2022 yılında ortalama bir buzdolabı asgari ücretin 1.8 katıyken, şu anda bu oran 1.4’e kadar düştü

Bahadır Ağca - İZMİR

Kısaca kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?

Ne zaman başladınız, ortaklık yapınız nasıldır? Şu anda 40 yaşındayım ve yaklaşık 3-4 yıldır Vestel markası ile çalışıyorum. Daha önce ticaretle yoğun bir şekilde uğraştım. Beyaz eşya sektörüne yeni girmemize rağmen şu anda 5 şube ile faaliyet gösteriyoruz. Kısa sürede şubeleşmeyi başardık. Ayrıca bir de spor salonum var ve bu işi 15 yıldır sürdürüyorum. Evliyim ve iki kızım var.

Neden beyaz eşya perakendeciliğini tercih ettiniz?

Beyaz eşya perakendecisi bir arkadaşım, bir Vestel mağazasının devredildiğini ve benim alıp işletebileceğimi söyledi. Ancak sonrasında burayı devralmadık ve sıfırdan bir mağaza açarak çalışmalarımıza başladık. 2021 yılının Nisan ayında ilk mağazamızı açtık. Aslında bu, bir tesadüf sonucu oldu diyebilirim. Aklımda olmayan bir sektördü ama bunu da denemek istedim. Risk almayı severim, ama aynı zamanda oldukça çalışkan bir yapım vardır.

Beyaz eşya sektörünü riskli buluyor musunuz?

Büyük bir riske giriyorsunuz. Belirli teminatlar ve ipotekler veriyorsunuz. Benim gibi küçük esnaf için zorlu şartlar var. Ancak, gelir seviyesi daha yüksek kişiler için bu durum daha az riskli olabilir. Kısa zamanda bu riski kazanca çevirdik ve büyüyerek mağazalar açtık. Türkiye’de bazen çok kazanırsınız, bazen de kaybedersiniz. Hep bir sıkıntı vardır. İşlerde sorun bitse bir müşteri sorunu çıkar, müşteri sorunu bitse eleman sorunu çıkar, yani sürekli sorunlarla uğraşır durursunuz. Aslında hep bir sorun vardır.

Size göre sektörün genel sorunları neler?

Bence şu andaki en büyük sorun, ürünlerin fiyatlarının çok fazla artmamış olması. 2022 yılında ortalama bir buzdolabı, asgari ücretin 1.8 katıyken şu anda bu oran 1.4’e kadar düştü. Enflasyon değil, tam tersine eksi enflasyon var bizim ürünlerde. Diğer tüm markalarda da durum böyle. Karlılığımız ürün bazında aynı ama giderlerimiz arttığı için toplam karlılığımız düştü. Oranlar aynı kalmasına rağmen giderlerimiz çok artmaya başladı. Beyaz eşya sektörü için en büyük sorun bu. Bazen ürün bulmakta da zorlanıyoruz. Üretim yeteri kadar yetişmiyor. Bazen servis sorunlarımız oluyor. Müşterilerle de sorunlar yaşıyoruz. Bunlar, sektörün geneli için geçerli.

Mesleğinizi severek mi yapıyorsunuz?

Mesleğimi çok severek yapıyorum. Her mağazaya her gün iki defa uğramaya çalışıyorum. Kontrolü seven bir insanım. Amacım, bu işi çocuklarıma bırakmak. İşimi geliştirebileceğim kadar geliştirip onlara devretmek istiyorum. Bu yüzden azimle çalışıyorum.

Vestel markası sizin için ne ifade ediyor?

Vestel, çok eski bir marka. Onlarla çalışmaya başlamadan önce bile televizyon denince aklıma ilk gelen marka Vestel’di. Sürekli gelişiyorlar. Marka değeri olarak da giderek yükseliyorlar. Üst seviyede bir ihracat hacmine sahipler. İhracat, markayı hem finansal olarak hem de ürün gamı açısından destekliyor. Reklam bu noktada bence çok önemli. Eğer doğru reklam yapılırsa çok kısa zamanda sektörde liderliği ele geçirebiliriz. Rakiplerimize göre biz ürün olarak daha kaliteli ama fiyat olarak biraz daha aşağıdayız. Ancak, gelecekte farkındalığı yavaş yavaş artırabilir ve bu durumu aşabilirsek, marka değerimiz çok yükselecek ve rakip markaları geride bırakacağız.

Mesleğinizin keyifli yanlarına baktığımızda neler söyleyebilirsiniz?

