Öncelikli olarak bize kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınız?
1962 yılında Adapazarı’nda doğdum. İlk ve orta öğretimi burada yaptıktan sonra Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdim. Ardından da 1987 yılında işe başladık. Şirketimiz 1940’lı yıllarda dedemiz Ahmet Aslan tarafından kurulmuş. İlk başlarda aktarlık, züccaciye, yazar kasa vb. satışları yapılıyor. İlk ismi Kristal Pazarı idi. 1950’li yıllardan sonra babam ve amcam okulu bitirip işin başına geçiyorlar. Babam geliyor, amcam İstanbul’da kalıyor. 1954 yılında burası il oluyor ve dedem siyasete giriyor. İlk belediye başkanlığında belediye meclisi üyesi oluyor. Dedem tam anlamıyla bölge eşrafıydı aslında. Bizi de hiçbir zaman siyasete sokmadı ve 1955 yılında Arçelik ürünlerini alıp satmaya başladık. Beyaz eşya sektörüne de adım attık. İlk zamanlarda ailelerin alabileceği buzdolabı, dikiş makinesi, merdaneli çamaşır makinesi gibi ürünler sattık. 1960’lı yıllardan sonra hacim giderek arttı. 1980’li yıllardan sonra da abim ve ben için içine girmeye başladık. Gümrük Birliği’nin açıldığı yıllarda ticaret daha hızlandı. Halen de abimle birlikte çalışıyoruz. O diğer işimiz olan demir sektöründe daha fazla yoğunlaşıyor. Ben de beyaz eşya tarafına daha ağırlıklı bakıyorum. Yıllar içinde gittikçe geliştik. 1987’de ben resmi olarak şirkete dahil oldum. Onun öncesinde de çıralık yaptım diyebilirim burada. Çocukken bile elemanlarla servise giderdik. Harçlık bile alırdım o zaman. Dedem bize harçlık vererek işi sevdirdi diyebilirim. Dükkânda çalışıyorduk. Bizi işe alıştırdı. Bağlılığımızı sağladı. Hazıra konmak yerine hak edip kazanmanın mantığı ile büyüdük.
Bisiklet bile sattırdılar bize. Babamız değil ama dedemiz çok sıkıydı. İyi ki öyle yapmışlar. Biz de işimizin değerini bilerek yapmayı öğrendik. 35 yaşında kızıma işi devretmeye çalışıyorum. Bizim yanımızda yavaş yavaş yetişti.
Arçelik markası size ne ifade ediyor?
Ben doğar doğmaz Arçelik bayisiydim. Koç Türkiye’nin idollerinden birisi. Ben Rahmi Beyle de tanıştım. Koç sadece Arçelik ile sınırlı değil. Türkiye’ye önderlik etmiş bir firma. Hem çalışanlarına hem bayilerine çok yardımcı olan bir firma. Her şeyini verebiliyor. Markasına değer veriyoruz. Yurt dışına ihracat yaparak ülkeye gelir sağlıyor. Biz çok mutluyuz. Üretilen ürünler çok kaliteli. Bunu da herkes biliyor. Servis konusunda da çok iyiler. 1999 yılındaki depremden sonra bile arkamızda durup hep desteklediler. Birçok kriz dönemi geçirdik. Hepsinde bize destek verdiler. Ayakta kalabilenler kaldı.
Tüketicinin markaya bakışı nasıl burada?
Adapazarı’nda 5 adet Arçelik bayi var. Tüketiciler ürünleri, servisi ve sistemini çok seviyor. Diğer markaların da çok iyi hizmetleri var. Allah herkesin yolunu açık etsin. Biz tek mağazayız. Bir ara babamız emekli olduktan sonra demir ve patlayıcı av malzemeleri sektörüne ağırlık vererek beyaz eşya işini ikinci sıraya atmıştık bunuda yavaş ve emin adımlarla gidelim diye yaptık. Bizden sonra Arçelik bayisi olan arkadaşlar bize gelip fikrimiz aldıktan sonra bayi oldular. Sakarya’da Arçelik denildiğinde akla gelen ilk firmalardan biriyiz. Son dönemdeki ekonomik kırılganlıktan dolayı sorunlar olabiliyor.
Kredi kartından kotalara vb. Ortak dertlerimiz dediğiniz konular ve bunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?
