Genç kadınlara önerim, dış etkenlere takılmadan kararlılıkla ilerlemeleri ve yaptıkları işe inanmaları

Yağmur Metin Anadolu Ortaklar – City’s İstanbul AVM - Kozyatağı

Kısaca firmanızı, kuruluş hikayenizi ve sizi tanıyabilir miyiz?

34 yaşındayım. Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun oldum. Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi’nde MBA yüksek lisansımı tamamladım. Mezuniyetimden itibaren farklı sektörlerde beyaz yaka olarak çalıştım ve ağırlıklı olarak satın alma departmanlarında görev aldım. Son olarak satın alma yöneticisi pozisyonunda çalıştıktan sonra esnaflığa geçiş yaptım. Firmamı 2022 yılında kurdum ve o günden bu yana satış faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Yeni bir bayiyiz; genç, dinamik ve heyecanlıyız. Her geçen gün başarılarımızın üzerine yenilerini eklemek için çalışıyoruz. Bu sektöre ani bir kararla geçmedim. Beyaz yaka olarak çalıştığım sektörlerden biri, farklı bir markanın beyaz eşya grubuydu. O dönemde böyle bir girişimi hayal bile etmiyordum. 11 yıl boyunca beyaz yaka olarak, ağırlıklı olarak perakende ve sektöründe çalıştım. Zamanla hem maddi hem de bilgi birikimimizi oluşturduktan sonra, eşimle geleceğimizi planlarken bu fikir şekillenmeye başladı. Bizden sonraki nesillere devredebileceğimiz, köklü ve sürdürülebilir bir iş kurmak istedik. Daha geleneksel bir yapı altında, sağlam temeller üzerine inşa edebileceğimiz bir iş fikri arayışına girdik. Bu süreçte, Arçelik’in bizim için en doğru marka olduğuna karar verdik. Arçelik, sektör lideri, herkesin bildiği ve güvendiği bir marka. Çocukluğumdan beri evimizde olan, nesiller boyu süregelen bir marka olması benim için çok önemliydi. Arçelik dendiğinde akla güven gelir. Biz de gücümüzü Arçelik ile birleştirerek bu yolda ilerlemeye karar verdik.”

Mağazanızın fiziksel özellikleri ve bölgedeki tüketici yapısından genel olarak bahseder misiniz?

Kozyatağı Carrefour içinde, 141,5 metrekarelik bir mağazamız var. Küçük bir mağaza gibi görünebilir ama bizim için çok özel adeta bebeğimiz. Şehrin yoğun akışının içinde, önemli bir merkezde konumlanmış durumdayız. İki metro çıkışı ve otobüs duraklarıyla çevrili, birçok insanın geçtiği bir hub noktasındayız. Şu an City’s İstanbul AVM olarak adlandırılan bu lokasyonda inşaat devam etse de 2,5 yıldır aktif olarak çalışıyor. Müşteri profilimiz ağırlıklı olarak orta gelir seviyesinde ve yaş ortalaması biraz yüksek. Arçelik markasına aşinalar. Daha genç müşteri kitlesi genellikle Ataşehir bölgesinde yoğunlaşırken, Sahrayıcedit’ten gelen bir müşteri grubumuz da var. Bu işe başladığımızda hem markaya hem de müşterilerimize hep aynı mesajı verdik: “Biz buraya fark yaratmaya geldik. “Tüm müşterilerimize kendilerini özel hissettirmeyi hedefliyoruz. Biz yalnızca ürün satmıyoruz, asıl sunduğumuz şey “hizmet”. Çünkü bir beyaz eşyayı her yerden alabilirler; farkı yaratan, bizim sunduğumuz deneyim ve müşteri ile kurduğumuz bağ. Beyaz eşya sektörü daha geleneksel bir yapıya sahip olsa da biz işimizi dijitalleştirmeye, uzaktaki müşterilere de ulaşmaya odaklanıyoruz. Genç kitle üzerinde daha fazla etki yaratmak için sosyal medya çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Müşterilerimizin mağazamıza tekrar tekrar gelmelerini sağlamak için güler yüzlü, samimi ve esnek bir hizmet anlayışını benimsiyoruz.

