
Kendinizi, firmanızı tanıtıp kuruluş hikayenizi anlatabilir misiniz?
34 yaşındayım. Beyaz eşya sektörüne 2015 yılında eski eşim ve kaynım sayesinde girdim. Maliye mezunuyum ve bir süre muhasebe işi yaptıktan sonra beyaz eşya sektörüne adım attım. İlk olarak bir başka beyaz eşya markası ile işe başladım. Sonraki süreçte ailesel sıkıntılar nedeniyle eşimle yollarımızı ayırdık. Ayrıldıktan sonra bir iş yapmam gerekti. Birkaç firma ile görüştüm, ancak olumlu sonuçlar alamadım. Buradaki en büyük avantajım, işi biliyor olmamdı. Sonra Bosch’u görüşme için aradım. Ertesi gün bana dönüş yaparak, Tuzla Şifa Mahallesi’nde bir bayi açmak istediklerini söylediler. Ama bunu işi bilen birine vermek istiyorlardı. Bu süreçte, 2022 yılında Bosch ile başladık. İlk başladığımda küçük bir dükkanla işe başlamıştım; 90 metrekarelik bir alanda. Şu anda ise 265 metrekareye çıktık. Bosch’un bu bölgede ilk ve tek, her şeyiyle ilgilenen kadın bayisi olarak çalışıyorum.
Mağazanızın fiziki özellikleri ve bölgedeki tüketici yapısından biraz bahseder misiniz?
Öncelikle bulunduğumuz yer biraz kırsal sayılabilir. Askeri alanlar, fabrikalar ve E-5 gibi önemli yerlerin ortasında bir konumdayız. Nüfus yaklaşık 80.000. İlk etapta burada Bosch’un tutup tutmayacağına dair endişelerimiz vardı, ancak yine de bunun mümkün olabileceğini düşündük. Bu sektördeki en büyük artı, kadınların etkisi. Bir kadın ne isterse alınır ne isterse yapılır. Ben de kadınları yakalamaya çalıştım. Onlar Bosch istiyorsa, alınır dedim. Kadınlar evde bu ürünleri kullandıkları için, kullanıcılara en iyi tavsiyeleri verenin bir kadın olacağına inandım. Bu süreçte de mahallemizin potansiyelini iyi yakaladığımı düşünüyorum. Burası çok karma bir mahalle; etnik olarak Doğu ve Karadeniz kökenli insanların yoğun olduğu bir yer. Bosch’un da bir sloganı var: “Bir defa Bosch, ömür boyu Bosch.” Bunu sıkça kullanıyoruz. Bir defa bu markayı alan bir daha vazgeçmiyor. Biz de kadın olarak burayı evimiz gibi görüyoruz ve müşteriye misafir gibi hitap ediyoruz. İlk başta marka konumlandırmada biraz zorlandık, ancak Z kuşağı daha bilinçli olduğu için aslında iyi bir başlangıç yaptık.
Marka sizin için ne ifade ediyor? Yöneticiler ile iletişiminiz nasıl?
Marka beni gerçekten evimdeymişim gibi hissettiriyor. Daha önce farklı bir markada çalışmış biri olarak, burada kendimi bulduğumu düşünüyorum. Yöneticilerle aramız gerçekten çok iyi, özellikle Semir Bey’le. Kadınlara büyük önem veriyor. Bir şey olduğunda, “Ben buradayım” diyor. Marka yerine, bizim sıkıntılarımızla özel olarak ilgileniyor. Bu da beni iş hayatımda daha rahat hissettiriyor.

Bu iş sizin için sürdürülebilir mi? Çocuklarınıza tavsiye eder misiniz?
