Bize hem kişisel anlamda kendinizi hem de mağazanızı tanıtır mısınız?
Ben 1979 doğumluyum. Göktaşlar firması olarak 1966 Ankara’da kurulduk. O zamanlar Ankara’da çok fazla beyaz eşya mağazası yoktu. Babam ve dedem ticarete köyde bakkal dükkânı olarak başlamış daha sonraları Ankara’nın merkezine gelip tüp bayiliği, araba lastikçiliği, akü, araç ekipmanları ve mobilya derken daha sonraları beyaz eşya içine girmeleri de 1967-68 arasında olmuş. 1968’den bu zamana kadar baba mesleği olarak biz beyaz eşyacılığı devam ediyoruz. Siz Ankara kökenli bir firmasınız, Konya’ya geliş hikayenizi anlatır mısınız? Ankara’nın en eski beyaz eşya mağazalarından biriyiz, bizim haricimizde birkaç tane daha eski beyaz eşya bayisi var. Biz Ankara’da Vestel markası ile büyük bir başarı elde ettik. Perakendecilikte kurumsallığı yakalamış bir mağaza olduğumuz için, Vestel’in daveti üzerine Konya’da 2018 yılında mağaza açmaya karar verdik. Konya’ya ilk olarak AVM’lerde 2 mağaza açarak geldik. Akabinde aynı yıl içinde bir mağaza daha açtık. Şu anda Konyada 6 mağazamız var. Vestel olarak Konya’da rekabet edeceğim bayi sayısı çok az, Konya’da 5 tane Vestel bayisiyiz Vestel olarak benim Konya’da 6 tane de mağazam olduğu için hemen her tarafta fiyatlara bir şekilde uygunluk sağlayabiliyoruz ama Ankara’da yaklaşık 40 tane Vestel bayi var bundan dolayı Konya benim için daha değerli. Keşke buraya 15 yıl önce gelmiş olsaydım, Konya’da olmaktan mutluyum. Normalde babam ve amcam iki ortaktı. Göktaşlar İç- Dış Ticaret ve Göktaşlar Dayanıklı Tüketim diye iki tane firmamız vardı, 2021 yılının haziran ayında firmaları tamamen ayırdık. Adımız Ankara’da adeta marka olduğu için Göktaşlar isminden kimse vazgeçmek istemedi, onlar beş mağaza ve Göktaşlar Dayanıklı Tüketim adı ile Ankara’da kaldılar. Bizde Göktaşlar İç- Dış Ticaret olarak 4 tanesi Ankara’da 6 tanesi Konya’da olmak üzere 10 mağaza ile yolumuza devam ediyoruz. 10 mağazada 40’a yakın personelimiz çalıyor.
Geçmişten günümüze tüketici davranışları nasıl değişti, nasıl bir tüketici var karşınızda?
20-25 yıl evvel beyaz eşya mağazası açmak daha kolaydı. Emekli olan herkes beyaz eşya mağazası açabiliyordu. Bu dükkanlar genellikle mahalle aralarında küçük mağazalardı. Şimdi bu sektör artık daha profesyonelleşmeye başladı, mecburen profesyonelleşmesi gerekiyor çünkü tüketici de ona göre profesyonelleşti. İnternet çağına girdik, ürünü müşteriye anlatırken iyi tanımak gerekiyor. Örnek vermek gerekirse ürünü Vestel üretiyor, tamiratını Vestel yapıyor, reklamını Vestel yapıyor, nakliyesine Vestel yapıyor, kurulumunu Vestel yapıyor bizim sadece bayi olmamız gerekiyor. Bayi olmazsanız bunların hiçbirisinden yararlanamıyorsunuz. Bizim için burada en önemli şey, ürünün müşteriye temiz, düzgün ve hasarsız bir şekilde ulaşmasını sağlamak. Artık müşteri çok bilinçli, eskiden o kadar değildi, Ankara’daki mağazamızdan örnek verirsek, müşterimiz bize şöyle derdi; “bana bir tane çamaşır makinesi gönder” makinenin nasıl olduğu hiç önemli değildi, yıkasın yeter. Ya da babama “Osman abi bana bir tane orta boy buzdolabı gönder” derlerdi bu kadar. Ürün gider ürün gittikten sonra da ödemesini müşteri peyder pey yapardı. Köylü vatandaşlara satarsak ürünü, onlarda borçlarını harman zamanında ödüyorlardı. Yani babamızın zamanında işler böyle yürüyordu. Günümüzde ise satış personelinin bütün teknik bilgilere sahip olması gerekiyor, bazen müşteriler geliyor ürünün desibelinden tutun, kaç programlı ve kaç saat çalıştığını, 15 dakikalık programda 9 kilo çamaşırı yıkayıp yıkayamayacağını ve buna benzer bir sürü teknik bilgi soruyor, bütün bunları müşteriye güzelce anlatmamız gerekiyor. Bizim için önemli olan şu, eğer bir müşteri bizden bir ürün aldı mı, ikinci kez bize geliyorsa tamam biz bu işi doğru yapmışız demektir. Yoksa bizim gibi 30 tane mağaza var, ikinci sefere bize gelebiliyorsa o müşteri müşterimizdir. Şimdi fiyatlar aşağı yukarı her tarafta aynı olabilir. Müşteriye ne kadar çok ilgi ve kendilerini ne kadar değerli hissettirirseniz o kadar başarılı olursunuz çünkü müşteri kendisini değerli hissetmediği bir yere bir daha asla gelmez.
