‘Perakendenin Kodlarını Yeniden Yazan Marka’ konulu sunumuyla etkili bir konuşma gerçekleştiren Vestel Genel Müdürü Ergün Güler; “Bugün sizlere Vestel’in konumlandırmasından bahsedeceğim. Ancak öncesinde dikkat çekmek istediğim bir husus var; yeni doğanlar, dijital dili olanlar bu salonu doldurduğunda ve en önemlisi onlar patron olduğunda bizleri neler bekliyor? İşte asıl devrim o zaman yaşanılacak. Biz şimdiden bu devrime hazır olmalıyız ve artık dijital bir ekonomik devrimden bahsedebiliriz. Fortune 500’e baktığımızda 2017’de ilk 500’deki Çinli şirket sayısı 120 adet… 12 yılda 11’ den 120’ye çıktı. Eskiden ürünü en hızlı çıkaran kazanıyordu ama işler değişti artık, bütün iş, hizmet ve model de… Yarattığınız iş modeli size kazandırıyor. Örneğin Amazon… Amazon e-ticaret yapıyor ama arka tarafta geliştirdiği iş modeli işliyor. 177 milyar dolar cirosu var ve Amazon web servisinin faaliyet kârı 4,4 milyar dolar… %25 faaliyet kârı var. Asıl amaç tüketiciye 7/24 hizmet vermek. Peki bu gelişmeler ışığında Vestel olarak biz ne yapacağız? Bir televizyon sattığımızda o müşteriyi bir daha anca o televizyon eskidiğinde görebiliriz. Perakende 4.0’a eğer adım atmazsak aynı sanayi devriminde olduğu gibi onlar dört iken biz yine sıfır oluruz. Bize ne lazım? Her ay temasta olmamız lazım. Yani kiralayalım, hizmet olarak verelim. 3 yılda değiştirmek kaydıyla ayda 99 TL’ye abone olarak sistemimize ekleriz. Televizyonu, telefonu aylık hizmet ile verirsek Amazon gibi tüketici ile her daim temasta oluyoruz. Hep yeni hizmeti üzerinden tüketiciyi çeşitli ürünlerle verme gayreti içerisinde olmalıyız. Müşterimize yeni ürünlerle ilgili bilgi verebiliyoruz. Ödemelerin %88’i mağazalardan yapılıyor; müşterimiz 1.250 Vestel mağazasına gelip taksitini yatırıyor. Bu bize çapraz satış imkânı doğuruyor. Müşteri memnuniyetini her zaman ölçüyoruz. Hep yeni konseptinde sattığımızda bize üst segment ürün konusunda bize avantaj sağlıyor. Yeni geliştirdiğimiz konsept ile ileriki yıllarda Fortune 500’e girebiliriz. Bu sebeple değişimden korkmadan adım atmamız lazım.”
‘Otoyolda Yeni Bir Perakende Deneyimi’ konuşmasıyla, Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş Oksijen Tesisleri Genel Müdürü Alp Gürdil otoyollarda sağladıkları hizmetlerden bahsederek şunları söyledi: “İstanbul İzmir otoyolunda hizmet veriyoruz. Otoyolumuz 446 Km. Osmangazi köprüsü ile başlayıp İzmir’e kadar ulaşıyor. Bunun Bursa ile İstanbul arasındaki kesimini trafiğe açtık, 18 aydır faaliyetteyiz. Son 10 aydaki verilere baktığımızda 41 bine yakın bir geçişe ulaştık. Özel günlerde 84 bin geçişe ulaşıyoruz. Açıldığımızdan beri %24 büyüdük. Yolun tamamı açıldığında inşallah burası rekorlar kıracak. Dolayısıyla perakendeye de büyük bir katkı sağlayacağımızı düşünüyorum. Oksijen isimli tesislerimiz 24 saat fiziki olarak çalışan mekânlar; her hizmeti bulabiliyorsunuz. Bütün sahaların yönetimi ve alt yapısı dahil her hizmete farklı miktarlarda para harcıyorsunuz. Tasarladığımız mekanlarda keyifli vakit geçiriyorsunuz. Türkiye’nin önde gelen markalarını bu tesislerde bulabiliyorsunuz. Türkiye’de örneği olmayan projeler ürettik ve açıkçası biraz zorlandık. Bundan sonraki tesislerde bu projelerin daha da iyi olacağına inanıyoruz ve mutluyuz. Bundan sonra bölgenin değerlerine göre bu tür aktivitelerin içinde olacağız. Proje için doğru bir tasarım yapmak için çok uğraştık ve burada seyahat edenleri rahat ettirmek için perakendecilerden de çok destek gördük.”