Kesinlikle tavsiye ederim. Bayilik açmamdaki en büyük sebep, çocuklarıma bir iş kapısı oluşturmak istememdi. Tabii ki sevdikleri bir mesleği yapmalarını isterim, ama zamanla seveceklerdir. Evet, sürdürülebilir bir iş. Bayilik sistemi aslında sadece Türkiye’ye özgü bir şey. Anadolu insanı buraya gelip çay içip, sohbet edip, hayatı paylaşmak istiyor; bir anlamda terapi gibi geliyor bayilikler. Türk milleti olarak dokunmayı seviyoruz. Birbirimizi anlamamız, görmemiz gerekiyor. İnsanların düşündüğü gibi çok karlı değil. Rakamlar büyük olunca karlı gibi gözüküyor ama aslında yüzde 18-20’lerden, yüzde 3-4’e düşüyor. Eskiden beyaz eşyacılar zenginmiş, ama şimdi öyle değil.
Dergimiz aracılığıyla bir mesaj vermek ister misiniz?
Dürüst ve güvenilir olmak gerekiyor, bunu tüm sektör için söylüyorum. İnsanların güvenini kaybetmemeliyiz.
Hedefiniz nedir bu sektörde?
Tüm bayiler gibi ben de büyümek istiyorum. Şubelerimizi çoğaltıp ilerlemek istiyorum. Bu süreçte markanın desteğini de görüyorum. Geçen yıl Semir Bey, Kadınlar Günü’nde ikinci bayisini açmak isteyen bayilere hediye vereceğini, anahtar teslim bayilikler sunacağını söylemişti. Bu yüzden Bosch’un büyük desteğini hissediyorum. Kadınlar bu sektör içerisinde olmalı. En iyi satışı yapabilecek olanlar kadınlar, çünkü kullanıcılar da kadınlar.
Türkiye’deki iş kadınların en yaygın karşılaştığı zorluklar neler?
Kadınlar denilince insanların aklına genellikle butik, kozmetik gibi sektörler geliyor. Beyaz eşyaya girdiğinizde ise ilk soru genellikle “Kiminle yapıyorsun? Babanla mı, abinle mi?” oluyor. Hayır, tek başıma yapıyorum. Beyaz eşyada ürünlerin belirli bir ağırlığı var, tabii. Yeri geldiğinde biz de taşıyoruz, taşımaya çalışıyoruz. Bedensel olarak erkeklerle aynı güçte değiliz ama erkeklere yaptırabiliyoruz. Algısal olarak zorluklar var. Ticaretle ilgili kadınların kafasının çalışmayacağı gibi bir algı var. Halbuki evde ekonomiyi sağlayan hep kadınlardır. Kadınlar tasarruf anlamında da öne çıkar.

Kadınların bayilik oranı sektörel anlamda yeterli mi?
Bence yeterli değil. Çünkü kadın bayilerin oranı sadece yüzde 10 civarında. İstanbul’daki toplantılarda genellikle tek kadın bayi ben oluyorum. Her zaman yanımda bir kadın daha olmasını isterim. Bu sayının artmasını öneriyorum. Kadınlar neden bu sektörde çalışmalı sizce? Sektörün avantajları nelerdir? Beyaz eşya kullanıcılarının yüzde 90’ı kadın. Türkiye’de 100 erkekten 99’u çamaşır makinesinin nasıl çalıştığını bilmez. Kadınlara hitap eden ürünler olduğu için, en iyi şekilde kadınlar tanıtıp satabilir. Kadınların dilinden en iyi yine kadınlar anlar. Personel anlamında da genellikle bir kadın ve bir erkek bulunuyor; kadınlar satış yapıyor, erkekler ise ağır işleri üstleniyor. Tabii ki zor yanları da var. Ataerkil bir toplumda olduğumuz için, müşteriler genellikle muhatap olarak bir erkek istiyor. Ama kırsal bir bölgede olmama rağmen, bunu aşmayı başardığımı düşünüyorum. Bölgesel olarak burası zor bir bölge, ancak gelenler müşteriler beni soruyor ve benimle konuşmak istiyorlar yani alıştık birbirimize.
Kadınların bu işlerde yükselebilmesinin önündeki en büyük engeller nelerdir?
Algıyı kırmaya çalışıyoruz. Müşteriler genellikle erkek görmek istiyorlar ve erkek patron olduğunu düşünüyorlar. Ama şu anda bu algıyı yavaş yavaş değiştiriyoruz. Erkek ve kadın arasında bir fark kalmadı.