Enflasyonist ortamları daha önce de gördük. Eski dönemlerde de yaşadık. Beyaz eşya işi yapacaksanız dükkanınız kendinizin olacak. Kira vermeyeceksiniz. Kira verirseniz her türlü geriye doğru gidersiniz. Kiracı olduğumuz dönemler de oldu. Ama çok zor. Beyaz eşyada belirli bir kar oranı var. Direk kiraya veriyorsunuz. Kendi işinizde kendi işinize yatırım yapmalısınız. Ben beyaz eşyacıyım. Borsa, kripto vb. yatırımı olmamalı. Ya da bunları çok iyi bilip girmeniz gerekiyor. Yaptığınız işi çok iyi biliyor olmanız lazım. Bu şekilde çok bocalayan oldu. Çok stoğa girenler de oldu. Çok stok her zaman büyük külfet. O kadar stoğa girilmemeli. 80’li 90’lı yıllarda böyle yaptık ama elimizden çıkarabilmek için çok zorlandık. Yaklaşık 15 yıldır stoğu aza indirdik ve çok daha rahat ettik.
Mağazacılık ve perakendecilikle ilgili genel görüşleriniz nelerdir? Örnek olabilecek bir ders bir hikâye var mı?
İlk yıllarımızda abimle daha genç olduğumuz dönemler. Almanya’da o dönemde sürekli bir ürün akışı var ama dedem bize aldırtmıyor. Bir gün Almanya’da bir müşteri geldi. Çamaşır makinesi alacak. Abimle adamın arabasında bir Grundig müzik seti gördük. Türkiye’ye satmaya getirmiş. Biz müzik setiyle çamaşır makinesiyle değiş tokuş yaptık. Aslında dükkânda satacağız diye aldık ama abimle asıl hedefimiz onu eve almaktı. Belki de çamaşır makinesi o cihazın yarısı bile etmezdi. Biz bunu 20 yıl kullandık. Bugünü hiç unutamıyorum.
Bu meslekte hedefiniz nedir?
Hedefimiz işi dördüncü kuşağa bırakmak. Kızıma bu işi devretmek istiyorum. Şu anda bırakıyorum yavaş yavaş. 3 kızım var ama diğerleri genetik mühendisi ve iç mimar olarak kendi işlerini yapıyorlar. Çevre Mühendisi olan kızımla devam ediyorum. Başka bir hedefimiz yok. Olduğumuz gibi olup, az olsun öz olsun diyoruz.
Kahve makinelerinin perakendeye etkisi artık biliniyor. Siz bu makineler satarken özel bir şey yapıyor musunuz? Kahve satışlarınızı artıyor mu? Arçelik olarak kahvenin sizin için önemi nedir?
Arçelik ilk olarak kahve makinesini çıkardığında çok büyük paralara satılıyordu. Tüm bayiler inanamıyordu satışlara. Ama sonrasında makinenin yaptığı kahve neredeyse közde yapılmış kahve gibi zevk vermeye başladı. Diğer markalar da bunu takip ettiler. Arçelik’in ilk çıkan makinesini soran müşterilerimiz oluyor. Burada da kullanıyoruz ve gelen müşterilere isterseniz kendiniz yapın, isterseniz biz yapalım diyoruz. Babam 70 yaşından sonra kahve yapmayı kendi öğrendi. Her şeyi önüne gelsin isterdi ama şimdi kendi tek tuşa basıp yapıyor. Kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Arçelik 40 yıl diye bir makine de çıkarttı. Biz de müşterilerimize hediye olarak vermiştik. Közde yapılan kahvenin tadını verebilen bir makine var. O yüzden Arçelik kahveyi daha çok sevdirdi.
Arçelik olarak hangi ürünleri satmayı daha çok seviyorsunuz?
Benim idolüm buzdolabı. Her evde olması gerektiği için böyle düşünüyorum. İlk göz ağrımız.
4. nesil olarak mağazanıza gelip ürün alan müşterileriniz halen oluyor mu?
Babamın arkadaşları pek kalmadı. 88 yaşında ama ondan alışveriş yapmış olanların çocukları ve torunları geliyor halen. Bizim bu dükkânın yeri 3. yerimiz. Halen o dükkânı tarif edip gelenler oluyor. Böyle bir aile işimiz olduğu için biz de bundan gurur duyuyoruz.
İlk yorum yapan olun