Her meslekte başarmak bir keyiftir. Dört yılda beş mağazaya ulaşmışız, belirli bir gelire ulaşmışız. Bu, gerçekten büyük bir keyif. Bunun dışında, eğer bir şeylerde de başarılı olabiliyorsak, bu çok mutluluk verici. Bir ürünün fiyatını aşağı çekip ucuzlatarak satmayı herkes yapabilir. Ancak, iyi kâr ederek ve iyi hizmet vererek satmak önemlidir. Müşterilerimiz bize ikinci, üçüncü kez gelirse ya da birine tavsiye ederse, bu da bizi çok mutlu ediyor. İnternet ortamında çok farklı fiyatlar var; oradan da alabilirler ama gelip bizden alıyorlar. Demek ki onlara iyi hizmet vermişiz, iyi davranmışız; bu yüzden geri geliyorlar. Örneğin, bir müşterimiz başka bir yerden klima almış ve bunu yardım amaçlı Kütahya’ya göndermiş. Ancak orada bir sorun olmuş ve çözememişler. Sonra bizden bir klima daha istediler. Gönderdik ve oradakini buraya geri getirmemizi istediler. Biz de servisler aracılığıyla bunu yaptık. Kimsenin uğraşmayacağı bir işti ama başardık. Müşteri her zaman haklı değildir; sıkıntılı müşterilerimiz de oluyor. Ama yapabildiğimiz kadar her konuda destek oluyoruz. Bu tarz şeyler fark yaratıyor.

Bölgedeki müşteri yapınızdan ve bölgenin genel özelliklerinden bahseder misiniz?

Farklı bölgelerde farklı mağazalarımız var ve bu bölgelerde farklı tipte tüketici portföylerimiz bulunuyor. Güzelyalı’da bir mağazamızda küçük ev aletleri portföyümüz oldukça geniş. Buradaki müşteriler, aldıkları ürünleri uzun süre kullanmak istiyorlar. Emekli ağırlıklı bir kitleye sahibiz ve burada beyaz eşya satmakta zorlanıyoruz. Çünkü bir ürünün satılabilmesi için ancak çürümesi ya da bozulması gerekiyor. Bozyaka’da bir mağazamız var. Orada daha fazla çalışan kesim var ve nakit para daha fazla dönüyor. Mardin ve Sivas’tan göç almış durumda. Hatay, bu iki bölgenin ortasında gibi kalıyor; daha sakin ve bilinçli bir müşteri kitlesine sahip. Alsancak’ı yeni deneyimliyoruz. Burada ya çalışmaya gelen ya da burada kalıp çalışan, beyaz yakalı insanlar var. Eski halkı henüz çok fazla gelmedi, daha çok dışarıdan gelip burada çalışmaya başlayanlar uğruyor. Poligon ise Hatay’a benzer, daha küçük bir mağaza. Orada yaş ortalaması daha yüksek. Buranın potansiyeli düşük, ama alan belirleme açısından oraya açtık. Görünürlüğü artırmak istedik. İlk açtığım mağaza, ilk göz ağrım Hatay’da olduğu için burada biraz daha fazla zaman geçiriyorum. Gün içerisinde her mağazaya en az bir kere uğramaya çalışıyorum. Bir mağazada maksimum 1-2 saat kalabiliyorum. Haftada 1-2 kere de spor salonuma gidiyorum.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Bundan sonraki hedefim beyaz eşya değil, imalat sektörüne girmek. Metal sanayisine ilgim var ve bu alana yönelmeyi hedefliyorum. Perakendeciliğin yanında bu sektörde de faaliyet göstermek istiyorum. Eğer insan kaynakları açısından yöneticilik yapabilecek doğru kişileri bulabilirsem, belki ileride bir iki tane daha perakende mağaza açabilirim.

Dergimiz aracılığıyla sektöre nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Mesajımı tüm markalar bazında veriyorum: Bence tüketiciye ürünlerin doğru anlatılması gerekiyor. Ürünler çok farklı şekillerde tanıtılıyor ve müşteri bu nedenle yanıltılabiliyor. Kullanım süreleri ve ürün özellikleri hakkında doğru bilgiye pek rastlamıyorum. Biz, mümkün olduğunca doğru bilgiyi tüketiciye aktarmaya çalışıyoruz. Enerji tüketimleri gibi özellikler tüketiciye doğru anlatılmalı. Yine tüm markalar için söylüyorum: Sektörde hem perakendecilik hem de müteahhitlik yapan bayiler mevcut. Bu tür bayiler, dönem dönem agresif satış yaparak kendilerine finans yaratabiliyorlar. Bu durum, bizim gibi bayileri “kazıkçı” ve “çok fazla kâr elde eden” bayi konumuna düşürüyor, yani büyük balık küçük balığı yutuyor. Son olarak, eğitim konusunda daha fazla katkı beklediğimi söyleyebilirim. Örneğin, bayi çalışanlarının zaman zaman sattıkları markanın fabrikasında ürünün nasıl üretildiğini görmesi, o çalışanın marka aidiyet duygusu açısından çok önemli.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*