Uzaktan çalışma(ma) ve öğrenme(me) mağduriyeti

Female business executive sitting at desk and working with a laptop, business and communication concept

Nasıl da hiç beklenmedik anda ters köşe yaptı online çalışma ve öğrenme modeli. “Dijitalleşmeliyiz, yapay zekâ kapıda, yatırımları teknolojiye yapmalıyız” diye diye avaz avaz bağırırken fütüristler, pat diye, nasıl da içinde bulduk dijital dünyanın içinde kendimizi.

Ev ofis çalışanlara, işverenlerin, uzaktan çalışma modelini kontrolü kaybetmek olarak gördüğü, uzaktan çalışanlara yarı çalışıyor muamelesi yapıldığı günler, şunun şurasında yarım yıl kadar uzak sadece.

Kabul edelim ki, oldukça zor ve olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu durum kısa bir sürede sonlanacak gibi görünmüyor. Belli ki tahmin ettiğimizden daha uzun bir süre daha bu süreç devam edecek.

Bu durumun tuhaf ve olağanüstü olduğunu kabul edememe ile ilgili de temel bir sorunumuz var. Çoğu kişi, yakında bir düğmeye basılacak ve her şey eskiye dönecek gibi tehlikeli bir iyimserlik hali içinde. Niye tehlikeli diyorum? Çünkü iyimserler üretmezler, dilerler, arzu ederler, beklerler ve eylem olarak sadece gülümserler. Fakat, endişeli ve duruma asilik edenler harekete geçerler, üretir ve yeni çözüm yolları ararlar, çoğu zaman da bulurlar.

Yeni uzaktan çalışma ve öğrenme, yeni çağın kaçınılmaz bir standardı gibi görünse de bana göre mağduriyeti. Serbest çalışmanın, online eğitim ile mağduriyet formunun içindeyiz.

Bugün online eğitim sistemi içinde iki yıl eğitim gören çocuklar, on yıl sonra iş dünyasında bunun bedelini ödeyecekler gibi duruyor. Çünkü teori olarak öğrenme ile pratik olarak öğrenme arasında ciddi bir fark var, bu çocuklar adaptif öğrenmenin bir kısmını kaçırmış olacak. Bu tahribat maalesef umduğumuzdan daha fazla pahalıya mal olacak.

Eğitim ve öğretim dediğimiz organizasyonda olay, sadece derste öğretilenler değildir. Öğrenim demek; ders dışındaki sürelerde, sosyalleşmek, paylaşmak, birbirinden öğrenmek, göz göze olup kendini ifade edebilmek, harçlığını iyi idare edebilmek, sıra kokusunun, sınıf kokusunun içine işlemesi demek, tuvalet sırası beklemek demek aynı zamanda. Okul sosyal hayatta duruşun temelinin de atıldığı yerlerdir aynı zamanda.

Pek çok eğitimci açısından vazgeçilemez araç yakında tümleşik ortam olacak. Gelecekteki eğiticinin eğitimi programlarında, medya içeriğinin nasıl yaratılacağı ve kesintisiz bir şekilde öğrenmeyle nasıl bütünleştirileceği anlatılacak. Görev tanımlarında seçim kriterleri arasında “medya üretim deneyimi” yer alacak.

Teknik yeterliliğe yaptığımız yatırım kadar yeni düzene uyum sağlayabilme, daha eğlenceli ve daha verimli online çalışma&öğrenim nasıl olur buna kafa yormak, buna yatırım yapmak lazım.

Günümüzde verilere boğulduk ama bağ kurmaktan ve iç görüden yoksun kaldık.

İçinde bulunduğumuz ortam için, en doğru diye bir şey yok, en az yanlış yapma diye bir hedef olmalı. Öğrenme, özellikle deneyimli öğrenenler açısından, yeni ve eski deneyimlerin bütünleştirilmesini gerektiren karmaşık bir süreçtir. Pek çok açıdan, insanlara bir şey öğretmenin peşinden koşarken gerçekte aradığımız şey, eski ve yeni deneyimlerin birleştirilmesidir.

Şüphesiz, 2020 yılı, kitap ayracı gibi, önemli yerin altını fosforlu kalemle çizdiğimiz bir bölüme sahip olarak ayrışacak.

Bu dönemde ne yaptığımız, nasıl evrildiğimiz ve hangi ilkelerimizi koruduğumuz da anlatacağımız önemli anılarımız arasında yer alacak. Unutmayalım; potansiyel baskı altında ortaya çıkar. Mutlu insanlar üretmezler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*