve ürünlerle ilgili sorunlar yaşandı. 2022 yılında da bu gibi sıkıntıların devam edeceğini düşünüyorum. Yüksek enflasyon ile birlikte satın alma gücünün düşmesi de büyük problemler arasında yer alıyor. Doğru fiyat ve doğru ürünü tüketiciye ulaştıracağımız kampanyalar gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Bölgeniz özelinde beyaz eşya perakendeciliğindeki en önemli sorunlar nelerdir?
İzmir’de sanayinin ve ekonominin yeterince güçlü olmadığını düşünüyorum. İzmir için bir emekli şehri diyebilirim. Dolayısıyla buna bağlı olarak ticaret de çok kısır bir döngüde ilerliyor. Burası İstanbul gibi hızlı bir akışın olduğu şehir değil. İnsanların yapısı İzmir’deki ticareti sınırlandırıyor.
İlk yorum yapan olun