Sizin gibi iş kadınlarının finansmana ulaşması konusunda sıkıntılar var mı?
Kesinlikle zor oluyor. Benim açtığım dönemde de maddiyatı nereden buldun diye sordular. Ben maddi açıdan en büyük desteği annemden aldım. Biz Nevşehirliyiz. Annemin 5 kızı vardı. Başımdan bir evlilik geçtiği için bana destek oldu. En büyük desteği ondan aldım. Babam da beni destekledi. Bana düşecek olan paydan bir kısmını verip batırsam da bir şey olmaz dediler. Ve yola çıktık.
İş kadınlarının iş ve özel hayatını dengelemesi için hangi destek mekanizmalarına ihtiyaç var?
Öncelikle mağazada çalışanlarınızın iş yükünüzü alması gerekiyor. Evli olanlar eşlerinden desteği bekliyorlar. Her ne kadar patron da olsanız evin, çocukların sorumluluğu siz de oluyor. En büyük desteği eşinizden bekliyorsunuz. İkinci olarak çalışanlardan destek bekliyoruz.
Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alabilmesi için hangi adımların atılması gerekiyor sizce?
Kesinlikle, saygı temel bir unsur. Bir kadının yaptığı işi takdir edilmesi, ona değer verildiğini hissettirmesi çok önemli. Özellikle sektörde kadınların varlığı çoğu zaman göz ardı edilebiliyor, o yüzden bir kadının işini tek başına yapıyor olması bile büyük bir başarı. Ve gerçekten, her kadın için babasının desteği çok kıymetli, onların güvenini almak, insanın kendine olan güvenini artırıyor. Bu tür destekler, başarıya giden yolda büyük bir fark yaratıyor.
Teknoloji ve dijitalleşme iş kadınlarına nasıl fırsatlar sunuyor?
Sizin teknoloji ve dijitalleşme ile aranız nasıl? Kesinlikle, teknoloji beyaz eşya sektöründe hayatı oldukça kolaylaştırıyor ve artık ürünlerin birbirleriyle bağlantılı olması, kullanıcı deneyimini çok iyileştiriyor. Wi-Fi bağlantılı ürünler, evdeki işlerin daha verimli ve pratik yapılmasına olanak tanıyor. Ancak dediğiniz gibi, teknolojik yeniliklerin çoğu gerçekten kadınların ihtiyaçlarına yönelik oluyor. Çünkü evdeki çoğu iş, temelde kadınların üzerine düşüyor ve bu yüzden markalar daha çok onlara hitap eden ürünler geliştiriyor. Sevgililer Günü gibi özel günlerde ise genelde erkekler için hediye seçenekleri daha sınırlı, oysa teknoloji ürünleri hediye olarak da erkekler için harika bir seçenek olabilir. Sektörün bu açıdan biraz daha dengelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yönetici bir iş kadını olarak genç kadınlara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Öncelikli olarak hayatlarını bir erkeğin dudaklarının arasına bırakmasınlar. Ben zengin olacağım desinler, zengin bir adamla evleneceğim değil. Bunu hem maddi hem de manevi olarak söylüyorum. Kendini geliştirme anlamında da. Gençlerin bir umudu yok hayata karşı. Yaptığımız şeyler çok büyük şeyler değil aslında. Bir Bosch bayi açmak çok büyük bir iş değil. Ama bunun için emek sarf etmek gerekiyor. Bir mücadele olması gerekiyor. Şu anda gençler her şeyi hemen istiyor. Eski insanlar eski eşyalar gibi, her şeye dayanıyor. Şimdiki insanlar da hiçbir şeye dayanamıyorlar. En ufak bir şeyde vazgeçiyorlar. Özellikle kadınların ruhunun artması gerekiyor. Kadınların hayatlarına kendileri karar vermeleri gerekiyor. İş hayatının içerisinde en çok olması gerekenler kadınlar. Gençlerin de bu şekilde bu hayata atılmaları gerekiyor. Hiçbir şey kolay olmuyor. Pes etmesinler.
İlk yorum yapan olun