Beyaz eşya ve küçük ev aletleri perakendecileri 2022 yılına birçok soru işareti ve endişeler ila başladı. Ekonomide ve özellikle kurlarda yaşanan dalgalanmalar sebebiyle yeni yıla ürün zamları ile başlayan perakendeciler, kiralar, vergiler, personel giderleri gibi kalemlerde de mağaza masraflarında ciddi artışlarla karşı karşıya kaldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bahsettiğiniz etkenlerden dolayı 2022 yılının iç pazarda; özellikle de perakendecilik sektöründe zor geçeceği görünüyor. Yüksek döviz kurları, ithal markaların rekabet gücünü kıracak ve beyaz eşya pazarında yerli markalar ciddi pazar payı artışı yaşayacaklar. Perakende noktaları ise tasarruf tedbirleri uygulayarak (daha düşük kiralı lokasyonlar, daha az personel vs.) bu süreci idare etmek durumunda kalacaklar. Üreticiler iç pazarda yaşanabilecek daralmayı, rekabetçi döviz kuru sayesinde artan ihracat ile fazlasıyla dengeleyeceklerdir. Bir süre daha yüksek seyredeceği belli olan enflasyon ortamında tüketiciler sürekli artan fiyatlardan etkilenmemek için taleplerini bekletmeyecektir. Bu da perakendecilik için olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Yeni yılda bir yandan bu fiyat yükselişlerine bağlı olarak ürün satışlarında azalmalar beklense de cirolarda da eş zamanlı artışların olması ile yılın dengede geçeceği düşünülüyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Ciro bazında pek bir kayıp yaşamayacağız. Fakat 2022 yılında genel giderlerimiz de en az %40 bir artış olacaktır. Çok düşük kar marjları ile çalışan sektörümüzde cirolarımızı da aynı oranda yükseltmeden ayakta durmamız çok zor olacaktır. İthal markaların çekilmesi, artan fiyatlardan dolayı talebin öne çekilmesi gibi olumlu senaryolar olsa da enflasyon ve kurdaki yaşanan artışın, tüketicinin alım gücünü çok düşürdüğü de kaçınılmaz bir gerçek.
Var olan sorunlara ek olarak uzun yıllardır devam eden taksit sınırlaması, KDV ve stopaj gibi vergilerin yüksekliği sizi nasıl etkiliyor?
Buzdolabı, çamaşır makinesi, pişirme ekipmanları gibi insan hayatının en vazgeçilmez ürünlerini tedarik eden sektör maalesef %18 gibi çok yüksek bir KDV oranı ile dar gelirli insanlara cevap vermekte zorlanıyor. KDV ve ÖTV’yi hesapladığınız da bir beyaz eşyanın nerede ise 1/4’ünün vergilerden oluştuğunu görüyoruz. Hükümetin, bu konuyla alakalı bir taslak üzerinde çalıştığını biliyoruz. Taksit sayısına gelince; bir beyaz eşyanın ekonomik ömrü ortalama 10-12 yıl. Bu kadar uzun süreli kullanacağı bir ürünü, en fazla 9 taksitle alınabilir olması işimizi zorlaştırıyor. Artan ürün fiyatları ile beraber bu taksit sayıları çok yetersiz kalıyor. Tüketici 3 parça beyaz eşya ürünü aldığında, total rakamı 9 ayda ödemesi çok zor. Bu yüzden tek tek alarak diğerlerini öteliyor. KDV oranlarının düşürülmesi ve taksit sayılarının arttırılması 2022 yılının zor geçeceği sektörümüz için bir can suyu olacağını düşünüyorum.
Geleneksel bayi kanalı dışındaki satış kanalların büyümesi söz konusu. Geleneksel bayilik sistemi nasıl korunabilir?
Yeni kuşakları yetiştirirken nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Zincir teknoloji marketlerin, döviz kurunun çok yüksek olduğu bir ortamda zorlanacaklarını düşünüyorum. Fakat genel giderleri her geçen gün artan geleneksel bayi kanalının yerine çok daha düşük maliyetli e-ticaretin daha da büyüyeceğini düşünüyorum. Bu yüzden yeni kuşakların teknolojik donanımının ve girişimcilik ruhunun çok yüksek olması gerekir. E-ticarete ve sosyal medyanın gücünü inanmış gençler sektörde başarılı ve uzun süreli olacaklardır.
Stok yönetimi ve kontrolü noktasında nasıl bir yol izliyorsunuz? Size göre mal stoklanmalı mı?
Yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde stoklu çalışmak bir avantajdır. Fiyat artışları sayesinde karlılığınızı artırırsınız. Fakat artan birim fiyatlar stok yapmayı zorlaştırıyor. Mevcut sermayeler buna yeterli olmuyor. Daha önce 400 adet stok yapabildiğiniz bir üründen güncel fiyatlarla 250 adet ancak yapabiliyorsunuz. Kredi faizlerinin çok yüksek olduğu bir dönemde banka finansmanı ile sermayenizi artırıp stok yapmak doğru bir çözüm değildir. Zaten tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılardan dolayı, fabrikalar talebimizin 1/4’ünü ancak gönderiyor. Bırakın stok yapmayı, birçok modelde satılabilir stoğumuz sıfır ve tedarikteki bu sıkıntıdan dolayı bu sorunun tüm yıl boyunca süreceğini tahmin ediyorum.
