Arçelik her önüne geleni parası var diye bayi yapmaz

Dağdelen A.Ş - Muğla, Ortaca - Fatih Dağdelen

Bize kısaca kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınız?

Fatih Dağdelen, 44 yaşındayım, evliyim, üç erkek evladım var, üçüncü kuşak bir Arçelik bayisiyim. Burası bir aile işletmesi. Dedem ilk olarak 1965’li yıllarda bakkal dükkânı olarak başladığı bu işe daha sonra manifatura ve Arçelik bayisi olarak devam etti. 1980’li yıllarda dedem işini iki oğluna devrediyor. Babam ve amcam bu işin içine yapı market ve inşaat malzemelerini de ekleyerek aşağı yukarı 60 yıllık geçmişi olan bir işletme olarak hizmetlerimize devam ediyoruz.

Üçüncü kuşak olarak siz firmaya nasıl ve ne zaman başladınız?

Ben ilk, orta ve lise öğrenimimi Ortaca’da tamamladım. Üniversiteyi Karadeniz’de okudum. Karadeniz Teknik Üniversitesi mezunuyum, daha sonra askere gittim. Askerden sonra babam hadi oğlum geç işin başına dedi, ben de geçtim. Babam biraz erken emekli oldu. 2003 yılından beri yani yaklaşık olarak 20 yıldan beri işin başındayım.

Mağazanızın özelliklerinden bahseder misiniz?

60 yıla dayanan bir esnaflığımız var. Ortaca ilçesi küçük bir yer olduğu için güvene dayalı bir esnaflık sistemi var burada. Arçelik’in markasının güvenirliliği yanına bir de bizim aile olarak güvenirliliğimiz gelince, Allah’a şükür güzel bir ikili oluşturduk. Yıllardır da bu ikiliyi güzel bir şekilde işletiyoruz. Elimizden geldiği kadar işimize yatırım yapıyoruz. Mağaza yeniliklerimizi anında ve zamanında yapıp güncellikten kaçmamaya çalışıyoruz. Burası önemli bir turizm ve tarım bölgesi. Antalya, Marmaris, Bodrum gibi değildik. Pandemi zamanına kadar bölgemiz biraz boştu özellikle pandeminden sonra bu boşluk yavaş yavaş gözle görülür şekilde dolmaya başladı. Biz de bu gelişmeden dolayı, onların faydalarından ve nimetlerinden yararlanıyoruz diyebilirim.

Geçmişten günümüze tüketici davranışlarındaki değişikliği eski bir perakendeci olarak değerlendirir misiniz?

Eskiden müşteri mağazaya geldiği zaman, biz müşteriye ilk önce ürünün özelliklerini yarım saat anlatırdık, artık günümüzde insanlar hangi ürünü alacağını bilerek mağazaya geliyor. Yani biz bayilerin ürünün özelliğini, bu tür müşterilere uzun uzun anlatmamıza gerek kalmıyor. Teknolojinin sayesinde insanlar hangi ürünü alacağına hangi marka alacağını bunların hepsini tek tek çalışıp kararını verip öyle geliyor. Müşterilerimizin %70’i bu şekilde oldu artık. Son 1-2 yıldır bu değişim çok fark ediliyor, utanmasalar ürün özelliklerini bize anlatacaklar, yani o kadar çok bilinçli bir müşteri kitlesi var dışarda.

Arçelik markası size ne ifade ediyor ve neden bu markayı tercih ettiniz?

Markadan vazgeçmememizin sebebi güven. İlk başta da söyledim Türkiye’de marka bilinirliği ve güven açısından ilk akla gelen marka Arçelik. İnsanlar nasıl Arçelik’e güveniyorsa biz de aile olarak Arçelik’e güveniyoruz. Arçelik her zaman bizim yanımızda olmuştur. İyi günümüzde, kötü günümüzde her daim yanımızda olmuş ve her zaman bayisine sahip çıkmıştır. Arçelik bayileri birbirlerine çok bağlıdır. Mesela üniversiteyi kazandığımda, hiç unutmam biz babamla birlikte direkt Trabzon’daki bir Arçelik bayisinin yanına gittik. Trabzon’u bilmeyiz. Üniversiteyi kazanmışım, uçağa bindik babamla beraber Trabzon’a geldik, hiçbir yer bilmiyoruz. Bir otele gittik ne yapacağız diye babamla düşünürken, hiç unutmam babam gel dedi bana bir Arçelik bayisi bulalım. İndik çarşıya bir Arçelik bayisi bulduk, biz Muğla Ortaca’dan Arçelik bayisiyiz dedik. Hoş geldiniz dediler. Adamlar sağ olsunlar bizi aldılar, götürdüler bütün yardımları yaptılar, evimi tuttular. Ev kiraladık. Aynı şekilde buraya da bir Arçelik bayisi gelse biz de aynı şeyleri yaptık, zaten yapıyoruz da. Bu Türkiye’nin her yerinde böyledir her yerde gelenek görenek, örf, adet gibi bir ayrıcalıktır bu, biz bunu çok iyi yaşayan insanlarız. Arçelik bayisi dediğiniz zaman o bölgede istisnasıdır zaten. Arçelik her önüne geleni parası var diye bayi yapmaz. Kişiliğine, karakterine ve toplumdaki yerine bakarlar ona göre bayilik verirler eskiden beri budur.