Enflasyon karşısında tüketici davranışları nasıl oluyor?
Enflasyonu pozitif yönde değerlendirmemiz söz konusu değil ancak tüketicinin davranışı şu şekilde oluyor. Örneğin 10 liralık bir ürünü pazarlık ediyor 9 TL olur mu diyor, bir dahaki ay aynı ürün 13 TL oluyor, bu sefer 12 TL üzerine pazarlık ediyor. Halk bir müddet sonra fiyatlara alışıyor. Artık bu enflasyonist durumdan sonra tüketici hangi ürünü, hangi fiyata kaça alacağını, bilemiyor. Bizim her zaman için stoğumuzda belli bir miktarda ürünün olması gerekiyor. Şimdi 10 tane mağazadan bahsediyoruz. 10 tane mağazamız olduğu için bizim aylık yapmış olduğumuz cironun en az 3 katı kadar malın depoda olması lazım. Beyaz eşyacıların genellikle böyle olması gerekiyor. Bir gece de fiyatlara %15 zam geliyor ürünlerin fiyatlarına %15 fark koyuyorsun, baktığın zaman sermayen artmış gibi oluyor fakat adetsel olarak bir şey fark etmiyor. Ama bu tüketiciye ters etki ediyor. Bayi olarak bu bizi bir ay sarsıyor ama bir ay sonra tekrar eski duruma dönüyoruz. Ötelenebilecek fazla bir şey olmuyor, çünkü insanlar belli bir lükse ve belli bir rahatlığa alıştığı için, bundan ödün vermek istemiyor. Bir insanın evinde televizyonu ya da buzdolabı bozulduğu zaman bunu mecbur değişecek. Fiyatların artışı, enflasyon artışı bizim aslında hiçbir zaman istemediğimiz bir şey, ne fiyatlar artsın ne de enflasyon. Eskiden bir ürün bir yıl boyunca aynı fiyatı devam ederdi. Doğrusunu söylemek gerekirse önümüzdeki aylarda fiyat artacak diye 12. ayda satış patlaması yaşadık.
Vestel olarak en çok hangi ürün grubu tüketicinin ilgisini çekiyor?
Ürün olarak da şöyle söyleyeyim, normalde biz Vestel olarak elektronikte Türkiye’nin en büyük firmasıyız TV satış adetleri olarak Türkiye’de en yüksek cirosunu Vestel yapıyor. Beyaz eşya, ona nazaran biraz daha düşük gidiyordu. Vestel deyince insanların aklına elektronik geliyordu ama sonra ZORLU olarak beyaz eşya üretimini çok fazla arttırdığı için artık fark etmiyor. Eskiden ciromuzun %70’ini elektronikten yapardık ama şu anda %50 %50 gibi. Şimdi teknoloji çok fazla gelişti, tüketicide bilinçlendi A ürünü, B ürünü, C ürünü diye çok fazla kıyaslama yapmıyor, çünkü herkesin kullandığı motor aynı kalitede bir motor. Bir çamaşır veya bulaşık makinesinden bir buzdolabından kadar kullanılan motor, hepsinin kalitesi aynı. Tüketici gidip de A firmasına ismi var diye daha yüksek fiyat vermek istemiyor. Fiyat performans açısından Vestel bunu çok güzel başardı. Zaten her geçen yıl da pazar payını büyütüyor kısacası Vestel’den memnunuz.
