Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Mustafa Taha Karabacak 1996 doğumluyum. Konya Selçuk Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 2018 yılında mezun oldum. Evliyim bir çocuk babasıyım 4 yaşında bir kızım var. BAŞAK mağazacılıkta üçüncü jenerasyon kuşak olarak görev yapmaktayım. Çocukluğumdan yani 7-8 yaşlarından beri işletmeye gelip gidiyorum. İşletmenin içerisinde büyüdüm diyebilirim. Bize dededen kalma bir iş bu. Daha farklı iş kollarında da bulunabilirdik ama bu işin bir sorumluluğu olduğu için yani bir bayrak yarışı gibi düşünebiliriz, o yüzden işe devam ettik ve hiçbir zaman başka bir iş kolunda çalışmayı düşünmedim. Devamlı olarak bu işi nasıl daha verimli yapabiliriz, nasıl farklı hale getirebiliriz, neler yapabiliriz düşüncesi içerisinde oldum. 2015-2016 tarihinden itibaren şirket olarak ciddi bir dijitalleşme ve yenilenme içerisine girdik. Türkiye’de ilk defa, şirket merkezimiz olan bir beyaz eşya mağazasın da elektrikli otomobil şarj istasyonunu kurduk. Yine 2021 yılında ilk defa espresso makinelerimizle bağlantılı olarak kahve kavurma işine girdik ve kendi markamızı oluşturduk. Sektörümüzde her zaman bir ilk olma arzusu içerisindeyiz.
Başak Mağazacılığın tarihçesini anlatır mısınız?
Dedem 6 yaşındayken babasını kaybediyor ve abisi ile köyde hem çobanlık yapıyor hem de at arabası sürüyorlar kısaca kendi hayat hikayelerini oluşturuyorlar. İşletmemiz dedem Mustafa Karabacak ve kardeşi Sami Karabacak tarafından 1954 yılında bir kitabevi olarak kuruluyor. O yıllarda bir dükkân devir alıyorlar ve o dükkân içinde kırtasiye, kitap, nalburiye vb. ne ararsanız her şey mevcut. Daha sonrasında beyaz eşya satmaya nasıl başlarız diye düşünüyorlar ve AEG markası ile konuşuyorlar. AEG firması da o zamanlar bayilik vermek için en az 3 tane buzdolabı alma şartı koşuyor. O tarihlerde üç tane buzdolabı çok pahalı bir rakam, alınabilecek bir şey değil. Nasıl yaparız, ne ederiz diye düşünürken bulundukları yer olan Konya Karapınar’ın varlıklı ailelerinden birisi dükkândan içeriye giriyor, bize 3 tane buzdolabı lazım diyor.İşte o buzdolaplarının siparişini vererek AEG’den ilk bayiliklerini alıyorlar. Şüreç bu şekilde başlamış oluyor. 1977 yılına kadar dedem ve abisi birlikte yola devam ediyorlar ve 1977 yılında ayrılıyorlar.
Eskiden Konya’nın geçim kaynağı buğday olduğu için dedem şirketimizin ismini BAŞAK olarak değiştiriyor ve işletmemiz 1977 yılından sonra babam, dedem ve amcam olmak üzere üçü birlikte 1992 yılına kadar Konya’nın ilçesi Karapınar’da devam ediyor. Babam ve dedem daha sonra Konya merkeze geliyorlar ve ilk şubelerini karışık (Vestel, Profilo, Beko birçok marka ile) beyaz eşya mağazası olarak açıyorlar. Bir süre sonra Koç Grubu olan Beko markası ile devam ediyorlar.
1995 yılından itibaren de Siemens bayiliğine başlanılıyor. 2016 yılına kadar babam amcamla beraber geliyor. 2016 yılında amcam babamdan ayrıldıktan sonra babam ve ben birlikte devam ediyoruz. Dedem hala sağ ve bizim işimizin onursal başkanı. Çok fazla gelip gitmiyor ama bizim için manevi destek. Dedem 1939 doğumlu ve 85 yaşında. Ben bu işe 2010 yılında giriyorum. 2011 yılı bizim için kilometre taşlarımızdan biridir. O yıllarda Konya merkezde ikinci Siemens şubemizi açtık. 2011 yılında ben okula devam ediyorum. Ama her fırsatta işin içindeyim. 2014 yılında 18 yaşıma girince bilfiil işe dahil oluyorum. 2016 yılında da resmi şirket ortağı olarak işin içerisine girmiş oluyorum. Şu anda Konya merkez de 4 adet Siemens mağazamız var. Türkiye’de televizyon satmayan nadir beyaz eşya mağazalarından birisiyiz. 10 yıldır bulunduğumuz bölgenin hiç aralıksız Siemens Güneydoğu Anadolu bölge ciro birincisiyiz.