E-ticaretin artması ile birlikte müşterilerin satın alma davranışları da değişiyor. Bu değişime adapte olmak ve müşteriler ile bağ kurmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
E-ticaret her geçen gün, pazardan daha büyük bir pay alıyor ve metaverse teknolojisi ile bu pay önümüzdeki yıllarda artacak. İnsanlar sanal ortamda, bir mağazadaymış gibi ürünleri deneyimleyebilecekler. Fakat biz gerçeğiz ve farkımız bu. Bu farkı iyi kullanmamız lazım. Daha donanımlı, kolay iletişim kurabilen satış elemanları çalıştırıyoruz. Mağazalarımız çok daha temiz, düzenli ve teşhirlerin eksiksiz olmasına önem veriyoruz. Müşteriye konforlu, zevk alacağı bir ortam sağlama gayretindeyiz Yaptığımız bir çay, kahve ikramı buna küçük bir örnektir. Ayrıca sosyal medya üzerinden paylaşımlarla insanları mağazamıza davet ediyoruz.
Beyaz eşya sektöründe derneklere ve alternatif meslek örgütlerine ihtiyaç var mı?
Tüm sektörlerin olduğu gibi beyaz eşya sektörün de derneğe ve odaya ihtiyacı vardır. Dernek, sivil toplum örgütleri ve buna benzer oluşumlar her zaman yaptırımı olduğunu görmüşüzdür. Buna örnek vererek Metin Aztekin, Feridun Özkan ve ben Orhan Kırkpınar olarak İzmir Ticaret Odası’nda meclis üyesi görevimizi yaptığımız dönemlerde, bütün sorunlarımızı dile getirdik. Büyük bir kısmına çözüm bulduk. Buna örnek vermem gerekirse; Gazetelerin vermiş olduğu promosyonla ilgili büyük mücadele verdik. Marketlerin haksız rekabeti ile ilgili büyük mücadele verdik. Bunlarla ilgili başarı sağladığımız konular olmuştur. Başarısızlık da olmuştur. Bunların başarısızlıkları bizle ilgili değil de daha çok karşımızdaki güçlerin çok güçlü olmasından dolayıdır. Gazetelerle ilgili yaptığımız da takdire şayandır. Gazeteler gazeteciliklerini yapsın diye sloganlar yaptık. Pankartlar astık. Bunun karşılığını da çok faydasını gördük. İzbeyder Derneği olarak da ilk beyaz eşya sektörünün derneğini kurarak hizmet vermekteyiz. Bütün perakendirci ve sektörün tüm üyeleri vermiş olduğunuz hizmetten dolayı da çok memnundurlar.
Seçim ekonomisini bir fırsat mı yoksa bir tehdit mi olarak görüyorsunuz?
Seçim ekonomisi her zaman kısa vadede ticareti canlandırmıştır. Bu dönemde piyasaya sürülen likidite, ücretlerde iyileştirme, Kredi kanallarına ulaşımın kolaylaştırılması gibi aksiyonlarla ekonomi canlandırılır. Bu da tüketimi artırır ve işlerimize olumlu şekilde yansır. Bu yüzden bir fırsattır. Fakat seçimlerden sonra bunun bedelinin ödenecek olması da kaçınılmazdır.
Tüm bu tablo göz önüne alındığında sizce beyaz eşya perakendecileri özelinde 2022 yılında gündemi en çok meşgul edecek konu ne olacak?
Artan fiyatlar ve insanların alım gücündeki düşüş bizi çok zorlayacak. Diğer taraftan tedarik zincirindeki sorun ve fabrikaların yoğun dış talebe cevap vermesinden dolayı, birçok modelde stok sıkıntısı yaşayacağız. Bu sıkıntı zaten pandemiden dolayı geçen seneden devam eden bir problem. Birim fiyatların çok yükselmesinden dolayı insanların kredi kartı limitleri artık yetersiz kalacak. Limiti olsa bile taksit sayısı az olduğundan dolayı aylık taksitleri bütçesini aşacak. Yerli markalar piyasaya tamamen hakim olacaktır.
Bölgeniz özelinde beyaz eşya perakendeciliğindeki en önemli sorunlar nelerdir?
Ben İzmir’de ticaret yapıyorum. İzmir fiyat rekabetinin, yoğun yaşandığı bir bölge. Zaten kar marjının çok düşük olduğu bir sektörde, bir de yüksek ıskontoların yapılması karlılığı bitiriyor. İzmir’deki diğer bir sorun da yüksek kiralar. Brüt karınızın önemli bir kısmını kiraya gidiyor. Vasıflı eleman bulmanız için de yüksek maaşlar vermeniz gerekiyor. Sanırım bunlar birçok bölgenin ortak sorunudur.
İlk yorum yapan olun