‘’Bulut gelir Söke’ye çek eşeği köşeye’’

The coins are stacked on top of each other with the figures of business people sitting on them, a market crisis and a fragile market.

Rahmetli hocamız, rehberimiz kıymetli Prof. Dr. Arman Kırım’ın kaleminden başlamak istedim. Arman hoca, özellikle kara kış zamanlarında (ekonomik sorunlu dönemler diye okuyun) işletmelerin neler yapması/yapmaması gerektiğini çok güzel ifade ediyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik iklim şartları hepimiz için çok çetin. Doluya koysan dolmuyor, boşa koysan almıyor. Doğru bilinenle yanlış; temiz ve çamurlu suyun birbirine karışmış olduğu, muğlak bir bulanık gerçekliği ortaya koyuyor. Bu gerçekliği kabul etmemek kimseye bir karış ilerleme sağlamaz. Mevcut durumun analizini iyi yapmak işletmelerimizin en önemli görevi olmalı. Fiyat dışı rekabet yöntemlerinin oldukça önem kazandığı bir zemindeyiz. Bu sebeple farklılaşmaya önem vermeliyiz. Biraz daha açacak olursak;

  • Hizmet kalitesinde farklılaşmak
  • Süratte farklılaşmak
  • Kalitede farklılaşmak
  • Yenilikçilikte farklılaşmak
  • Üründe farklılaşmak
  • Servis hizmetinde farklılaşmak
  • Reklam ve tanıtımda farklılaşmak
  • Finansman ve ödeme koşullarında farklılaşmak
  • Çeşitte farklılaşmak
  • Teknolojide farklılaşmak
  • İnovasyonda farklılaşmak
  • İş yapış şeklinde farklılaşmak

Listeyi uzatmak elbette mümkün. Fiyat rekabetinden kurtulmanın yani cazibe merkezi olmanın bir yolunu bulmalıyız. Marka olmak elbette önemli ancak cazibesi olmayan markanın sürdürülebilir başarısı pek mümkün olamıyor.

Konuya biraz bu açıdan girdim. Asıl yazmak istediğim sektörümüzün perakendesi. Yani nihai tüketicinin bulunduğu ortam. Şikayetlerin, serzenişlerin ardı arkası kesilmiyor. Kredi kartı sınırlamaları dolayısı ile azalan kasa çıkışları ve bunun neticesi olan sermayenin stoklara bağlılık oranının artması ve bunun getirdiği mortalite düşüklüğü… Geniş perspektifte talebin hızını düşürmek için bazı önlemler alınıyor ancak ben bu noktada sosyal endişe taşıyorum. Alınan bu önlem enflasyonun hızını kesiyor ancak diğer yandan esnafı, taciri de telafisi güç olacak sıkıntılara sevk ediyor. Perakendecilerimizin sosyal sorumluluk taşıdığını, çalışanlarının ve çalışan ailelerin geçim kapısı olduğunu unutmamalı. Enflasyonun bu denli inatçı, e oldukça uzun zamandır başımızın belası olması bence hepimizi harekete geçirmeli, daha derin düşünmeye sevk etmeli ve yukarıda bahsettiğim gibi farklılaşmaya önem vermeliyiz. Değişmeli ve değiştirmeye açık olmalıyız. Yenilenmeli, yenilikçi fikirlere açık olmalıyız.

Popüler bir yaklaşım olan ‘’to do list’’ yani yapılacaklar va yapılmayacaklar listesi elbette önemli ve fakat ben Ülkemiz işletme gerçeğinin daha çok ‘’not to do list’’ yani yapılmaması gerekenler üzerinde inşa edilebileceğini düşünüyorum. Çünkü genellikle yapılmaması gerekenleri yaptığımız için ortaya çıkan sorunları to do list ile çözmeye çalışıyoruz. Bilmem anlatabildim mi? Bu bakımdan özetle to do list yani yapılması gerekenler inovatif olmalı. Problem çözmeye odaklı olmamalı. Yenilikçi gelişim ve farklılaşma ifade etmeli. Farklılaşan, her bakımdan yenilikçi markaların tarihsel gelişim gerçekliği ve durumu ortada.

Faiz indirim haberleri euro bölgesinden gelmeye başladı. Enflasyonla başarılı mücadelenin başarılı şekilde devam etmesinin sonucu diye düşünüyorum. Ülkemizde de nispeten olumlu gelişmeler var ancak henüz makro düzeyde. Hane halkının hissedebileceği bir olumlu gelişmeden bahsetmek için henüz erken. Tedaviyi hissetmemiz lazım. Harcama ekonomisinin en büyük ilacı moral yani gelecekte beklentisinin olumlu yönde olması. Bunu sağlamamanın yollarını acilen bulmamız gerekiyor. Kaygı ekonomisi tacir açısında fren mi gaz mı karmaşası yaratıyor. Esnaf, tacir yani KOBİ ayakta durmanın çabası içerisinde ve elbette bu durum yatırımın önünün kesilmesine sebebiyet veriyor. Döviz tarafında görece yükselişler devam edecektir görüşündeyim. Altın ve gümüş çevresel faktörlerin etkisiyle daha hızlı yükselebilir. BİST tarafında işler iyi gitmiyor. Yatırımcı sayısı her geçen gün azalıyor. Hikayesi iyi, finansalları güçlü şirketlerde istikrarlı yükseliş devam edecektir ancak endeksin direnci kırılgan duruyor. Uzun dönem kazanç için alım fırsatı veriyor borsamız ancak kısa dönem için pek iyi durmuyor. Ülkemizi coğrafi konumundan dolayı ben camdan bir ev olarak tanımlıyorum. E dolayısı ile evi sırça (cam) olanın attığı taşa dikkat etmesi gerekir. Çevremizdeki savaş yayılır mı sorusunun endişesi bile her bakımından ekonomik yaşamı olumsuz etkiliyor.

Son söz… Geliri arttır, maliyeti azalt…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*