Mal alırken kâr edeceğiz ama satarken kâr edemiyoruz ki

Çetin Karacançay- Funda Önen / Ada Center - SAKARYA

Öncelikli olarak bize kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınız?

10 Ocak 1965 yılında dünyaya geldim. Ortaokulu bitirip iş hayatına atıldım. Çeşitli yerlerde çalıştım. Her zaman kendi işimi kurmak gibi bir hayalim vardı. 1987 yılında beyaz eşya sektörüne adım attım. Şehirde böyle bir boşluk vardı ve ben de her zaman bu sektörde yer almak istiyordum. Ciddi bir ihtiyaç vardı o dönemde. Küçük çaplı işe giriştim. Beko bayiliği ile başladım. Ardından farklı markalarla satışlarıma devam ettim. Şu anda mağaza personeli, finans, dağıtım tüm arkadaşlarımızla birlikte 12 kişilik bir ekibimiz var. Ekibimiz de çok eski arkadaşlarımız var. Uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz. Zaman zaman şubelerimiz de oldu ama şimdilerde tek mağaza olarak hizmet veriyoruz. İşin başında kendiniz durmadığınızda başarı çok kolay olmuyor bu işte. Müşteriye doğrudan dokunmanız gerekiyor. Müşterilere çok önem veriyoruz. İşin başında olmadığımda müşteri ile nasıl ilgilenildiğini göremiyorum. Şubeleşmenin faydasının olmadığını gördük. Sakarya çok küçük bir yer. Herkes alıştığı yüzü görmek istiyor. Çok markalı çalışıyoruz. Tüketici mağazaya girdiğinde tüm markaları bir arada görebiliyor bundan dolayı aslında çok prim yaptık. Şu anda beyaz eşyada Profilo, Uğur, Regal ve Vestel’le küçük ev aletlerinde ise Fakir ve Philips ile çalışıyoruz.

Başarının arkasında müşterimize sürekli yardımcı ve yanlarında olmak yatıyor. Bir süre Tüketici Koruma Merkezi üyeliği de yaptım. Tüketicinin sorunları ile ilgilendik. Her türlü şikâyeti dinleyip yardımcı olmaya çalıştık. Eskiden kurumsal yerler ve internet olmadığı için bu şekilde bir iletişim tarzı çok işimize yaradı. Her konulara bilgi sahibi olmak çok önemli. Markalarla olan iletişimimize de önem veriyoruz.

Bu iş kazançlı mı?

Elbette kazançlı. Güzel yaparsan kazanabiliyorsun. Yapılması gereken bir iş. Bitmeyecek bir sektör. Devamlı ihtiyaç var. Müşterilerle iyi ilgilenmek, her değişikliğe hazır olmak, ürünleri güzel anlatmak, doğru işler yapmak prensibimiz.

Son dönemdeki ekonomik kırılganlıktan dolayı sorunlar olabiliyor. Kredi kartından kotalara vb. Ortak dertlerimiz dediğiniz konular ve bunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?

Dertlerimiz var tabi. Eskisi gibi işler yapılamıyor. Kart komisyonları, taksit sayıları, internet kanalı gibi sıkıntılarımız var. İnternetteki fiyatların dengesiz oluşu bizi çok etkiliyor. Biz doğrudan fabrika ile çalışıyoruz, daha düşük alım yapılacak bir kanal yok. Ancak bazen internette çok daha ucuza ürünü bulabiliyoruz. Bu sefer de bayi ve tüketici arasında bir gerginlik oluşuyor. Biz bu istikrarsızlığın bir an önce çözülmesini istiyoruz. İnternetten alım yapanlar da çok memnun değiller ama bir yandan da fiyat konusunda haklılar.

Kotalar sizi yoruyor mu?

Bu konuda da sıkıntılarımız var. Çok uçuk rakamlar olabiliyor. Tabi ki alırken kar edeceğiz ama satarken kar edemiyoruz daha çünkü çok rekabet var ortada. Şirketlerimizin satışlarınızı artırmak için masa başında yaptıkları Excel tabloları ile pazarın gerçeği aynı değil. Bunu yaparken tabi şirketlerin öncelikle kendilerini düşünmeleri gerekiyor. Ama bayilerin de üzerine koydukları finansman maliyetini düşünmeleri gerekiyor. Tüccar denilen kişi basiretli kişi, ödemesini yapan, kendini bilen kişi demek. Zamanı geldiğinde ödemesini yapabilmek için ciddi bir finans baskısı altında kalıyor. Bu da işin zevkle yapılan kısmını kötüleştiriyor ve bayileri strese sokuyor. Fabrika kanalı aslında sahanın çok zor olduğunu biliyor ancak bunu bilmesine rağmen halen dayatma yaptığında sıkıntılar olabiliyor. Sektörde genel anlamda para döngüsünde bir sorun var. Herkes elindeki ürünü paraya çevirmek istiyor ve fiyat kırıyor. Bu durumda da ekonomik bir sıkıntı ortaya çıkıyor. İnternette olan beyaz eşya fiyatlarının çoğu zararına satışlar.