Siemens markasının neyi çekici geliyor size?
Siemens bizim için ticari bir marka olmaktan ziyade, farklı bir bağ var aramızda. Mesela bu zamana kadar birçok yönetici, birçok şahıs değişti ama bizim için marka hep aynıydı. Hep de aynı kalmaya devam edecek. Yani çocuğumuz gibi, ailemizden birisi gibi, yani bizim için vazgeçilmez bir marka oldu. Evet dışarıda daha ticari olabilecek, daha fazla kazanabileceğimiz markalar veya işler var bunun farkındayız, sürekli bu tarz teklifler de alıyoruz ama bizim için Siemens satmak biraz tutku gibi ve biz bu tutkudan asla vazgeçemiyoruz. Çünkü ürünü tüketiciye sattığımızda kullanıcı da mutlu ve olumsuz bir geri dönüş almıyoruz. Prestijli bir ürün satıyoruz. Doğru bir tüketiciyle muhatap oluyoruz ve doğru bir firmayla çalışıyoruz. Firmamız hiçbir zaman zarar edeceğimiz bir yüklenmede bulunmuyor. Finansal olarak zarar vereyim şeklinde yaklaşmıyor. O yüzden bu üçgende çalışmak bizi Siemens’ten vazgeçilmez kılıyor.
Mağazalarınızın özellikleri nelerdir?
Merkez mağazamız cephe olarak tek tabela altında Türkiye’deki en büyük cepheli mağazalardan birisidir. Mağazamızın 40 m gibi cephesi var ve 320 m2 alanın içerisinde Türkiye’de altıncı Studioline Siemens mağazası olma özelliğine sahibiz. Türkiye’de Studioline ürünleri biliyorsunuz nadir mağazalarda satılıyor ve Konya’da da sadece merkez mağazamızda bunun satışını gerçekleştiriyoruz. Metrekare olarak Konya’nın en büyük mağazasına sahibiz. 1992 yılından bu yana da aralıksız 32 yıldır hizmet veren tek mağazayız diyebilirim. O yüzden bizim için müşterilerimiz çok kıymetli. Çünkü 1992’de ilk evlenirken alışveriş yapan tüketicilerimiz şimdi kendi çocukları evlenirken alışveriş yapıyor. Bu dönüşümü görebilmek bizleri de ayrıca mutlu ediyor.
Bir beyaz eşya perakendesi olarak mağazanızda Türkiye’de ilk defa elektrikli otomobiller için şarj istasyonu açtınız. Bize bu konudan bahsedebilir misiniz?
Ben yaklaşık 2,5 yıldır elektrikli araç kullanıyorum. Dönüşüme ilk başta beri inanan insanlardan birisiyim. Kendim dışarıda şarj edilecek yerlerin eksikliğini yaşarken böyle bir düşünce geldi aklıma. Özellikle aracımı şarj ederken sıkılıyor, zaman geçiremiyordum, ne yapmam gerekiyor diye düşünürken, kendi mağazamızın önüne bir şarj istasyonu açtık. Böylece tüketicimize katma değeri yüksek vakit geçirebileceği bir alan yarattık. Tüketicimiz orada şarjını yaparken içeride lounge alanımızda kahvesini yudumlayabilir, orada özel bir zaman geçirebilir, ürünlerimizi deneyimleyebilir diye düşündük. Uygulamada gerçekten bu şekilde oldu. Tüketicilerimizin aracı şarj olurken kahvesini yudumladı, ürünlerimizi deneyimledi, ilk defa mağazamızı haritalarda gördü. Bu bizim için çok kıymetliydi. Bir insan elektrikli araç düşünüyorsa ilk baktığı şey, şarj istasyonları nerede var, nerede yok. Kullansa da kullanmasa da bu düşünce içerisine girdiğinde açıp, Esarj dediğimiz bir firmanın uygulamasından mağazamızı görebiliyor. Bunu yapan ilk perakendeci biz olduk, bizden başka örnek yok. Bu projemizden dolayı Siemens merkez ofiste, önceki direktörümüz Hakan Beyden çok güzel ve pozitif övgüler aldık.
