6. Tanrı Olmak Zor (Almanya/1989)
Sovyetler Birliği’nin en büyük bilimkurgu yazarları Arkadi ve Boris Strugatski kardeşlerin 1964 tarihli romanlarından bir uyarlama. İnsanlık, Dünya’ya çok benzeyen ama insanların orta çağda yaşadığı bir gezegene gözlemciler göndermiştir. Bu gezegenin gidişatına müdahale etmelerine izin verilmeyen bu gözlemcilerin amacı bu karanlık çağı kayıt altına almaktır. Seksenlerin fantastik film estetiği içinde çevrilmiş düşündürücü bir yapıt.
5. Crime And Punishment (Abd/1935)
Fyodor Dostoyevski’nin ölümsüz başyapıtı defalarca beyazperdeye aktarılmıştır. Siyah-beyaz dönemin en büyük karakter oyuncularından Peter Lorre, çelişkili katil Raskolnikov rolünü yine bir eldiven gibi üzerine uydurmuş. Dönemin büyük yönetmeni Josef Von Sternberg’den alçakgönüllü bir uyarlama.
4. Karamazov Kardeşler (ABD/1958)
Fyodor Dostoyevski’nin epik romanının bu Hollywood uyarlamasında Yul Brynner babası ile sorunları olan büyük evlat rolünde muhteşem bir portre çiziyor. Usta yönetmen Richard Brooks, devasa romanı sinemaya aktarmanın süresel zorluğundan dolayı psikolojik ögeleri biraz es geçerek, daha melodram ögelerine yaslanmış. Bu filme belli bir dezavantaj getirse de izlemeye değer bir sonuç çıkmış.
3. Taras Bulba (Abd/1962)
Nikolay Gogol’dan uyarlanan filmde Yul Brynner’dan yine unutulmaz bir portre izliyoruz. Oğlu rolündeki Tony Curtis de hiç sırıtmadan oynamış. Geleneksel ile geleceğin çatışması nesil farkı üzerinden verilmiş. Dönemin kartpostal çocuğu Tony Curtis üzerinden eklenen gereksiz bir yan aşk öyküsü, filmin temposunu biraz zedelese de; Yul Brynner’ın dinamik oyunculuğu ve J.Lee Thompson’ın özellikle Kazakların savaş sahnelerindeki yönetimi görmeye değer.
2. Selvi Boylum Al Yazmalım (Türkiye/1977)
Usta Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un “Al Yazmalım” hikayesinin serbest bir uyarlaması. Atıf Yılmaz yönetiminde T. Şoray, K. İnanır ve özellikle de Ahmet Mekin’in unutulmaz performansları. Aşkı en güzel anlatan filmlerden biri. Cahit Berkay’ın muhteşem müzikleri, ezberlenmiş replikleri ile eskimeyen bir klasik.
“ – Sevgi neydi ? “, “ Sevgi emekti. “
1. Ana (SSCB/1926)
Oğlunun siyasi hareketlere bulaşmasını istemeyen annenin hikâyesi. Buna engel olamayan ana, zamanla bilinçlenecek ve sınıfının kavgasında öncü bir devrimci olacaktır. 1905 Marksist devrimini filmin devrimci özü kadar devrimci bir çekim ile aktaran auteur yönetmen Pudovkin, Maksim Gorky’nin ölümsüz eserinden bir sessiz sinema klasiği yaratmıştır.
İlk yorum yapan olun