Kahveniz Nasıl Olsun?

Dergimizin bu sayısında konumuz kahve, Türk kahvesi…Hemen baştan söyleyeyim ben iyi kavrulmuş ve özellikle kumda ağır ağır pişirilmiş Türk kahvesine bayılıyorum. Buna en yakın pişirme tekniğine sahip OKKA kahve makinesi olduğunu düşünüyorum (bu bir reklam değildir!). Nerede ve hangi yöntemle pişirilirse pişirilsin Türk Kahvesinin en lezzetlisi, koyu bir sohbet eşliğinde içilenidir. Bu Türk Kahvesinin müthiş ritüelidir. “Haydi Okkalı bir kahve yap da içelim’’ cümlesindeki duyguyu, samimiyeti hepimiz hissederiz. Özellikle günümüzün dijital ortamında bence en çok ihtiyacımız olan şey kafamızı ekrandan kaldırıp Türk kahvesi eşliğinde dostlarımızın gözünün içine bakmak. “Türk Kahvesini ekrana bakarak içemezsin’’ bence bu iyi bir slogan olabilir. En samimi konuşmalar Türk kahvesi eşliğinde olur. Hazırlanışından tutunda sunumuna kadar ritüeli vardır. Türk Kahvesi, ideal dostun bir bilgisayar yazılımı olamayacağını, hologramlardan sevgi bulamayacağımızı ve robotlara gönül veremeyeceğimizi hatırlatır bir bakıma. Söz, duygu, düşünce ve hatta deneyimlerin emojiye indirgendiği, benlik imgesinin avatarlaştığı günümüzde dostlarla içilen Türk kahvesi bence hipergerçekliğin Everest zirvesi.

Kahvenin ekonomik önemini yazmadan önce beni daima etkileyen ‘’Kurtuluş Yılları’’ anılarından bir anekdot paylaşmak isterim. Gazi mutlaka her güne kahveyle başlar, gün içinde de onlarca fincan tüketirdi. Kahve, Atatürk’ün sadece keyif için içtiği bir şey değildi. Toplantıların gece geç saatlere kadar sürdüğü zorlu yıllarda uyanık kalmak için kahve tüketirdi. Misafirliğe gittiği yerlerde kahve ile karşılanır, hatta görüşmelerini de hep kahve eşliğinde yapardı. Hatta bir özel sekreter gibi yanında bulunan Nuri Uluslu’nun da yanında sürekli kahve ve şeker taşıdığı belirtilir. Bunun nedeni de gidilen yerde kahve bulunmama ihtimalidir. Öyle zorlu günler ki bırakın kahve bulmayı temel gıdaya ulaşmak bile bir hayli zordur. Samsun’a çıkılmış, fitil ateşlenmiş, düşünceler hayata geçirilmeye başlanmıştır. Gidilen her mecrada, yörenin ileri gelenleriyle görüşmeler yapılmaktadır. Görüşmelerde elbette Türk Kahvesi ikram edilmektedir. Maalesef şeker tükenmiştir. Paşa sıklıkla az şekerli kahve içmektedir. O gün Paşa’ya şekersiz kahve ikram edilmiş Paşa durumu anlamıştır. Gelen misafire kahve ikramı sorulurken Paşa, “siz de benim gibi şekersiz içersiniz değil mi?’’ diyerek durumu nazikçe toparlamıştır. Bu hadise Türk kahvesine vermemiz gereken önemi daima bana hatırlatır.

Türk kahvesinin marka değerini arttırmak için yapacağımız her katkı mutlaka çok önemli. Yurtdışında canınız kahve çektiğinde listede olup olmadığına bakmaksızın Türk Kahvesi istemeliyiz. Elimizden geldiğince kahve kültürümüzü anlatmaya gayret etmeliyiz. Bizler bu bilince sahip olursak kahvemizin marka değeri şüphesiz artacaktır. Kahvenin, 70’in üzerinde ülkede ekonomik olarak tarımı yapılıyor. 100 milyar dolardan fazla ekonomik değere sahip olan kahveden en büyük payı alanlar genellikle bildiğiniz markalar. Kahvenin markalaşmış zincirler tarafından yüksek ekonomik getiri sağlar hale getirilmiş olması, markalaşmanın ekonomik değerini/hikayesini açıkça ortaya koyuyor. Bu sebeple Türk Kahvesi ve Türk Kahvesinin pişirme tekniğini ortaya koyan cihazların marka değerine önem vermeli, dünya pazarına çıkışını hızlandırmalıyız.

2024 son çeyreğinde bizleri neler bekliyor? Ülkemiz için Genel ekonomik değerlendirmeler toparlanmanın yavaş etkili olarak devam edeceği yönünde. Üretimdeki daralmaların bir miktar düzelmesi bekleniyor. Döviz tarafında ivmelenmeler devam edecektir ancak KKM sebebiyle işler biraz karışık. Çok çok önemli bulduğum şey ekonomik programın uygulanmaya devam etmesi. Elbette hepimizin eleştirdiği noktalar var. Ancak programın sekteye uğraması daha kötü senaryoları beraberinde getirecektir. Sabırla 2025 ortalarını bekleyeceğiz. Ben yavaş ama etkili toparlanma dönemine girdiğimizi düşünüyorum. Ancak, özellikle Rus-Ukran savaşının gidişatı tüm dünya ekonomisi açısından belirleyici olacak. ABD ve NATO’nun bu savaşın seyrine nasıl yön vereceği büyük stres yaratıyor. Diğer yandan gelişen ÇİN ekonomisine karşı ABD’nin atacağı adımlar merak konusu (Hindistan yatırımlarına hız verebilirler). ÇİN çok ayrı bir başlıkta ele almak istediğim ekonomik varlık. Müthiş işler yapıyorlar. Dünya Elektrikli araç pazarı ve araçların marka değeri üzerine yapılanlar müthiş hikâye. Borsamız uzun önemdir sorunlu ilerliyor diyebilirim. Beklentileri karşılamadığını kabul etmek gerekir ancak özellikle halka arz furyasında daha temkinli olmamız gerekiyor. Üzülen çok arkadaşım var ve bunun temel sebebi başkaca ekonomik enstrümanlardan parasının değerini koruyamayan insanımız borsadan büyük beklentiye giriyor. Küçük yatırımcı için borsa çok net bir şekilde uzun vade ortamıdır söylemini tekrar etmek istiyorum. Kısa dönem beklentilerin kazandırmadığı hatta aksine kaybettirdiğini hepimiz görüyoruz. Hatta bu sabırsızlık şirketlerimize de negatif yansıyor. Özellikle belirtmek istiyorum hikayesine güvendiğiniz şirketlerin hisselerini uzun vade saklayabilirsiniz. Önemli olan şirketin hikayesi. Mutlaka bu hikâyeden bilgi sahibi olun ve daha sonra temel-teknik analize bakın derim. Görüşmek üzere.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*