Bu işin keyif aldığınız yanları nelerdir?

Mesleğimi seviyorum ve yaşadığım sürece bu mesleği devam ettirmek istiyorum ancak 2-3 yıldır keyif aldığımız yok. Sadece işimizi sürdürebilmek için çalışıyoruz. Bu iş sürdürülebilir bir iş. Gelecekte de devam edecek. Çocuklarımıza devretmeyi de düşünüyoruz zaten büyük oğlum bizimle çalışıyor. Jenerasyon ilerliyor. Bu sektörü devam ettirecek insanlar her zaman olacak.

Profilo markası size ne ifade ediyor? Yöneticilerle aranız nasıl?

Güzel, tanınan ve sevilen bir marka. Biz markamızı seviyoruz. Dayanıklı, sorunsuz, çok zor sıkıntı çıkaran, servisleri çok iyi bir marka. Satış sonrası hizmetleri de iyi. Marka ile sıkıntı, ülkenin genel ekonomik sorunlarından kaynaklanan şekilde fiyat dalgalanması. Bunun dışında hiçbir sorunumuz yok. Yöneticilerle her zaman görüşüyoruz, onlarla iletişimimiz çok iyi.

Farklı işlerle uğraşıyor musunuz, sektördeki hedefiniz nedir?

Beyaz eşya önceliğimiz ama farklı güzel projeler de yürütüyoruz. İnşaat işiyle uğraşıyoruz, ev yapıyoruz. Butik olarak yapıyoruz. Kendi oturabileceğimiz yerde kendi oturabileceğimiz daireler yapıyoruz. Tam bir müteahhit gibi değil aslında. Bu mağazayı da biz kendimiz yaptık. Bunu tamamen ayrı bir iş olarak konumlandırıyoruz bünyemizde. İçimize sinmeyen hiçbir işi yapmıyoruz. Teknik anlamda da her şeye dikkat ediyoruz. Biz hizmet vermeye devam edeceğiz. Beyaz eşya bizim hayatımızın bir parçası. Son ana kadar satmaya devam edeceğiz.

Funda Önen Mağaza Satış Müdürü

Bölgenizin özelliklerinden bahseder misiniz?

Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri burası. Göllerimiz, denizimiz var. Nüfus ve eğitim yapısı da oldukça iyi. Çok orta bir lokasyondayız, her yere yakın. Turizm ve sanayisi olan bir yer. Her açıdan doyuma ulaşmış bir şehiriz. Yönetimimiz de iyi. Biz de marka olarak sektörümüze ve bölgemize çok iyi hizmetler sunduk, sunmaya da devam ediyoruz. Öğrenci kitlemiz çok fazla. Buna bağlı olarak inşaat sektörü de çok yoğun. Bu bir sirkülasyon oluşturuyor. Ben yine dünyaya gelsem yine beyaz eşyacı olmak isterim. Yine Çetin Beyle çalışmak isterim. Tüketicilerimizle yine yakından iletişim kurmak isterim.

Geçmiş ve günümüzün tüketici yapısında ne tür değişimler var?

Aslında pek bir şey değişmiyor. Çünkü beyaz eşya sektörü çok değişmiyor, herkesin evinde bu ürünleri kullanması gerekiyor. Sadece günümüzdeki tüketiciler daha estetik, daha dijital, daha görünümüne önem veriyor. Artık mutfakta daha fazla zaman geçiriliyor bundan dolayı ürünlerin tasarımlarına da daha fazla bakıyorlar, daha modern tasarımlar istiyorlar.

Kahve makinelerinin perakendeye etkisi artık biliniyor. Siz bu makineler satarken özel bir şey yapıyor musunuz? Kahvenin ticaretinize etkisi nedir?

Kahvenin pazara sağladığı çok yararlar var. Arçelik’in Telve ’si, Arzum ’un Okka’sı pazarı çok canlandırdı. Sunumlar ve makineler iyileşti. Sektör tüketicileri bu anlamda yönlendirdi. Her yeni çıkan cihazlarla tattırmalar yapıyoruz, ikramlar yapıyoruz. Kahve günleri yaptık. Türk Kahvesi bizim geleneksel ürünümüz ama dünya kahveleri de çok revaçta. Profilo küçük ev aletleri satmıyor ancak diğer markalardan alıp satmamıza izin veriyor. Fakir, Philips gibi markalarla bu eksikliği kapattık. Biz metrekaremiz ve genel yapımız itibariyle buraya farklı küçük ev aletleri ürünlerini koyabiliyoruz.

Mağazada en severek sattığınız ürünler hangileri?

Süpürgeleri satmayı çok seviyorum. Mağaza içinde mağazacılığı seviyoruz. Ütü köşesi, süpürge köşesi olsun istiyoruz. Biz sattığımız tüm ürünleri seviyoruz, müşteri ne isterse onu canı gönülden satıyoruz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*