Başak Mağazacılık olarak üç kuşak bir arada (Soldan sağa doğru)
Baba Ali Karabacak, Dede Mustafa Karabacak, Hakan Sultar (Siemens) ve Taha Mustafa Karabacak
Günümüzün tüketicilerini değerlendirebilirsiniz. Geçmişten günümüze tüketicide nasıl bir değişiklik var?
Benim ilk işe başladığım dönemlerde markamız bu kadar güçlü değildi. Açıkçası biz, tüketici ilk içeriye girdiğinde önce markamızı anlatıyor ve tanıtıyor ardından ürünümüzün özelliklerini anlatıp en son fiyat aşamasına geçebiliyorduk. Ama bugün geldiğimiz nokta, sadece fiyat aşamasına gelerek satışımızı tamamlayabiliyoruz. Tüketicimiz artık çok bilinçli, yeni çıkan her ürünü araştırıp öyle geliyor bize, o yüzden bilinçli bir tüketiciyle karşı karşıyayız ve bizim de her zaman olduğu gibi tüketiciye şeffaf olmamız gerekiyor. Geçmişe nazaran çok farklı bir tüketici ile karşı karşıyayız. Tüketici önceden ürünler hakkında araştırma yaptığı için Siemens markasını buluyor mağazalarımıza öyle geliyor. Siemens daha önceden fiyatsal olarak ulaşılmaz bir markaydı. Yerli markalara göre fiyatsal olarak minimum %50-60 oranında fiyat farkımız vardı. Ama bugünlerde yerli markalarla aramızda fiyat farkımız neredeyse yok denecek kadar az kaldı. Hatta bazı ürün gruplarında bazı dönemlerde daha ucuz bile kalabiliyoruz ve bu da markamızı eşsiz kılıyor. Bu sebepten dolayı da biz ürün bulmakta zorlanıyor bazı gruplarda ürün temin edemiyoruz. Elimizde ürün olsaydı daha fazla ürün satabilirdik. Bunun örneğini Aralık ayında çamaşır kurutma makinelerinde yaşadık.
Görüşmemiz esnasında yanımızda olan Siemens yetkililerinden Merve Nur Özince var, kendisine soralım bunun sebebi nedir?
Bu ürüne bu kadar çok talep olacağını, tüketiciden bayiye, bayiden bize bilmiyorduk, öncelikle bunu söyleyebilirim. Bu ürün artık ilçelerde hatta köylerde de duyuldu. 4-5 çocuklu ya da kalabalık ailelerde buna ihtiyaç var ama tek başına yaşayan insanlarda da bu böyle oldu. Düşünün tek yaşayan insanın ne kadar çamaşırı olabilir ya da ne kadar zaman sorunu olabilir ki. Ayrıca mevsimselliğin yaşandığı yerlerde de kurutma makinasına çok ihtiyaç var ama bu sıcak bölgelerimiz olan Adana, Mersin, İzmir hatta Hatay’da da artık böyle. Güneşin en fazla olduğu yerlerde bile kurutma makinelerine talep artıyor günümüzde. Kıyafetler artık eskisi gibi ucuz değil, fiyatlar da ciddi anlamda yükseldiği için ürünler değerli oldu. O yüzden kurutma makinasına olan talep de arttı diyebiliriz. Özellikle bizim ürünümüz olan makineler içinde çamaşırın rengine, dokusuna göre, içerisinde sensörler var. Çamaşırın nemini ve ısısını kontrol ediyor, ıslaklık durumunu göre bir ısı veriyor. Bu da ürünlere daha az zarar verip rengini koruyor ve giysiyi uzun ömürlü kılıyor. Evlerin metrekarelerinin küçük olması, balkonların artık olmaması ve ürünü kullananların memnuniyetleri talebi arttırdı. Bir de balkonlarda çamaşır sergilemek kişilerin çok hoşlarına gitmiyor.
Tüketici sizi neden tercih etsin?
Bizim tüm işletmelerimizde çok önem verdiğimiz bir şey var. Tüketici içeri girdiğinde tüm tüketicilerimize eşit yaklaşıyoruz bu bizim olmazsa olmazlarımızdan birisi. Bugün değişik lokasyonda bulunan perakendecilerde hala şunu görüyoruz, içeri giren tüketicinin ayakkabı markasına, masanın üzerine koyduğu arabasının anahtarına göre fiyatlama stratejisi belirlenebiliyor ama bizim işletmelerimizde kesinlikle böyle bir şey olmaz. Biz tüm mağazalarımızda tüketicilere aynı fiyat stratejisi ile ilerliyoruz. Aynı zamanda bunu online satışımızda da duyuruyor ve tüketiciye de incelediği ürünün kodunu doğru şekilde veriyoruz. Müşterinin ürün fotoğrafını çekmesine izin veriyoruz yani %100 şeffaflıkla ilerlediğimiz için tüketicimiz bize sonsuz bir güven duyuyor. Pazarlık etme ihtiyacı dahi hissetmiyor. Çünkü biz pazarlık eden ve etmeyen müşteriye aynı fiyat strateji ile ilerliyoruz bu da müşterinin bizi tercih etme sebebi oluyor.
