Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
1970 Lefkoşa doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Kendimi bildim bileli çalışıyorum. Çekirdekten yetiştim diyebilirim. Pek çok alanda her işi yaptım ve Allah nasip etti kendi şirketimi kurdum. Daha önce bir elektronik şirketinde üst düzey yönetici olarak çalışıyordum. İşyeri sahibi eniştem emekli olunca Schafer işini ondan devraldım ve devam ettirdim. Kıbrıs’ta ticaret yapmak çok zor ama çok da keyifli. Bu arada otomobilleri ve otomobil sporlarını çok seviyorum. Otomobil sporlarında gerek yönetici gerek başkan olarak çeşitli Derneklerde çok uzun yıllar emek verdim ve halen vermekteyim. Yöneticilik yanında basın işiyle de otomobil sporlarına hizmet etmekteyim. 20 yıllık bir TV programcılığı geçmişim var. Şu an da “Otomobil Dünyası” adı altında KKTC’de Bağımsız TV’de yayınlanmakta olan haftalık bir TV programım var. Ayrıca klasik araba tutkunuyum. Klasik Otomobil Derneği’nde de Başkanlık ve YK üyeliği yaptım ve halen devam etmekteyim. Şu an tıp tahsili yapmakta olan bir çocuğum var. Eşim hem konfeksiyon işiyle uğraşıyor hem de mağazalarımızın dekorasyonunu yapıyor. Olgun Bıçak Ticaret’te 7 kişi, Tronics’te 3 kişi, OMK Perde üretici firmamızda 18 kişi olmak üzere toplamda 28 personelimiz bulunuyor.
Dağıtım kanalı özelinde nasıl bir yapılanma ve çalışmanız var?
Bizim 2 farklı şirketimiz bulunuyor. Birinci firmamız Olgun Bıçak Ticaret, burada tüm Kuzey Kıbrıs geneline Schafer’in ürünlerinin dağıtımını yapıyoruz. Bu bağlamda 2 adet perakende mağazamız var. İkinci şirketimiz bir ortalık olan Tronics Ev Gereçleri firmasıdır. Bu şirketimiz vasıtası ile de Simfer grubunun ürünlerini Kuzey Kıbrıs geneline pazarlıyoruz. Her iki şirketin de dağıtım kanalları birbirinden farklıdır. Ayrı pazarlama ekipleri, ayrı satış ekipleri, müdürleri, servis ekipleri var. Ben iki şirketin de takibini ve yönetimini gerçekleştiriyorum. Kıbrıs küçük bir yer. Tüm markaların dolaştığı yerlere biz de gidiyoruz. Adada 70-80 Corner olarak ifade ettiğimiz mağaza var ve tüm markalar buraları geziyor. Bunlara perakendeci mağazalar diyebiliriz. Bunlar dışında marka diyebileceğimiz şirketlerin de kendi konsept mağazaları bulunuyor. Örneğin Beko’nun 9-10 mağazası var. Corner olanlar ise tüm markaları satıyor. Arnica, Arzum, Simfer gibi markaların ürünlerini satıyorlar. Türkiye’de olan bütün markalar neredeyse burada var. Bazı firmaların ağırlık verdiği mağazalar var. Örneğin mağazadan daha büyük yer alabilmek için kendi tabela ve raflarını yapıyorlar. Biz de Schafer ve Simfer olarak bu mağazalarda kendi stantlarımızı kurmaya gayret ediyoruz. Burada kendi ürünlerimizin teşhir edilmesini istiyoruz. 2014 yılından bu yana Schafer’in Kıbrıs bayisiyiz. Markayı daha önceden de tanıyordum zaten. Şu anda marka olarak çok iyi bir pozisyondayız. İki mağazamız da Schafer’in ürünleri haricinde hiçbir marka yok. Markanın hemen hemen her şeyini satıyoruz.
Sektörel olarak Türkiye ve Kıbrıs’ın yapısal olarak farkları nelerdir?