‘Türkiye’nin e-ihracat Kapısı: ePTTAVM.com’ konulu konuşmasıyla e-ticaretin önemine değinen ePTTAVM.com CEO’su Hakan Çevikoğlu; “PTT bir dönüşüm sürecinde ve dijital bir dönüşüm yaşıyor. Artık mektup yazmıyoruz bu yüzden PTT kendine yeni iş alanları bulmaya çalışıyor. Dünyadaki bütün postanelerde böyle bir arayış var. Artık özel sektörle mücadele etmek zorundalar. Dijitalleşmeyle birlikte ölçümleme yapmaya başladık. Yeni bir yönetim yeni bir anlayış içindeyiz. E-ticaret şirketimiz var, yemek kartı şirketimiz var, Çamlıca’da yapılan kulenin işletmesini yapacağız. Bunun yanı sıra sınır ötesine ihracat gündemimizde… E-ihracatta Katar, Kosova ve Bosna ile tecrübelerimiz oldu. Çok güzel bir havuz oluşturduk ve havuz yöneticisi bizim olmamız avantajlar sağlıyor e-ihracatta. Alibaba’da mağaza açtığınızda tüm stratejik verilerinizi de veriyorsunuz. Biz yerli milli bir platform olarak kendimize yer bulmaya çalışıyoruz. Yerli üreticilerimizin desteği olmadan da işimiz zor” yorumlarında bulundu.
The Day After Tomorrow konulu konuşmasıyla Yazar, Fütürist Peter Hinssen şu noktalara dikkat çekti: “Ben bugün gelecekten bahsetmek için buradayım. Yaşadığımız deneyimler ve değişimler bize şunu söylüyor; eskiye göre daha hızlı değişiyor ve bazen de bunun ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Şöyle söyleyeyim; Jobs diyor ki 2007’de hayatınızı cebinize koyacağız. Bunu söylediği zaman bu sözü anlamayabiliriz ancak artık telefon olmadan yaşayamıyoruz. Time iPhone’u Forbes ise Nokia’yı koymuş kapaklarına ve 1 milyar müşteri acaba Nokia’yı yakalayabilir mi demiş… Tüm bu gelişmeler bizi bir noktaya getirdi kısa süre içerisinde teknolojiye bağımlı hale geldik ve neredeyse ona kör gibi inanıyoruz. Bildiğimizi teknolojilerin çoğu artık sıkıcı hale geldi. O nedenle yarından sonraya bakmalıyız. Bazı teknolojiler var ki bunların etkisi önümüzdeki 10 yıl içinde çok büyük olacak. Hazırlıklı olmalıyız. Yıkımdan bahsediyoruz. Daha bunun ilk evlerini yaşıyoruz. Birkaç sene önce bir kitap yazdım, adı Yeni Normal. Dijital yeni normal dedik. Yeni normallerimiz bulut bilimi, çevik gelişimler, büyük veri, sosyal platformlar… Bunlar artık normalinde normali haline geldi. İlginç bir dönemden geçiyoruz. Teknoloji sadece şirketleri değil toplumu da değiştiriyor. Bu da gerçekten hem heyecan verici hem de korkutucu… Charles Dickens’ın kitabını hatırlıyor iki şehrin hikayesinin ilk cümleleri: hem en güzel zamanlar hem en kötü zamanlar. Her şeye rağmen işin başındayız bence farklı şeylerin karşımı gelip her şeyi değiştirecek. Platformlar popüler oluyor, yapay zekâ geliyor ve bunların hepsini otomasyona dönüştürüyoruz. Teknoloji kullanmak 100 sene öncesine göre daha ucuz; bu da bulut bilişim sayesinde…”
İlk yorum yapan olun