Biz genellikle Konya’nın bayilerinin mutlu olduğunu gördük. Bunun bir sebebi var mı?
Sizin gözlerinizin içine bakınca da bunu hissettik. Bu işi yapanın mutlu olması gerekiyor ki siz müşterinize mutluluk veresiniz. En azından ne verirsek onu geri alabiliriz, bunu vermek zorundayız. Konya şehrimiz 2023 yılında ciddi bir göç aldı, özellikle yaşanan üzücü depremden sonra daha da fazla göç aldı. Bu da daha fazla tüketiciye erişebilmemizi sağladı. Çünkü bu tüketiciler buraya geldiğinde bir ev kurdular, yeniden bir yaşam inşaa ettiler, bu da ister istemez şehrimizi pozitif manada etkiledi.
Şikayetleriniz hiç yok mu?
Banka kredi kartlarındaki komisyonların fazlalığından çok şikayetçiyiz. Geçen sene çok büyük oranlarda kredi kartı komisyonu ödedik. Kredi kartlarına bundan sonraki süreçte taksit yapılmayacak söylentisi de müşterinin talebini öne çekiyor. Siemens müşterisi zaten çok uzun taksit istemiyor. Mümkün olan en kısa taksitle ve en kısa vade ile çalışıyoruz. Bunun dışında lojistik giderlerimizin artması yine en büyük sıkıntılarımızdan birisi ve bu süreçlerde çok uzun sürüyor. Daha önceden sipariş ettiğimiz bir ürün 3- 4 günde Konya’ya gelirken maalesef bu yıl 3-4 ayda gelemeyen ürünlerimiz oldu. Ama yine de bu sorunların üstesinden bir şekilde gelebildik.
İnternet satışları konusundaki görüşleriniz nedir, siz dijital anlamda tüketiciye nasıl hizmet veriyorsunuz?
İnternet satışlarında Başak Mağazacılık olarak basakmagazacılık. com internet sitemiz var, bu konuda Siemens özelinde Türkiye’nin en iyilerinden birisiyiz. Biz bu arada bu işi hiçbir pazar yerinde değil, bizzat kendi web sitemiz üzerinde yapıyoruz. Bunu yapan Türkiye de ki nadir işletmelerden birisiyiz ve burada biz istediğimizde ve firmamızla beraber hareket ettiğimizde ciddi cirolar çıkartabiliyorduk, mesela pandemi döneminde bizim en yüksek ciro yapan mağazamız orasıydı. Bunu kendi web sitemizden yapabilmek ve Türkiye’de güven oluşturabilmek çok zor. Çünkü baktığınızda N11, Hepsiburada gibi büyük pazar yerleri var, bu pazar yerleri çok büyük bütçeler harcıyor ve tüketiciler de bu yerlere ciddi olarak güven duyuyor. Biz bunlarla rekabet ettik, bunların önüne geçtik, yeri geldi onlardan daha fazla satışlar yaptık. Ama şu dönem de artık orada fiyat rekabetinden çıktık, ancak ve ancak vakit bulamayan, çıkıp ürünü inceleyemeyen tüketicilere burada hizmet vermeye devam ediyoruz. Nasıl hizmet veriyoruz? Youtube’da birçok ürünün tanıtım videoları bizim web sitemizde mevcut. Bizzat mağazada satış personellerimize çektiriyoruz. Bunu biz dışarıdan bir mankene, bir sunucuya v.s. çekim yaptırmıyoruz. Belki daha amatör oluyor, daha zor çekimler yapıyor arkadaşlarımız ama doğru bilgiyi tüketiciye eriştiriyoruz. Onun dışında tüketici eğer isterse mağazalarımızdan canlı görüşme talep edebiliyor. Canlı görüşmeli ürün tanıtılıyor, ürün özelliklerine erişiyor, ürünü satın alabiliyor veya çağrı merkezimize ulaşabiliyor vakit bulamayan tüketicilerimize bunu sağlıyoruz veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşayıp bulunduğu yazlığa ürün satın almak isteyen müşterimiz olursa bunu gerçekleştirebiliyoruz, örneğin Muğla’da herhangi bir bölgeye Bodrum’a, Menteşe’ye veya Türkiye’de herhangi bir yere sevkiyat sağlayabiliyoruz ve bunu da şirketimizle, fabrikamızla eş zamanlı yapıyoruz. Direk fabrikadan destek sağlıyoruz, bunu yapıyor olmamız bizim şehrimizdeki tüketiciye de güveni arttırıyor ve tüm Türkiye’de tanınır bir hale geliyorsunuz. Bugün Siemens dediğinizde Türkiye’de araştıran birisinin, Başak Mağazacılığı görmemesi, rastlamaması mümkün değil bunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim. Çünkü bir ürünün kodunun Google’a yazdığınızda biz SEO’da çıkmazsak, Youtube’da çıkıyoruz. Youtube’da çıkmazsak, farklı bir yerde çıkıyoruz. O yüzden burada ciddi olarak markamıza yatırım yapıyoruz.
