Mağazamızda İngilizce bilen bir personele ihtiyaç duymaya başladık

Mesut Çelik / Rafetler - İZMİR

Kısaca kendinizi, firmanızı ve kuruluş hikayenizi anlatabilir misiniz?

Firmamız 1979 yılında babam Rafet Çelik tarafından kuruldu. İlginç bir tesadüf olarak babamın ortağının ismi de Rafet ve bulunduğumuz bölge Rafet Paşa Mahallesi olduğu için iş yerimizin ismi de Rafetler olarak belirlendi. Perakende sektöründe hizmet veriyoruz. Açılış yıllarında elektrikli ev eşyaları sattık. Sonrasında Arçelik bayiliği ve dönem dönem değişmek üzere Vestel, Beko, Ariston gibi markaların bayiliklerini yaptık. Firmamız daha sonra Bosch bayiliğini de aldı ve faaliyetine devam ediyor. Bulunduğumuz mağazada 3000 metrekare gibi bir alanımız var ve Beko bayiliği ile perakende mobilya satıyoruz. Ben Celal Bayar Üniversitesi Maliye Bölümü’nden mezun oldum. Üniversiteyi bitirdikten hemen sonra kardeşimle birlikte babamızdan işi devraldık ve 1988 yılından bu yana işi kardeşimle birlikte yürütüyoruz.

Neden Beko bayiliğini tercih ettiniz ve marka sizin için ne ifade ediyor?

Koç Grubu piyasada çok büyük bir paya sahip ve ürün gamı oldukça geniş. Bu ürünler kabul edilebilir fiyatlarla perakende piyasasında yer alıyor. Dolayısıyla bir bayi adayı için Beko çok avantajlı. Beko bayiliği piyasadaki tüm ihtiyacı karşılayacak ürün gamına sahip. Üretici olarak da çok güçlüler. Perakende pazarları oldukça büyük. Küçük ev aletleri de oldukça başarılı. Son dönemde bayilerini koruyucu bir tavır sergilediği için bayi olmayı istedik. Yaklaşık 1 yıldır bu bayiliği yapıyoruz ve şu ana kadar mutluyuz. Çok samimi ve şeffaf bir ortamda işler yürüyor. Bence Koç Grubu’nun büyüklüğünün de etkisi var burada, hiçbir şeyi saklamıyorlar ve bayilerini piyasadaki zorluklara karşısında korumaya özen gösteriyorlar.

Eski bir perakendecisiniz. Geçmişten günümüze değişimi çok iyi görüyorsunuz. Ne tür farklar var? Sektör nereye gidiyor?

Değişmeyen hiçbir şey yok. Bu süreçte perakende piyasası, mobilya ve beyaz eşya sektörleri de değişiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı değişimler görülüyor. Başladığımız zamanlarda kredi kartları yoktu, senetli satışlar yapılıyordu. Biz müşteriye bir banka gibi kredi verirdik ve tüketicileri finanse ederdik. Ancak büyük şehirlerde bu uygulama sona erdi. Şimdi AVM’ler ve çeyizci gibi yerlerde taksitle satışlar yapılıyor. Birçok kişiye göre 6-7 yıl önce cadde mağazacılığı bitiyordu çünkü büyük marketler gelmişti. Ancak BSH, Arçelik, Vestel gibi gruplar franchise modeliyle kendi ürünlerini satmaya karar verdiler ve bu kararlarını uyguladılar. Piyasa hâlâ cadde mağazalarıyla devam ediyor. Senetle satışların ileride devam edeceğinden emin değilim ancak bankaların daha fazla devreye girmesiyle kredi seçeneklerinin artacağını düşünüyorum.

Bölgenizi biraz tanıyabilir miyiz? Kısaca bölgeden ve buradaki tüketicilerin özelliklerinden bahseder misiniz?