İşinizi seviyor musunuz?
İşimi seviyorum. Babadan gelme bir iş, çocukluğumuzdan beri hep işe gelirdik, hep beyaz eşyanın içerisindeydik. Sonra ortaokul, lise, üniversite. Yaz tatillerinde bile. Hatta okumak için bir ara yurt dışına gidecektim. Dedem dedi ki; ya senin üniversiten dükkân, buraya gel, mağazada dur maksat üniversitede bir yere gelmek istiyorsan burası senin dedi. Evet işimi seviyorum, eskiden kâr marjı çok daha yüksekti. Aslında bakarsanız beyaz eşyada ürünler çok pahalı, ama kâr marjı eskisi gibi insanı çok fazla tatmin etmiyor, onun için yüksek ciro yapman lazım. Yüksek ciro yapmadığın takdirde yeterli olmuyor. Çünkü masraflarımız da çok fazla arttı. Bu mağazayı biz ilk tuttuğumuzla şimdiki kira bedeli arasında herhalde %300 oranında artmış durumda. Çalışan arkadaşlarımızın maaşları olsun, primler olsun hep aynı şekilde. Çünkü biz daha çok hem maaş hem prim şeklinde çalışıyoruz. Ne kadar fazla ürün satarsan o kadar fazla destekliyoruz, ayrıca Vestel de kendilerini destekliyor, arkadaşlara VES puan dağıtıyorlar. Vestel’in birebir çalışan arkadaşlara verdiği bir ödül bu, o da bizi mutlu ediyor çünkü arkadaşlar ne kadar mutlu olursa o kadar motive olur, motive olursa o kadar da işe yansır. Biz tüm personelimiz ile adeta kocaman bir aile gibiyiz.
İşi devredeceğiniz çocuklarınız var mı?
Ben 1979 doğumluyum, benim 3 tane çocuğum var. İki oğlum bir kızım var. Oğlum şu an üniversiteye hazırlanıyor. Kızım liseye hazırlanıyor. Aslında benim ufak oğlan şimdiden başladı “dedem işi sana bıraktı sende bana bırakacaksın” diyor, olursa o olur. Büyük oğlan baba “ben senin işini yapmam herhalde” diyor. Babam bizim için çalışmış bir yere gelmiş, bizi buraya oturtturmuş. Biz de kendi çocuklarımız için yapacağız. Gelip buraya oturmasını isteyeceğiz. Otururlarsa kendi çıkarları, oturmazlarsa kendi işlerini kurmaları için elbette yardımcı olacağız.
İşinizi yaparken kendinizi nasıl eğitiyorsunuz? Neler takip ediyorsunuz, neler dinliyorsunuz, neler okuyorsunuz?
Şu anda ekonominin nasıl olduğunu, geçmişinin ne olduğunu biliyoruz ama ilerisinin ne olacağını gerçekten bilemiyoruz. Haberleri daha çok sosyal medyadan, twitter’dan takip ediyorum. Ben normalde televizyondan haber izlemem. Çünkü bir kanalda çıkan haberle öteki kanalda çıkan haber arasında dağlar kadar fark var. Halbuki aynı haberi sunuyorlar ama çok fark var. Televizyondaki bir haber spikeri ya da bir ekonomist benim rehberim değil, Vesteldeki yöneticilerimizin dedikleri üzerine hareket etmeye çalışıyoruz çünkü bizim önümüzdeki rehber onların söylemleri.
Bu sektördeki hedefiniz ne?
Bu sektördeki hedefim çok fazla mağaza açmak değil, doğru düzgün ciro yapabilecek Vestel’e yakışır güzel nitelikli mağazalar açmak istiyorum hedefim bu. Konya’da 2-3 yerde daha mağaza hedefim var ama dediğim gibi hem bizi mutlu edecek hem Vestel’i mutlu edecek hem de orada çalışan arkadaşlar mutlu edecek 2-3 tane mağaza açılabilirim, böyle bir hedefim var.
İlk yorum yapan olun