Beyaz eşya mağazası açmak 10 milyon TL’ye mal olur

Ömer Sami Topay / Antalya Arçelik Bayi Topaylar Ltd. Şti.

Bu mesleğe nasıl ve ne zaman adım attınız? Bugüne kadarki çalışma hayatınız nasıl ilerledi? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra askerlik görevimi tamamlayarak kimyevi gübre alanında çalışan bir bayi olarak iş hayatına adım attım. İlk olarak, Toros Gübre’nin Ege Bayiliğini yapmaya başladım. Gübre işinde, yağmur yağdığında aynı gün içinde ürünü müşterilere ulaştırabilirseniz başarılı olursunuz. Aksi takdirde satış yapmak oldukça zor olabilir. O dönemde İzmir’den gübreyi getirmek zor olduğu için daha doğrusu zaman aldığı  için bu bölgede büyük deposu olan bir firmanın bayiliğini yapmanın daha uygun olduğunu düşünerek Toros Gübre’nin bayiliğini aldım. Kamyonu olan 6 arkadaşlada anlaşarak,yağmur yağdığı anda şirketin deposundan aynı gün gübreyi yükletip tüketicilerin tarlasının ve bahçesinin olduğu yere bıraktırdım anında ve seri hizmet bir anda benim pazarın hakimi olmamı sağladı.

Sonrasında, Zirai Donatım, İstanbul Gübre Sanayi, Gemlik Gübre Fabrikası gibi şirketlerin bayiliklerine üç yıl boyunca devam ettim. Aslında, Zirai Donatım’ın Türkiye’deki ilk özel bayisi benimdir. Benimle yapılan sözleşmeyi tüm Türkiye genelinde uygulamaya koymaya karar verdiler. 3. Yılın sonunda sektörü bıraktığım zaman Antalya’nın gübre piyasasının % 40 hakimiydim.

Beyaz eşya bayisi olmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında, en başından beri beyaz eşya bayiliği yapmayı düşünüyordum. Ben aslen Bucak’lıyım, bu yüzden Antalya benim için yabancı bir şehirdi. O dönemlerde beyazeşyalar günümüzde olduğu gibi kredi kartlarıyla satılmıyordu genellikle senetle işler yürüyordu ve müşteriyi tanımanız gerekiyordu. Gübre ticareti peşin alınıp peşin satıldığı için risk yoktu bu sayaye 3 yılda belirli bir çevre edindim.

1990 yılında Antalya’da bir Arçelik bayiliği açmak için başvuruda bulundum ve başvurum kabul edildi. İlk iki yıl kendim işi yürüttüm, daha sonra iki kardeşim de işe katıldı. Zaman içinde mağaza sayımız arttı ve o günden bu yana üç kardeş, iki oğlum ve züccaciye işini takip eden eşimle beraber olarak işimize devam ediyoruz. Kazantek olarak tek bir şirketiz ve şu an 5 mağaza işletiyoruz. Tüm mağazalarımız Antalya merkezinde, katlı mağaza şeklinde ve Muratpaşa semtinde bulunuyorlar. Konumları nedeniyle farklı müşteri gruplarına hizmet veriyoruz. Bizim için önemli bir prensip var, herhangi bir mağazayı açarken o mağazanın mülkiyetini de satın alırız. Çünkü biz taksitli satış yapıyoruz ve müşteri karşısında mülk sahibi olduğunda kensini daha rahat hissediyor. Ayrıca Türkiye sürekli ekonomik dalgalanmalar yaşıyor. Eğer bu tür dönemlerde genel giderleriniz ne kadar düşükse kriz daynaklılık katsayınız o kadar yüksek olur. Merkezi yerde,işletme giderlerinde en yüksek pay malumunuz kira gideridir,onun için mağazaların kendimizin olmasına gayret ediyoruz.  Disiplinli ve sağlam durabilirseniz, krizler fırsatlara dönüşebilir. Mağaza sayımızı artırabiliriz, ancak burada önemli olan verimliliktir. Ayrıca, yeni neslin bu işi sürdürmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yıllarca 3 mağaza olarak çalıştıktan sonra, çocuklarımız üniversiteyi bitirip işe katılınca 2 mağaza daha açmaya karar verdik. Çocuklarımız da işe dahil oldular. Hem işi hem de çağın gereksinimlerini anlamaları için çocuklarımızı eğitiyoruz.

Bu süreç içerisinde Tüketiciler nasıl değişti? Sizin bu mesleği yaptığınız dönemde ne gibi değişiklikler gördünüz?

Başlangıçta senetle çalışıyorduk, ancak 2001 krizinden sonra senet sisteminin zararlı olduğunu anladık. Bu tarihten itibaren kredi kartları yaygınlaşmaya başladı ve iş yapma yöntemimiz biraz değişti. Daha sonra bankaların tüketici finansman kredilerini devreye sokmasıyla, bu kredilerle çalışmaya başladık. Senet sisteminde belirli bir vade farkı olurdu. Kesilen faturanın vergisini hemen ödemeniz gerekirken, tahsilat çok daha uzun bir sürece yayılırdı. Sonuç olarak, kar elde ettiğinizi sanırsınız, ancak gerçekte kar elde edemezsiniz. Ayrıca büyüme potansiyeli de sınırlı olurdu. Günümüzde, finansman giderlerini bankalara ödediğinizde elde ettiğimiz karı daha net bir şekilde görürüz ve krizleri fırsata çevirme şansımız olur. Bu iş modelinden tüketici de kar sağlar. Alıcılar, satıcılar ve aracılar da bu durumdan memnun olurlar.