Yöneticilerinizle aranız nasıl? Onlardan beklentiniz var mı?

Yöneticilerimizin hepsi tecrübeli insanlar. Tecrübeli bayiler yöneticinin ne istediğini zaten bilir ya da tecrübeli yöneticide, bayinin ne istediği bilir. Onlar da biz de bu konuya şöyle bakarız. Onlar bizim işimizi kendi işleri gibi, biz de onları işini kendi işimizi gibi gördüğümüzden dolayı bir sıkıntı yaşamayız. Zaten bir sorun yaşamıyoruz.

Beyaz eşya bayisi olarak günümüz ekonomik durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Açık konuşmak gerekirse bölgemiz açısından baktığımızda biz bölgede herhangi bir ekonomik sıkıntı yaşamadık ya da biz Arçelik bayisi olarak herhangi bir sıkıntı yaşamadık, yaşamıyoruz. Peki niye? Pandemiden bu yana bizim bu bölgeye çok göç geliyor, göç gelmesi de bizim için avantajımız oluyor. Şimdi insanlar buralara gelip yeni ev alıyor, evini döşeyecek ya da eşyalarını yeniliyor, o yüzden bölgemiz avantajlı bir bölge Ama genel olarak baktığımızda nedeni anlaşılmayan bir kördüğüm var. Çözülemeyen bir kördüğüm bu.

Yani bunu bir açar mısınız?

Faizi yükselttiler, dövizi düşüremediler. Döviz yükselse, faiz düşmüyor; enflasyon düşmüyor. Gerçekçi olmak gerekirse, bir beyaz eşya satıcısı olarak bu enflasyonist ortamdan memnunuz. Allah’a şükür paramızı kazanıyoruz, bir şikâyetimiz yok. Tabii ki, bölgemizde satış durursa bizim için sıkıntı olur, ama bölgemizde satış da durmuyor. Bölgenin özelliği itibariyle, çok olmasa da bir satış potansiyelimiz var. Yalan yok, şimdi yaz sezonu açılıyor, düğün sezonu başlıyor, yazlıkçılar evlerine gelmeye başladı. Onlar evlerine yerleşecekler, yeni yazlıkçılar da geliyor, bu yüzden bölgemizin avantajını kullanıyoruz. Bir de şöyle bir durum var: Örneğin, dışardan gelenler gelirken buradan alışveriş yaparlar diye düşünüyoruz, ama olanların %50’si yaşadığı yerden alışveriş yapıp geliyor, ya da tam tersi olabiliyor, buradan alışveriş yapıp gönderebiliyoruz. Ama yine de şükür. Ancak diğer bölgeler nasıldır, onu bilemiyorum.

E ticaretin satışlarınıza etkisi nedir?

En büyük rakibimiz e-ticaret. E-ticaret yüzünden fiyat istikrarı sağlayamıyoruz, en büyük sıkıntımız da bu. Kar marjlarımızı bazen düşürmek zorunda kalıyoruz, çünkü e-ticarette bizim 5 liraya sattığımız malı, orada daha ucuza verebiliyorlar. Bildiğiniz gibi, ticarette farklı bakış açıları vardır; ucuza aldıysam ucuza satarım diye düşünenler var, ya da eskiden elinde kalmış oluyor. Ben para kazanmak için yapıyorum, sermayemi korumam lazım diye düşünenler var. İnternette ürün satışı genellikle sürümden kazanacağım, ucuza alayım ucuza satayım mantığıyla gittiği için büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. E-ticaret yüzünden pazar payı kaybediyoruz. İnternet satışlarından beyaz eşya satışları pek etkilenmez diye düşünenler var, ben söyleyeyim beyaz eşyada internetten etkileniyor.

