Bu mesleğe nasıl ve ne zaman adım attınız? Bugüne kadarki çalışma hayatınız nasıl ilerledi? Kısaca size tanıyabilir miyiz?
1965 yılında Bitlis’te doğdum. 1982 yılından itibaren Antalya’da ikamet ediyorum.
1982-1993 yılları arasında gıda işleriyle uğraştık. 1993 yılında Beko bayiliği işine adım attık. Babam ve üç kardeşimle birlikte 50 metrekarelik bir mağaza ile işe başladık. O dönemde iyi başarılar elde ettik. 1998 ve 2008 yıllarında Türkiye’nin en büyük 10 bayisinden biri olduk. Şu anda 2 Beko bayisi ve 2 ev tekstili – perde mağazası işletiyoruz. Toplamda 22 kişi çalışıyoruz ve mağaza alanımız 2000 metrekareye kadar ulaşıyor. Müşteri kaydımız ise yaklaşık 70.000 kişi civarında.
Perakendecilik geçmiş dönemden bugüne baktığınızda nasıl bir gelişme izledi?
Bu iş aslında morfin gibi, alıştığınızda vazgeçmesi zor. Hem çok keyifli hem de çok zor. Keyifli tarafı çok fazla insan tanıma fırsatı sunuyor. Her gittiğiniz yerde karşınıza tanıdık birileri çıkabiliyor. Zor olan kısmı ise eski müşterilerinizin sizlerden hediye talep etmeleri veya eski olma sebebiyle fiyatlarda indirim beklentisi içinde olmaları fakat buna karşılık kar marjlarından dolayı bir şey yapamama durumu, işte bu noktada mutlu, kırgın olanlar olabiliyor.
Bu dönemin tüketicisi olan Z kuşağına nasıl hizmet veriyorsunuz?
Z kuşağı, geçmişte Beko gibi markalara daha az ilgi gösteren bir kuşaktı, ancak son yıllarda bu durum önemli ölçüde değişti. Teknolojiyi önemsiyorlar ve bu nedenle teknolojik ürünlere yöneliyorlar. Ayrıca ürünleri deneyimlemek, daha yüksek kaliteli ve görsel açıdan çekici ürünleri tercih etmek istiyorlar, ekonomik faktörlerin ötesinde teknoloji ve estetik özelliklere sahip ürünleri talep ediyorlar.
Genel olarak ekonomik koşulları değerlendirdiğinizde sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemi nedeniyle bu yıl ötelenen siparişlerin yoğunluğu, talebin önemli ölçüde artmasına yol açtı. Hatta zaman zaman talebi karşılayamaz hale geldik. İlerleyen yıllarda karşılaşabileceğimiz sorunların sinyallerini de görmeye başladık. Bu nedenle ilerleyen dönemlerde bayilerin, yöneticilerin ve markaların bu sorunları acilen ele almaları gerekmektedir. Bugün çözülemezse, sektörel sorunlar daha da büyüyebilir.
Genç jenerasyonun teknik elemanlık ve servis sektörüne ilgi göstermemesi, bu alana yeterli altyapının olmaması nedeniyle servislere başvuru sayısının çok az olması sorun teşkil ediyor. Nitelikli servis elemanlarının sayısı azalmakta ve lojistik desteği sağlayan personelin eksikliği gibi sorunlar da yaşanıyor. Diğer bir sorun ise kar marjları ile ilgili. İyi konumda ve stratejik olarak büyük mağazaların kira veya satış maliyetleri çok yüksek durumda ve ileriki yıllarda bayiler bu maliyetleri karşılayamayacak duruma geleceklerdir . Bu sorunun çözülmesi gerekiyor.Kentlerdeki yaşam maliyetinin yüksek olması, sektör çalışanlarının kişisel harcamalarını karşılamakta zorlanmalarına neden oluyor.Sektörde çalışan personel çok uzun vadede ancak tecrübe kazanabiliyor fakat büyük kentlerdeki yaşam maliyetinin yüksekliği bu tür kalıcı personel bulmamıza ve yetiştirmemize büyük engel oluşturacaktır.
Bu da uzun vadede sektörde çalışacak insan bulma sorununu ortaya çıkarabilir. Sektörde yetişen personel, sektörün geleceği için uzun vadeli çalışmayı sürdürmek zorunda.
Bu noktada sizin Beyper’den beklentileriniz neler olabilir?
Beyper, bilgi anlamında büyük fayda sağladığım bir dernek. Kesinlikle daha fazla bayiye ve kişiye ulaşması gerekiyor. Yıllık belirli bir aidat alınabilir ve böylece bir fon oluşturulabilir. Bu fonla Türkiye’nin diğer şehirlerinde bulunan bayilerin karşılıklı etkileşimde bulunabileceği, farklı etkinliklerle bilgi paylaşımının mümkün olduğu toplantılar düzenlenebilir. Ticaret veya meslek odaları bu ihtiyacı kesinlikle karşılayamamaktadır. Beyper ve Dağıtım Kanalı dergisinin bu açıdan faaliyet göstermesi gerçekten sevindirici. Şahsen ben bu kaynaklardan büyük fayda sağlıyorum. Bayilerin de bu kaynakları göz ardı etmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Eklemek istediğiniz farklı konular var mıdır?
Artık iş hacmi çok büyük ve bu büyük rakamları bayilerin taşıması oldukça zorlaşıyor. Finans şirketleri, sektörümüzü yeni yeni fark etmeye başladılar. Daha önce genellikle tekstil gibi düşük cirolu sektörler desteklemekteydi ancak bizler sektör olarak biraz geç keşfedildik ve hala bu alanda tam anlamıyla yer bulmuş değiliz. Ekspertiz firmalarının çok düşük değer biçme fiyatlama yaptıkları ve markalarımız rapor gereği gayrimenkul fiyatlarının çok çok düşük değerden ipotek altına alınmasından dolayı ticari faliyet yapmak da zorlanmaktayız , markalarımızdan ricamız ekspertiz firmalarının fiyatlamasının üzerine bir miktar daha tolerans payı bırakmalarını markalarımızdan talep ediyoruz.
İlk yorum yapan olun