İnternet satışları ve e-ticaret ile nasıl mücadele ediyorsunuz?

İnternet üzerinden beyaz eşya satışları belirli bir oranda gerçekleşiyor, ancak Türk tüketicisi hala beyaz eşya alırken mağazaya gidip ürünü dokunarak incelemeyi ve görmeyi tercih ediyor. Ayrıca, internet üzerinden yapılan alışverişlerde kargo giderleri genellikle yüksek olabiliyor. Yetkili servislerin taşıdığı kargo ile diğer kargo firmalarının taşıdığı kargo arasında darbe alma açısından farklar oluşabiliyor. Örneğin, Arçelik kendi web sitesinden satış yapıyor ancak satış işlemi nereden gerçekleşirse, o bölgedeki en yakın bayiye yönlendiriliyor.

Sizin de bu durumda kendinizi sürekli yenilemeniz lazım. Bunu nasıl yapıyorsunuz?

Bayisi olduğumuz Arçelik markası zaten sürekli olarak reklam kampanyaları yürütüyor. Ayrıca, kendimiz de sosyal medya gibi platformlarda reklam vererek müşterilerimize ulaşıyoruz. Tanıdığımız müşterilerle sürekli iletişim halinde olduğumuz için yeni ürünlerin pazarlamasını daha etkili bir şekilde yapabiliyoruz. Arçelik üzerinden tüm Türkiye’ye ürün gönderimi yapabiliyoruz ve nakliye bedelleri de genellikle düşük oluyor.

Şu anki ekonomik koşullarda beyaz eşya bayisi olmak nasıl bir duygu?

Bugünkü koşullarda beyaz eşya bayisi olmak isteyen kişiler için zorlu bir süreç söz konusu. İşimize otomotiv bayiliğine bağlanan paradan daha fazla para bağlıyoruz. Çünkü biz stoklu çalışıyoruz otomotiv bayileri stok yapmak zorunda değil, ürün aynı gün geliyor ve bayi müşterisine arabasını aynı gün teslim edebiliyor. Biz daha stok aşamasında, ürün depodayken KDV’sini ödüyoruz. Bugünkü şartlarda bu işi yapmak için belirli bir müşteri potansiyelinin olması gerekiyor. Aynı zamanda mağaza sayısı da çok olacak. Bu işin inceliklerinin de bilinmesi gerekiyor. Ne zaman, hangi ürünün stok edileceğini bilmeniz lazım. Bizim 30-35 yıldır biriktirdiğimiz bir müşteri portföyümüz var. Bugünkü ekonomik sistemde işi yürütmek çok zor. Bizim gibi müşteri portföyü varsa ve pazara da hitap edebilecek bir durumdaysa yeni mağazalar açılabilir. Bugün bir beyaz eşya mağazası açmak için kenarda 10 milyon TL gibi bir paranın duruyor olması gerekiyor öteki türlü dayanamazsınız.

Arçelik markasıyla kurduğumuz ilişki son derece olumlu. Son yönetim ekibi, satış ekibini doğru bir şekilde oluşturarak hem markayı hem de bayiyi nasıl büyütebileceğimize dair adımlar atmaktadır. Bugün başarımızın en büyük nedenlerinden biri, bizi yönetenlerin pazardaki güçlü bilgi ve deneyime sahip olmalarıdır. Dünya genelinde çalışarak yeni teknolojileri geliştirip bu bölgeye getiriyorlar ve tüketicilere dünyanın en kaliteli ürünlerini sunuyorlar. Tüm mağazalarımız katlı mağaza şeklinde tasarlanmıştır ve genellikle 2000 metrekare veya daha büyük bir alana sahiptir. Bu mağazalarda sadece beyaz eşya satmakla sınırlı kalmıyoruz. Hane halkına ve evlenecek kişilere farklı ürün grupları sunuyoruz. Bu çeşitlendirmeyi ana markamıza zarar vermeden ve müşterilere fayda sağlayacak şekilde yapıyoruz. Örneğin, bir mağazamız Türkiye’nin en modern züccaciye mağazalarından biridir. Züccaciye konusundaki bu mağazamızda, Zorlu Center ve Bağdat Caddesi gibi prestijli bölgelerde satılan ürünlerin tamamını bulabilirsiniz ve dünya genelindeki markaları bu mağazada sunuyoruz. Ayrıca, internet üzerinden satışlarımız da bulunmaktadır. Bu kanal aracılığıyla Türkiye genelinde ve hatta yurt dışına ürünlerimizi satıyoruz. Özellikle züccaciye ve ev tekstili konusunda eşimin katkısı büyük olup, bu alandaki gelişmeleri yakından takip eder ve işimize başarıyla yansıtır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*