Hedefleriniz nedir?
Benim taşımış olduğum yük şu an için çok kıymetli. Belki sadece kendi yapmış olduğu bir iş olsaydı çok daha farklı şeyler yapabilir, çok daha cesaretli olabilirdim, farklı sektörlere geçebilirdim, ama ben az önce de söylediğim gibi üzerimde geçmişin 70 yıllık bir yükü var. Üçüncü kuşak olmanın bir yükünü taşıyorum o yüzden bu şirketi, bu işletmeyi en iyi yerlere çıkartmak zorundayım. Bunu en doğru şekilde sonuçlandırmalıyız, o yüzden sektörümüzde en iyisini sunmak gayreti içerisindeyiz ve öyle de olacağız. Tüketicimize en iyi hizmeti vereceğiz, firmamızın çalışacağı en iyi bayi olacağız, en doğru deneyimi biz sunmak zorundayız. Bunları yaptığımızda maddiyat kendiliğinden bir şekilde geliyor. Benim en büyük amacım bu, en iyileri sunmak en iyilerle devam etmek. Biliyorsunuz 2 yıl önce yapmış olduğunuz bir kahve projemiz vardı, belki bununla birlikte harmanlayarak daha farklı mağazalarımızın içinde veya dışında gelecekte cafe shoplar açarak işimizi belki bununla taçlandırabiliriz. Çok farklı gayemiz ve hedeflerimiz yok. En büyük hedefimiz mevcut olan işimizi en iyi, en doğru şekilde yapmak.
Siemens Bayi Satış Yönetmeni Merve Nur Özince
Markamız açısından baktığımızda Taha Bey bizim gözümüzde bölgemizdeki en değerli bayilerimizden biri. Şöyle söyleyebiliriz ki; Taha’nın aslında işinde en iyisi olma gibi bir amacı var. Yani bu belki her insanda olan bir özellik değildir, bu belki de onun tamamen içgüdüsel ya da karakteristik bir özelliğidir ama en iyisi olmak için uğraşırken gerçekten en iyi sonuçları da ortaya koydu. Bunu gösterebileceğimiz fiili örneklerden bahsetti size zaten. Peki bunu nasıl yaptı? Biraz önce sizin de söylediğiniz gibi Tahayı sabaha kadar dinleyebilirim dediniz, Taha’nın sohbet etme yeteneği çok güzel. Yani bunu yapabiliyor, vizyon edinebiliyor, gezebiliyor, insanları dinleyebiliyor, inebiliyor, çıkabiliyor. Karşılıklı kazanımlar yaratabiliyor, gerçekten her şeyden önemlisi samimi bir insan. Öfkesinde de samimi, iyi niyetinde de samimi ve bunların bu kadar önemli olması ona gerçekten pozitif anlamda değer katıyor. Bir de aynı zamanda Taha’nın Konya’da her kapıyı açabileceği gerçekten iyi bir networku var. Bu çok önemli, örnek vermem gerekirse bir satış projesi bittikten sonra işini orada sonlandırmıyor, sürdürülebilir bir ilişkisi var. Bizim için ve tüm dağıtım kanalı için gerçekten iyi bir örnek. Siemens’in kuralları çerçevesinde bizlere artı değer katabilecek ve katan iş ortaklarımızdan bir tanesi.
İlk yorum yapan olun