Markaya olan bakışınız nasıl? Ne anlam ifade ediyor sizin için? Yöneticilerinizle aranız nasıl?

10 yıldır evliyim ve evlendiğimde de evime Arçelik ürünleri almıştım. Markayla aramda her zaman bir gönül bağı vardı. Bugün, iş hayatımda da Arçelik ile yol almak benim için ayrı bir anlam taşıyor. Bir kadın olarak, beyaz eşya sektörü kolay bir alan değil. Ancak Arçelik’in bu konuda çok doğru bir marka olduğuna inanıyorum. Hem güçlü bir isim hem de güven veren bir iş ortağı. Bu birlikteliğin, doğru bir güç birleşimi olduğuna gönülden inanıyorum ve işimi yaparken gücümü de markadan alıyorum. Ayrıca yöneticilerimizle iletişimimiz çok güçlü. Bizi her konuda destekliyor, önümüzü açıyorlar. Bir talebimiz olduğunda hızlı ve etkili bir iletişim sağlayabiliyoruz. Bu da işimizi daha güvenle ve verimli şekilde yapmamıza olanak tanıyor.

Mesleğinizi seviyor musunuz?

Bu işi yapmaya karar verdikten sonra, yaklaşık iki yıl boyunca Arçelik’e bayilik başvurusu yaptık. Farklı kanallar üzerinden defalarca başvuruda bulunduk. İstanbul, yoğun ve rekabetin yüksek olduğu bir bölge. Her yer dolu ve bayilik almak isteyen çok fazla kişi var. Biz de bu süreçte fark yaratmamız gerektiğini düşündük ve bunun için büyük çaba harcadık. Başvurularımızın ardından sürekli ‘Yer olursa arayacağız.’ yanıtını aldık. Ancak pes etmedik. Bir gün, Arçelik’te yetkili bir kişinin ismini LinkedIn’de bulduk. Mail adresini tahmin ederek defalarca e-posta gönderdik. Derken, bir gün Arçelik’ten bir telefon aldık: ‘Mail atmışsınız, talebinizi aldık. Ancak şu an uygun bir yerimiz yok. Olursa sizi arayacağız.’ dediler. Bunun üzerine süreci hızlandırmak için bir görüşme talep ettik. Önce mesafeli yaklaştılar ama sonunda ‘Bir gün gelin, tanışalım.’ dediler. Bu fırsatı değerlendirdik ve kendimizi en iyi şekilde ifade ettik. Görüşme sırasında, ‘Beko düşünmez misiniz?’ diye sordular. Ancak ben sektör lideri olan Arçelik ile devam etmek istediğimi açıkça belirttim. Tüm bu süreç sonunda, yoğun çabamız ve doğru zamanda yaptığımız hamlelerle yaklaşık iki ay içinde bayilik sürecimizi tamamladık. İlk gün kepenkleri açtığımız an, ürünleri yerleştirme heyecanı ve yaşadığımız tatlı yorgunluk inanılmaz keyifliydi. Her aşamasına hâkim olarak bir işin içinde olmak, süreci en baştan inşa etmek tarifsiz bir duygu.

Sektörel anlamda karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

2,5 yıldır bu sektördeyiz ve mağazamızı açtığımız günden bu yana adeta bir finans merkezi gibi yönetiyoruz. Ancak zamanla enflasyonun artması, alım gücünün düşmesi ve ürün fiyatlarının zincirleme şekilde yükselmesi sektördeki dengeleri değiştirdi.. Bu dalgalanmalardan birebir etkileniyoruz; cirodan müşteri trafiğine kadar her şeyi doğrudan hissediyoruz. Amacımız, tüm bu zorlukları aşmak ve sürdürülebilir bir başarı sağlamak. Tek şubemizle hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz bu yeri büyütmek ve güçlendirmek için tüm enerjimizle çalışıyoruz.

Sürdürülebilir bir iş mi? Çocuklarınıza tavsiye eder misiniz?