Türkiye’de belirli bölgelerde hizmet veren servis şirketleri var ve bunlar anlaştıkları markaların hepsine hizmet veriyorlar. Kıbrıs’ta ise her firma getirdiği markanın servisini kendi bünyesinde yapıyor. Pazarlamacı arkadaşlarımız tüm mağazaları her hafta geziyorlar, bu mağazalara bırakılan arızalı ürünleri alıyorlar ve buraya getiriyorlar. Tamir edip müşteriye geri ulaştırıyoruz. Herkesle bu şekilde çalışıyoruz. Servis olarak verdiğimiz hizmetin Türkiye’deki gibi servis şirketleri vasıtası ile gerçekleşmesini tercih ederdim ama bizdeki yapılanma böyle değil birebir ilişki ile biz de servis hizmetlerimizi çok daha verimli bir yerde tutmaya gayret ediyoruz.
Bu şekilde arızalı ürünü tamir yapıp tüketiciye daha hızlı ulaştırdığımız için tercih edilen marka olma şansımız artıyor. Burada da teknik servis işini direk yapan ve bu konuda ihtisaslaşmış firmaların olması bizim işimizi kolaylaştıracaktır. İstenilen parçaları da hızla kargoyla getirmek mümkün artık. Kıbrıs çok büyük bir yer değil. Nüfusumuzun gerek yerli gerek yabancı, öğrenci, asker vs. olarak 500-600 bin civarında olduğunu söyleyebiliriz. Çok sayıda üniversite barındıran ülkemizdeki öğrencilerin buraya getirdiği katma değer buranın ekonomisinin can damarıdır. Kıbrıs’ın ana geçim kaynakları nelerdir? Turizm, inşaat ve eğitim buradaki ana sektörlerdir. İnşaat sektörü evi satıyor, satın alan kişi öğrenciye kiralıyor ve sonra içine eşya alınıyor. Bu noktada biz de devreye girip gereksinimleri karşılamak durumunda oluyoruz. Burada ulaşım çok pahalı. Bilhassa uçakla ulaşım olması gerekenden daha pahalı ve bu durum bizi zora sokuyor. Halbuki KKTC’deki öğrenci sayısı ve burada yaşamak için mülk satın alan yabancıların sayısı arttıkça, ekonomimize giren katma değer de artmaktadır. Sanayi ile uğraşamayan küçük ülkelerde turizm ve benzeri konular ön plana çıkmak zorundadır. Bu noktada da ulaşım çok büyük önem arz eder. Bu pahalı ulaşımın bir nebze rahatlatılması için önerim üniversitelerin bir araya gelerek öğrencileri daha ucuza taşımak için çalışmalar yapmalıdır. Buradaki hayat biraz daha pahalı olabilir ama esas fark ulaşımda başlıyor. Bugün İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşamak da pahalı. Kıbrıs’ta ise Girne diğer şehirlere göre daha pahalı bir şehir. Buraya öğrenciyi çekmek için herkesin elinden geleni yapması gerekiyor.
Genel olarak işleriniz nasıl giriyor?
2024 yılı hiç güzel geçmiyor. Tüm dünyada bir kriz söz konusu ve Türkiye ekonomisinin de zorluklar yaşamakta olduğu birer gerçek. Türkiye’deki her şey buraya da yansıyor. Türkiye grip oluyor, biz burada bronşit oluyoruz. Enflasyon çok kötü etkiliyor bizi. Her şey Türkiye’den geldiği için orada fiyatlar artınca burada da hayat pahalılaşıyor. Asgari ücret artıyor ama onunla birlikte fiyatlarda artıyor. Hemen hemen her şey çok pahalı. Bu pahalılık maalesef bir zincir halinde gidiyor. Aslında 2024’ün 5. ayına kadar iyi gidiyordu. 2023’ün satışlarını yakalamıştık ancak daha sonra dengeler çok hızlı bir şekilde bozuldu. Zuchex fuarında Türkiye’deki firmalarla konuştuk. Orada da aynı şey geçerli. 2025 yılına da ticari olarak temkinli girmek çok faydalı olacak.
Ticari hayat bakımından Kıbrıs’ın genel olarak sorunları nelerdir?