Tüketicinin sosyolojisi giderek değişiyor ve biz de onlara uyum sağlamaya çalışıyoruz. Faaliyet bölgemiz olan Çamdibi-Yeşilova sonradan kurulduğu için birçok ülke ve şehirden gelen, göçmen olarak (Balkanlardaki çeşitli ülkelerden göç eden vatandaşlarımız) adlandırdığımız kozmopolit yapıda nüfus yapısına sahipti. Kültürel olarak borçlarına çok sadık ve yeni yerleşim nedeniyle ihtiyaç potansiyeli yüksek müşteriler bizim en büyük şansımızdı. Ancak artık müşteri grubumuz giderek daha farklı ve daha çeşitli bir kitleye dönüştü, biz de değişime uyum sağlamak için çalışıyoruz. Mağazamızda İngilizce bilen bir personele ihtiyaç duymaya başladık, müşteri sosyolojisi oldukça çeşitlendi ve biz de buna göre hareket ediyoruz, kendimizi buna göre uyarlıyoruz.

Tüketiciler Beko’ya nasıl bakıyor?

Mağazamız bir yıl önce açıldı. Bu bizim biraz acemi olduğumuz konu ama kesin olan şu ki; herkes Beko’ya çok güveniyor. Servisinin çok iyi ve kaliteli olduğunu biliyoruz. Ancak çok üst gelir grubundaki müşterilerimiz farklı teknik özellikler nedeniyle başka markalara yöneliyorlar. Genel olarak Beko güçlü bir marka ve biz hiçbir sorun yaşamıyoruz.

Sektörün genel sorunları nelerdir?

Şu an mevcut ekonomik koşullar nedeniyle (yüksek enflasyon ve kredi kartı taksitlerinin azalması vb.) talebin azalması satışlarımızı olumsuz etkiliyor. Bu durum tüm pazarda gözlemleniyor. Taksitlendirme seçeneklerinin azlığı ve vade farklarının yüksekliği önemli sıkıntılar yaratıyor. Ayrıca yüksek enflasyon nedeniyle bir fiyat kargaşası yaşanırken üstüne sektördeki lider firmalar sadakat programları ile ciddi indirimler yapıyor ve bu durum işimizin takibini zorlaştırıyor.

İşinizi severek yapıyorsunuz. Çocuklarınıza tavsiye ediyor musunuz?

Ben çocuklarıma işimizi yapmaları için baskı yapmam ancak tavsiye edebilirim. Satış işinde her gün farklı insanlar ve farklı durumlarla karşılaşırsınız ve bu sizi canlı tutar ve sürekli kendinizi yenilemek zorunda kalırsınız. Perakende hızlı tempolu ve zaman alıcı olabilir, ancak keyifli de bir iş.

Perakende sektörünün sürdürülebilir olması için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

1990’lı yıllarda Ariston bayisi iken üst düzey bir yöneticiye neden büyük marketlere daha ucuz ürün veriyorsunuz diye tepki verdiğimizde böyle durumlarla barışmamız gerektiğini. söyledi. Bu cevap ilerisi için büyük marketlerin Avrupa’daki gibi cadde mağazacılığının yerini alacağı anlamına geliyordu hemen başka bir iş yapmamız gerektiğini kardeşimle konuşmaya başladık. Ancak o günden bu yana işimiz hala devam ediyor. Hala bu konuyu yöneticilerimize soruyorum ve onlar da asla bitmeyeceğini, devamı için büyük yatırımlar yaptıklarını söylüyorlar. Bende yakın zamanda işimizin sona ereceğini düşünmüyorum. Karlılık anlamında ise mağazacılık, işletmecinin yüksek maaşla bir çalışan olduğu bir model olarak devam edebilir, ancak büyük kazançlar elde edemezsiniz.

Geleceğe Yönelik Planlarınız nelerdir?

Sadece perakende sektöründe faaliyet gösteriyoruz ve başka bir iş kolumuz yok. Bu işin en az 10 yıl daha devam edeceğini düşünerek planlarımızı yapıyoruz. Ancak sürdürülebilirliğe de dikkat ediyoruz; şükür ki bu, 44 yıldır yapabildiğimiz bir şey. Mobilya sektöründe büyüme potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Hedefimiz beyaz eşyada olduğu gibi mobilya alanında da büyümek. Mobilya işimiz yaklaşık 20 yıldan beri devam ediyor. Orta üst seviyede ürünlerle çalışıyoruz.

Sektöre bir mesajınız var mıdır?

Bence piyasamızın en büyük sorunu karlılığı görebilmek. Bu anlamda perakendeci arkadaşlarımız yazılım ve dijitalleşmeye çok önem vermeleri gerektiğini düşünüyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*