Bize buzdolabı almaya gelmişlerdi. Kahve ile sohbet koyulaşınca sonrasında kendilerine ankastre set bile verdik

Erhan Koçar / Avantaj DTM - ESKİŞEHİR

Kendinizi ve firmanızı genel olarak tanıtabilir misiniz?

31 yaşındayım ve aslen Diyarbakır doğumluyum. 2017 yılında Ufuk Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. 1999 yılında Eskişehir’e geldik ve ilk olarak inşaat sektöründe çalışmaya başladık. 2022 yılında ise beyaz eşya sektörüne adım attık ve o tarihten bu yana faaliyetlerimize devam ediyoruz. Şirketimizi 14 Ekim 2022 tarihinde kurduk. Aslında bu sektöre girmek gibi bir düşüncemiz yaklaşık 5 yıldır vardı. Daha önceki şirketimiz Grup İnşaat, İstanbul ve Eskişehir özelinde projeler yürütüyordu. İnşaat sektörü, birden fazla kalemi barındırdığı için yönetilmesi oldukça zor bir alan. Ben ise daha sakin bir iş ortamını ve insanlarla iletişimde olmayı sevdiğim için beyaz eşya sektörüne girmeyi düşündüm.

Mağazanızın özelliklerinden bahseder misiniz?

Mağazamızda küçük ev aletleri bulunmuyor, ancak beyaz eşya kategorisindeki tüm ürünler mevcut. Stoklarımızda bu ürünlerin tamamı yer alıyor. Profilo, pandemi sonrasında küçük ev aletleri segmentini kaldırma kararı aldı. Bu ürünler yurt dışından geldiği için, maliyetleri göz önünde bulundurularak böyle bir adım atıldı. Biz de bu karar doğrultusunda mağazamızda yalnızca beyaz eşya ürünlerinin satışını gerçekleştiriyoruz.

Perakendecilikle ilgili tecrübeniz daha yeni. Kendinizi bu alanda nasıl yetiştiriyorsunuz?

Sürekli geziyorum ve insanlarla olan iletişimimi sağlam tutmaya gayret ediyorum. Esnaflarla iletişim halinde kalmayı ve görüşmeyi seviyorum. Kendimi bu anlamda sürekli geliştirmeye çalışıyorum. Diğer bayilerle de görüşerek kendimi güncel tutmaya gayret ediyorum. Bu şekilde kendimi besliyorum.

Bölgenizin tüketici yapısından bahseder misiniz, tüketicilerin Profilo’ya bakışı nasıl?

Bu bölgede ağırlıklı olarak B+ ve A sınıfı sosyoekonomik gruplara mensup insanlar yaşıyor. Lokasyona göre değişiklik gösterebilir tabii, ancak genel olarak müşteri portföyümüz bu şekilde. Profilo’nun müşteri kitlesi, markayı daha önce kullanmış ve ondan vazgeçmeyen kişilerden oluşuyor. Marka olarak bu bölgede Profilo’yu iyi bir konuma getirdik. Ürün yelpazemiz geniş, stoklarımız bol; müşteri mağazamıza geldiğinde birden fazla ürünle tanışma fırsatı buluyor ve markanın kalitesini burada görebiliyor. Bir beyaz eşya bayisinin stokları ne kadar genişse ve mağazasında ne kadar fazla ürün sergileyebiliyorsa, müşteri de o kadar etkileniyor. Müşteri, bir mağazaya girdiği anda farklı kategorilerde, çok sayıda ürün gördüğünde daha pozitif oluyor. Biz de Profilo ne kadar ürün çıkardıysa mağazamızda bunları sergilemeye özen gösteriyoruz.

Markayı genel olarak değerlendirdiğinizde ve 2 yıllık süreyi de göz önüne aldığınızda genel olarak duygularınız nedir?

Sektöre adım attıktan sonra, burada insanların memnuniyetini görmek ve olumlu geri dönüşler almak bizi çok mutlu ediyor. Böyle şeyler gerçekten insanı onurlandırıyor. Ürünlerin nasıl üretildiğini gördüğünüzde ise ayrıca mutlu oluyorsunuz. Fabrika ziyaretlerimiz sırasında markanın ne kadar güçlü olduğunu fark ettik. Bu durum, bizim de markaya olan bakış açımızı ve saygımızı artırdı. Dolayısıyla, ürünleri satarken veya müşterilere sunarken daha farklı bir perspektifle yaklaşıyoruz.

Profilo size marka olarak ne anlam ifade ediyor? Size nasıl bir duygu veriyor?

Profilo zaten yerel bir marka ve geçmişi de çok köklü. Daha sonrasında Alman kalitesine de kavuştu. Tam bir fiyat-performans ürünü. Hem ürün kalitesi olarak üstün seviyede hem de fiyatları da oldukça rekabetçi. Biz hem kırsal kesime hem de lüks konutlara ürün gönderiyoruz. Bu yüzden müşteri portföyümüz oldukça geniş. Bu da bizi mutlu ediyor. Yıllardan bu yana çevremizdeki insanların kullandığı ürünün Profilo olduğunu görünce bizde bir merak uyandırdı açıkçası. Bu sektöre girdiğimizde markanın gerçekten kaliteli olduğunu gördüm. Bir müşterimiz 1985 yılında aldığı buzdolabının halen çalıştığını söyledi bize. Bu bizi çok mutlu etti. Hatta mağazamızda sergilemeyi de düşünüyoruz.