İşinizi seviyor musunuz? Çocuklarınıza bu işi tavsiye ediyor musunuz?

Üç tane oğlum var en büyüğü 15 yaşında ortanca olan 12 yaşında en küçüğü 8 yaşında. Ben ticareti seven birisi olarak işi 20’li yaşlarda babamdan devir aldım, yürütmeye çalıştım. Ancak şimdi benim çocuklar bu işi sevecek mi sevmeyecek mi yaşları küçük olduğu için belli değil. Ben yeniden doğsam yalan yok yine ticaretle uğraşırdım, yine Arçelik bayiliği yapardım. Ama şu anda çocuklarımın yaşı küçük, onların yapmasını ister misiniz derseniz, bu ülke koşullarında pek istemem. Çünkü çok stresli işler yapıyoruz. Ama güzel bir ekonomi olsaydı şu an ki ekonomik krizler olmasa her şey normal olsaydı tabii ki insan yaptığı işi dördüncü kuşağa taşımak ister. Yaz tatillerinde ufak ufak dükkâna gelmeye başladılar, hiçbir şekilde onları yönlendirmiyorum. Benim de böyle bir huyum var çocuklarım nasıl mutlu olacaklarsa o şekilde yaşamalarını öneriyorum tek düşüncem bu benim. Ben iki kardeşim diğer ufak kardeşim esnaflığı ve ticareti sevmiyor mesela. Çocuklarıma da şimdiden ticareti empoze edipte onların mutsuz bir hayat yaşamasını istemem doğrusu. Ticareti seven ticaret yapsın, çalışmak isteyen çalışsın nasıl mutlu olacaklarsa onu yaşasınlar.

Sosyal sorumlulukla alakalı bir çalışmanız var mı? Kısaca paylaşmak ister misiniz?

Ben dört dönemdir Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyesiyim bunun iki dönemini yönetim kurulu üyesi devam ettiriyorum hala şu anda yönetim kurulu üyesiyim. Geçen dönem Ortaca Belediyesi Meclis Üyeliği görevim vardı. Bir ara Ortaca Belediye Spor kulüp yöneticiliği yaptım. Yani sosyal olarak hayatım çok aktif geçiyor.

Hedefleriniz nelerdir?

Yaşadığımız bölge itibariyle sosyallik ve ticari anlamda o kadar çok doyuma uğraştım ki şu anda gelecek olarak baktığımda tek hedefim, var olanı korumak gibi düşünüyorum. Çünkü Arçelik ve Beko markaları olarak düşünürsek eğer, zaten Ortaca’daki beyaz eşya sektörünün büyük bir bölümü bu iki büyük markanın elinde, tüketici bizi tercih ediyor. Dolayısı ile gelebileceğimiz en yüksek seviyelere geldik diyebilirim.

Şubeleşme tarzı bir şeyler var mı aklınızda?

Sohbetin başında amcalardan bahsetmiştim daha önceleri ortak olarak zaten Dalaman ve Köyceğiz şubelerimiz vardı. Ortaklardan ayrılıp tek başıma kalınca işlerin zorluğunu gördüğüm için artık şöyle düşünüyorum, işin başında olmadan o işletmeye hâkim olamıyorsun. Böyle çok mutluyum, şubeleşmeyi düşünmüyorum, kendime ve çocuklarıma zaman ayırabiliyorum. Doyumdan mıdır yoksa bıkkınlıktan mıdır bilmiyorum hani öyle çok şube açayım daha fazla para kazanayım gibi düşüncelerim yok. Keyfin yerindeyse, huzurluysan, aile huzurun varsa, kafam rahatsa eşinden dostundan ya da sokağa çıktığım zaman saygı görüyorsam yetiyor.

Belki de ileride Belediye başkanlığına adaylığınızı koyabilirsiniz.

Hayırlısı, kısmet. Hiçbir zaman olmaz demem.

Son olarak sektöre yönelik bir mesajınız var mı?

Herkes birbirine güvenir, birbirine saygı duyar. Kimse kimseyi zorlamazsa. Bunu yöneticiler de bayiler de çok iyi anlar. Huzurlu ve saygılı bir çalışma ortamı olursa, sektör üreticilerimiz bu şekilde dünya ile yarışmaya devam etsinler zaten biz bayiler gerisini hallederiz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*