Bence, beyaz eşya sektörünün sürdürülebilirliği çağa ayak uydurduğu sürece devam eder. Çünkü beyaz eşya, bir lüks değil. Müşteri açısından düşündüğümüzde, ürünlere dokunarak almak istemelerini çok iyi anlayabiliyorum. Bir buzdolabını aldığınızda, onu 30 yıl kullanıyorsunuz. Anlık alıp değiştirebileceğiniz ürünler değil bunlar. Tüketiciler, uzun süre kullanacakları ve fiyatları nedeniyle bu ürünleri alırken iletişim kurmak istiyorlar. Bir uzmanın, yani konuyu bilen birinin, tüketiciye doğru yönlendirmeler yapması gerekiyor. Bu yüzden bir bayi olarak, müşterimin buraya gelerek alışveriş yapmasını isterim.

Bu sektördeki hedefiniz nedir?

Benim için başarı, sadece para kazanmak değil; fark yaratmak ve farkındalık oluşturmak. Bu anlayışı müşterilerime de yansıtmak istiyorum. Arçelik, kadın girişimciler konusunda çok fazla örneğe sahip değil. Sektörde, bayiliklerin çoğu babadan oğula geçiyor. Bu yüzden bizim mağazamız açıldığında şaşkınlık yarattı. Hatta bazı e-postalarda ‘kadın bayi’ ifadesini görmek beni önce şaşırttı. Ancak zamanla bunun aslında hoşuma gittiğini fark ettim. Kadın girişimciliğinin bu sektörde daha görünür hale gelmesine katkı sağladığımı hissetmek benim için çok değerli.

Türkiye’deki iş kadınlarının en yaygın olarak karşılaştığı zorluklar nelerdir size göre?

Kadın olarak iş hayatında çok fazla sorumluluk taşıyoruz. Hem işin hem de evin sorumluluğunu aynı anda üstlenmek zorundayız ve bu yük çoğu zaman iki katına çıkıyor. Üstelik toplumda kadınlara karşı hâlâ bir güvensizlik var. Kadın girişimcileri ciddiye almayan, muhatap almak istemeyen insanlarla karşılaşmak ne yazık ki hâlâ mümkün. Beyaz yaka olarak çalıştığım dönemde bile, elimi sıkmayan insanlarla karşılaştım. Yönetici olduğumda da benzer durumları yaşadım. Mağazayı açtıktan sonra bile, uzun süre işletmeyi anlattığım insanlardan ‘Peki, buranın sahibi nerede?’ diye soranlar oldu. İşin başında olduğuma inandıramadığım kişilerle karşılaştım. Beyaz eşya bayisi denildiğinde insanların zihninde belli bir profil oluşmuş durumda ve bu kalıbın dışına çıktığınızda tepkiyle karşılaşabiliyorsunuz. Kadınların iş hayatındaki ve özellikle beyaz eşya sektöründeki temsiliyeti çok daha fazla artmalı. Çünkü biz, bu ürünleri günlük hayatımızda daha fazla kullanıyoruz ve ihtiyaçları çok daha iyi analiz edebiliyoruz. Buna rağmen, elektronik veya beyaz eşya gibi sektörlerde kadınların uzmanlığına dair hâlâ soru işaretleri var. Oysa bu alanda çok daha başarılı olabiliriz ve sektörde daha fazla söz sahibi olmamız gerekiyor.

Kadınların liderlik pozisyonlarına gelmesi yönündeki en büyük toplumsal bariyerler nelerdir?

İlk aklıma gelen yine sorumluluk. Bir iş görüşmesinde bir erkeğe ‘Kaç çocuğun var?’ diye sormazsınız, ama kadınlara bunu soruyorlar. Kadınlar bu tür sorulara çok maruz kalıyor. Sorumluluk, sanki sadece kadınlarda varmış gibi görülüyor. ‘Bu iş, çocuk sahibi olmanıza engel olur mu?’ gibi sorularla karşılaşıyorlar. Oysa gerçek şu ki, kadının sorumluluğu iki katına çıkıyor. Hem iş hem de aile yükü kadının omuzlarına daha fazla biniyor.

