Burada kastedilen iletişim teknolojilerinin sadece zamanı ve mekânı önemsiz haline getirmesi değildir; öyle olsa buna zaman-mekân küçülmesi de denilebilirdi. Burada bu eylem sırasında; zamanın ve mekânın etkilediği alanların deforme olması, kompres edilmesi yani sıkışıp kısılması söz konusudur. Bu deformasyon; kapitalizmin yarattığı bir deformasyondur. Yani iletişim teknolojileri olsun, küreselleşmenin kendisi olsun bir şekilde zamanı ve mekânı önemsiz hale getirirken bize küresel bir köy de yaratmıyorlar; bu sıkışmadan çatlaklar ve kırıklar da oluşuyor. Bu sıkışma sonrasında sadece hızlı akan bir finansal rejim değil, kontrolsüz ve dengesiz bir finansal rejim de oluşuyor.
David Harvey literatüre zaman-mekân sıkışması kavramını katan; esnek birikim adını veren, yapıcı yıkım kavramını şehir üzerine uygulayan; cağımızın en değerli coğrafyacılarındandır. Küreselleşme, çevre, kentleşme ve sosyal adalet konuları üzerinde bir tartışma David Harvey’i olmazsa olmaz yapar. Harvey, kapitalizmin kendisini daha çok kar edebileceği şekilde durmadan yeniden yıkması ve yaratmasını ortaya koyar. Harvey, neoliberal sistemlerin aslında bir ekonomik büyüme sağlamadığını, ama elde edilen karin zorla el koymadan, yani isçi haklarından, özelleştirmeden, tepeden inme ekonomik politika değişikliklerinden, vergilerden elde edildiğini söyler.
Harvey’e göre neoliberal ekonomiler sürdürülebilir bir büyüme sağlayamadığı icin krizlerle yaşarlar ve bu krizlerden de birçok finansal spekülatör sınıf kazanç sağlar. Ancak bu krizler ne zaman durdurulamaz olmuştur o zaman neoliberalizm insan-yüzü maskesini bir yana bırakır ve neoconservatizme dönüşür… Örneğin Bush’un, Trump’ın izlediği program gibi… Yani gücü ekonomik temelde değil, sinirsal temelde, toprak temelinde çıkardığı karmaşa ile çözmeye çalışır.
Uzmanlara göre 2019;
✓ ABD ekonomisi yavaşlayabilir
✓ 2019, 2018’e göre daha iyi bir yıl olacak
✓ Yılı ikiye bölmek gerekiyor
✓ İkinci yarıda toparlanma bekleniyor
✓ Enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak MB faiz indirebilir
✓ Seçim takip edilecek
Jorge Luis Borges’den “Anlar”
“Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim birçok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85’indeyim ve biliyorum…”
Riviera kıyısında küçük bir kasaba, yaz sezonu ancak yağmur yağıyor, yani kasaba bomboş, herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor.
Otel sahibi parayı hemen alıp, kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap, 100 doları hemen kaparak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren son defa birlikte olduğu kadına götürüyor.
Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor. Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor. Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor ancak geleceğe umutla bakılıyor.
İlk yorum yapan olun