Marka yöneticileri ile aranız nasıl?

Sürekli iletişim halinde kalıyoruz. Her an bize yardımcı oluyorlar.

Bu çalışma temposu için de bir beyaz eşya perakendecisi olarak ne tür sorunlar yaşıyorsunuz? Bunlarla ilgili nasıl çözümler geliştiriyorsunuz?

Önceden her beyaz eşya satıcısının kendi deposu vardı ve bu durum zaman zaman bize sıkıntılar yaratabiliyordu. Sonrasında marka bir karar aldı ve şu anda Bosch-Siemens-Profilo için resmi bir depo oluşturuldu. Artık ürünleri biz görmeden, doğrudan bu depodan teslim alıyoruz. Bu, daha önce yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biriydi. Şimdi ise ürünler doğrudan depodan geliyor, bu da operasyonlarımızı kolaylaştırıyor. Bunun dışında, Eskişehir’de sektörde ciddi bir rekabet ortamı var. Zaman zaman fiyat konusunda bazı sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Kredi kartlarıyla ilgili de bazı zorluklar var. Tüketicilerin büyük bir bölümü alışverişlerini kredi kartları ile gerçekleştiriyor.

Ancak kredi kartı limitlerinin düşmesi bizi ciddi şekilde etkiledi. Nakit akışı da oldukça az. Ayrıca, 2 Ağustos’ta çıkan yeni yönetmelik gereği, fatura kesilen kişi ile kart sahibinin aynı olması gerektiğine yönelik bir kural getirildi. Bu da bizim için başka bir sorun oluşturuyor.

Bu konuda markanızdan herhangi bir yönlendirme yapılıyor mu size? Bilgi akışı sağlanıyor mu?

Bu tarz konularda ciddi bilgilendirmeler yapılıyor. Bizim kullandığımız BIP adında bir sistem var. Burayı sürekli olarak kontrol ediyoruz. Bir karar alındığında bizimle bilgi paylaşılıyor. Her türlü konuda haber alınıyor.

Küçük ev aletleri satmamak sizi nasıl etkiliyor?

Bu bayiden bayiye göre değişiklik gösteriyor. Zaten bulunduğumuz konum gereği büyük cihazlara daha çok talep oluyor. Mağazamızda 3 kişi çalışıyor ve özellikle büyük cihazları satmaya gayret ediyorduk. Küçük ev aletleri bakmaya gelen müşterilerimize yeteri kadar vakit ayıramıyorduk. Bundan dolayı kaldırılması bizim için bir sorun oluşturmadı.

Kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler. Kahvenin ticaretinize bir katkısı oluyor mu?

Diğer küçük ev aletleri hakkındaki fikrim belli ancak kahve makinesi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Eğer onun üretimi devam etmiş olsaydı daha farklı olabilirdi. Kahvenin satışlara manevi katkısı da oluyor her zaman. Türk milleti olarak kahveyi seviyoruz. Manevi olarak farklı duygular uyandırıyor. Sohbet ediyoruz ve daha fazla detaylara giriyoruz. Örneğin buraya 60 yaş üzerinde bir çift gelmişti ilçeden, teyze çok başım ağrıyor dedi. Bir kahve içelim dedik ve ikram ettik. Bize buzdolabı almaya gelmişlerdi. Kahve ile sohbet koyulaşınca sonrasında kendilerine ankastre set bile verdik. Güzel sohbetiniz için bunu aldık demişlerdi.

Sektöre bir mesajınız var mıdır?

Mağaza sahiplerinde ve satışçılardan ricam hiçbir zaman müşteri ayırt etmemeleri. Müşteri geldiği zaman her zaman hoş sohbet olun, gülümseyin. Çünkü beklenmeye ya da yargılanan kişilerden çok farklı durumlar çıkabiliyor. Bu mesleği yapan arkadaşlarıma tavsiyem her zaman hoşgörülü olun. İşimi çok severek yapıyorum. Bu çok zor bir iş, karmaşık bir iş. Ancak işinizi severek yaptığınız zaman bunları da tolere edebiliyorsunuz. Çocuğum olursa onlara bırakmak isterim. İnternet satışları giderek artıyor ancak beyaz eşyada halen bu tam oturmuş değil. Çünkü halen mağazaya gelip dokunarak almak istiyorlar. Bizim de internet satışımız yok.

Hedefleriniz nelerdir?

Her sektörde inovatif olmak ve farklı bir perspektiften bakmak gerekir. Biz de bu sektöre büyük hedeflerle girdik. Şu anki amacımız firmamızı büyütmek, yaptığımız işi genişletmek ve daha fazla insana ulaşmak. Her eve girmek, her aileye ulaşmak istiyoruz. Dolayısıyla, şu anda hedefimiz daha fazla kişiyle iletişim kurarak hem firmamızı hem de kendimizi geliştirmek.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*