İş kadınları sermayeye erişim konusunda bir zorluk yaşıyor mu? Yaşıyorsa ne tarz bir şeyler yaşıyorlar? Devletin kadın girişimciler için teşvikleri yeterli mi? Bu işi yaparken finans konusunda cinsiyetçilikle ilgili herhangi bir sorun yaşamadım. Aksine, teşviklerden faydalandım ve bu desteklerin bize sağladığı katkıyı gördüm. Tabii ki bu teşviklerin daha fazla olmasını isteriz, ancak ülkemizdeki sistem biraz yavaş ilerliyor. Yine de bu konuda inancım yüksek ve ilerleyen zamanlarda daha fazla fırsat olacağına inanıyorum.

Kadınların iş ve aile hayatını dengelemesi için hangi mekanizmalara ihtiyaçları var?

Marka tarafında da bu konuda bazı görüşmeler yaptık. Anadolu Ortaklar’ın sahibesi olarak, kadın çalışanların daha fazla istihdam edilmesi ve iş-özel hayat dengesinde kolaylık sağlanması için adımlar atmak istedim. Özellikle kadın çalışanlarımız için mesai saatlerinde daha esnek uygulamalar yapmayı önerdim. Ancak bu süreçte, erkek çalışanlarla bir eşitsizlik yaratıp yaratmayacağımız üzerine tartışmalar oldu. “Cinsiyetçi bir yaklaşım mı olur?” gibi sorular gündeme geldi ve erkek çalışanların da aile hayatlarına dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı. Bu nedenle konu tam anlamıyla netleşemedi, ancak ben kendi adıma kadın çalışanlara destek olmak için elimden geleni yapmaya devam ediyorum.

Kadınların iş hayatında daha fazla yer alabilmesi için hangi adımların atılması gerekiyor?

Kadınların iş hayatında daha fazla yer alabilmesi için öncelikle diğer sorumluluklarının hafifletilmesi gerekiyor. Kadınlar, aile ve ev işleri gibi yüklerden biraz daha özgürleşebildiklerinde iş hayatına daha fazla odaklanabilirler. Ancak bu sadece bireysel çabalarla mümkün değil; daha büyük bir sistemsel destek gerekiyor. Firmalar olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, ancak bu konuda toplumsal ve kurumsal düzeyde daha güçlü mekanizmalar geliştirilirse çok daha etkili olur. Bazen eğitimin ve sağlığın ücretsiz olması gibi büyük hedefler ütopik gelebilir, ama bu tür adımlar toplumsal gelişim için kritik öneme sahip.

Teknoloji ve dijitalleşme iş kadınlarına nasıl fırsatlar sunuyor?

Çok daha fazla insana dokunabiliyoruz ve sesimizi duyurabiliyoruz. 2025’te sektörel anlamda bu alanlara daha fazla adım atılması gerekiyor. Şu an çok gelenekseliz ve ataerkil yapıyı aşabilmek için çok daha geniş kitlelere hitap etmemiz şart. Bunu da dijital kanallar aracılığıyla daha etkin bir şekilde gerçekleştirebiliriz.

Bir iş kadını, lider olarak genç kadınlara neler önerirsiniz?

Hedeflerinize odaklanmak ve bu doğrultuda kararlılıkla çalışmak çok önemli. Çevrenizdeki bazı insanlar, ister yakın ister uzak olsun, sizi demoralize etmeye veya cesaretinizi kırmaya çalışabilir. Ancak bu tür yorumları göz ardı edip yolunuza devam etmelisiniz. Hedeflerinize olan inancınızı kaybetmeden çalışarak hem sektörde daha fazla yer edinebilir hem de daha başarılı olabilirsiniz. Mağazamı ilk açtığımda etrafımdaki herkese hemen duyurmadım. Önce işlerin oturmasını, gelişmesini bekledim. Çünkü “Sen yapabilir misin? Emin misin?” gibi sorularla karşılaşmak istemiyordum. Bu süreçte yaptıklarıma odaklandım ve zamanla sonuçlar kendini gösterdi. Genç kadınlara önerim, dış etkenlere takılmadan kararlılıkla ilerlemeleri ve yaptıkları işe inanmalarıdır. Başarı, sabır ve azimle şekillenir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*