Kuzey Kıbrıs’ın esas sorunlarının başında dengesizlik ve istikrarsızlık gelir diyebiliriz. Temmuz-Ağustos ayında işler düştü ama Türkiye’de olsanız başka bir şehre gider ve maliyetine bile satabilirsiniz. Buranın nüfusu az olduğu için mümkün değil böyle bir şey. Kıbrıs’ta her yıl aralık ayı sonunda devlet 13. maaş adı altında bir maaş daha veriyor. Bu durum piyasalara çok olumlu yansımaktadır. Bütün beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörü Kasım başında yeni – KASIM 2024 15 yıl kampanyaları başlatıyor. İşler azaldığı ve neredeyse durduğu için bu kampanyalar bu yıl yaz ayından başladı. Bugün birçok kişi 2023-2024’ü karşılaştırır ama bu tutmayınca hesaplar dağlıyor. 2025 yılını neye göre baz alacağımızı şaşırdık. Burada sorumlu olduğumuz markalar var, taahhütler, hedefler var. Kurumsal markalara karşı sorumluluğumuz var. Spot dediğimiz bir pazar burada yok. İnternetten satışlar çok fazla yok. Pandemi döneminde internet hızlandı ama daha bu kültür tam olarak yerleşmedi. Türkiye’deki kadar hızlı gitmiyor. Bizi rahatsız eden bir ticaret şekli değil.
Buradan dergimiz aracılığıyla sektöre bir mesaj vermek ister misiniz?
Ticari anlamda bakıldığında her zaman daha kontrollü gidilmesi gerekiyor ama burada markaların daha farklı düşünmesi ve destek olması lazım. Şu anda nüfus az, her tarafımız deniz ve KKTC kendi ürettiğini ihracat yapmakta zorlanan, ihracat için maliyetleri tutturamayan bir ülke. Her şey Türkiye’den geliyor. Biz markalarımızdan çok memnunuz ama bazı markalar adetlik hedefler istiyor. Aslında Kıbrıs’a adet değil nüfus oranına göre hedef verilmesi lazım. Kaç tane buzdolabı satabilirsiniz ki burada. Biz ülke dışında örneğin Güney Kıbrıs’a bu ürünleri satamayız. Fakat bir diğer şirketimiz aracılığı ile perde ve nevresim üretimi burada yapıp, Yeşil Hat Tüzüğüne göre Güney Kıbrıs’a gidip satabiliyoruz. Buna göre yerli üretim olmalı. Yeşil Hat ticareti diye adlandırılan sistem, Kuzey Kıbrıs’ta üretilen ürünlerin Güney Kıbrıs’a satılabilmesi için oluşturulmuş bir sistem ve bu sisteme girebilmek için de belli bir oranda yerel üretim yapılması söz konusu. Üretimin Kuzey Kıbrıs’ta yapılması gerekiyor. Bu şekilde Güney Kıbrıs’a satabiliyoruz. Bu sistemde Güney Kıbrıs’tan Kuzeye resmi mal akışı gibi bir sistem olmasa bile, yolcu beraberi ve kaçak olarak birçok ürün Güney’den Kuzey’e geçebilmektedir. Bu da bizim için ciddi bir rekabet sorunudur. Oradan buraya çok ürün gelmiyor çünkü Euro nedeniyle daha pahalıya geliyor. Enflasyon nedeniyle gıda vb. pazarlar daha ucuz. O yüzden birçok kişi gıda alışverişini oradan yapıyor. Yine aile olarak içinde bulunduğumuz bir diğer sektör olan konfeksiyon ticaretinde de Güney Kıbrıs’taki uluslararası markalarla rekabet etmek zor oluyor. Her ne kadar Konfeksiyon üretiminde Türkiye ciddi bir aktör olsa bile, Uluslararası büyük markaların fiyatları bizi zorlamaktadır. Biz eskiden 4-5 taksit yapabiliyorduk ama komisyonlar nedeniyle şimdilerde taksit yapmayı pek tercih etmiyoruz. Türkiye’de senetli satış gibi bir opsiyon da var ama Kıbrıs’ta böyle bir satış şekli yok.
Olgun Bıçak Ticaret olarak bu sektördeki hedefleriniz nelerdir?
Uzun yıllardan beri bu sektördeyim. Kendi firmam nispeten yeni ama benim iş kariyerim çok eski. Bu sektörü çok seviyorum. Sevdiğim bir iş dalı ile uğraşıyorum. Kendime ve çevreme faydalı olabilmek için çaba gösteriyorum. Kıbrıs’ın dört bir yanı deniz o yüzden başka bir yere gidemezsiniz, yani hedef koyup Kıbrıs’ta fazla büyüyemezsiniz.
İlk yorum yapan olun